Son günlerde ülkemde hiç olmadık yerde azınlık tantaları çıkarılıyor. Birileri oturan boğa misali ortalıklarda görünmüyorlar.
Susuyorlar..
Neden susuyorlar.
Türkiye'de artık, Türküm demeye korkmaya başlayacağız zamanlar da yakındır.
Ayıptır.
Bu millet yüzyıllardır, beraber, birlikte yaşıyordu.
Şimdi nereden çıkarılıyor. Bu azınlık meselesi.
Türkiye'de hiç kimse düşünceleri yüzünden baskıyla, işkenceyle karşılaşmasın! Hiç kimse inancı ya da etnik kimliği yüzünden dışlanmasın! Herkes vatandaşlık haklarından eşit olarak yararlanabilsin! Hiç kimse haksızlığa uğramasın!.. diyor, önemli gazetelerden birisinin yazarı.
Türkiye zor şartlar altında yaşayan benim insanlarım. O zaman çıksınlar Karadeniz dağlarına. Beyler aklınızı başınıza toplayın.
Sinirlerimiz geriliyor.
Bizleri daha fazla germeyin!
Bu büyük Türk Milletini rahat bırakın!
Tutturmuşsunuz, bir AB'de sevdası memleketin halini bilen yok.
Adı Türk olan benim vatandaşım çöpten ekmek topluyor.
Bu işler öyle konuşmakla olmaz.
Zam yapılmayacaktı, ne oldu.
Gelen vurur, giden vurur.
Utanmadan, bir de Türkiyelilik kavramı diye bir kelime dilimize soktular. Türk milliyetçileri tarafından ''vatan hainliği'', ''bölücülük'' olarak nitelendirildi.
Türkiye de etkin kimlik sorunu yoktur.
Bizler yeni birisiyle tanışırken, onu daha yakından tanımak için ''Hangi ırktansın?'' değil, ''Nerelisin?'' deriz ilk olarak. Bunun yanıtı da ''Kürdüm'' ya da ''Türküm'' değil, ''Vanlıyım'' ya da ''İzmirliyim'' dir.
Türkiye'den kaçan bazı bölücülerin ya da Süryanilerin yurt dışındaki özgürlük ortamında ilk yaptıkları etnik kimliklerine aşırı vurgu oluyor. ''Nerden geliyorsun?'' sorusunu bile ''Kürdüm!'' ya da ''Asuriyim!'' şeklinde yanıtlıyorlarmış. Zaten bu insanların zihniyeti belli değil mi.
İlk duyduğum zamanlarda epey yadırgamıştım bu durumu.
Zaman içindeyse bunları duya duya bende de farkına bile varmadan ''Türk'' kimliğimi öne çıkarma refleksi gelişti. Kendimi kaç kez ''Nereden geliyorsun?'' sorusuna, ''Türküm!'' yanıtını verirken yakaladım.
Etnik kimliğe yapılan abartılı vurgular bende bile böyle bir refleks oluşturabildiyse varın siz koyu Türk milliyetçilerinde oluşacak refleksleri bir düşünün.
Dolayısıyla, bu tartışmaların uzatılması ve ayrılıkçı boyutlara çekilme çabası Türkiye sınırları içinde yaşayan herkese büyük zararlar verir. En başta da içimde yaşayan ve Türk olmaktan gurur duyan, söz konusu etnik gruplara.
Özellikle yurt dışındaki bazı Kürtlerin (ve Süryanilerin) milliyetçiliklerinin neredeyse şoven boyutlara ulaştığını gözlemledim. Yeni buldukları özgürlük ortamında etnik aidiyetlerine hevesle sarılmalarını anlıyorum ama yine de bu konuda abartıya kaçmamaları gerektiğine inanıyorum.
Bugün Türkiye'de ve yurt dışında Türkçe'yi, Türk kimliğini benimsemiş milyonlarca Kürt var. Bu insanlara ille de Kürt kimliğini dayatmak toplumsal düzeyde etnik çatışmalara, bireysel düzeyde ise kimlik bunalımına sebep olur.
Kürt siyasi hareketinin içinde ayrılıkçılığa karşı, Kürtlerin Türkiye'de dışlanmadan, birlik ve beraberlik içinde özgürce yaşamaları için mücadele eden birçok aydın var. Artık onların da seslerini yükseltme zamanı geldi.
Bunlardan birçoğu Kürt halkına zarar vermesin diye ya da korkudan bazı gerçekleri örtmek yolunu seçti bugüne kadar.
Türkiye'deki bazı demokratlar da yine aynı gerekçeyle Türk ırkçılığının üzerine buldozer gibi giderken azınlıkta kalan etnik grupların ırkçılığını görmezden geliyorlar.
Oysaki ırkçılığa karşıysak her türlüsüne karşı olmalıyız. Aynı terör ve şiddet konusunda olduğu gibi.
Meydan sadece aşırı uçlara kalmamalı!
Türkiye'de patlak verecek olan Kürt ya da Süryani sorununun Doğu'daki ve Türkiye genelindeki nelere gebe olacağını herkes çok iyi biliyor.
GÜNÜN FIKRASI
Avrupa Birliği Komisyonu yeni üyeleri birliğe sınavla almaya karar vermiş. Yeni üye adayları sırayla sınava alınmışlar. İlk aday ülkeye sorusu yöneltilmiş:
- İlk atom bombası hangi ülkeye atıldı?
Yanıt hemen geldi:
- Japonya
- Bildiniz ve Avrupa Birliği'ne girme hakkı kazandınız.
Sıra ikinci ülkeye gelmiş
- Bomba kaç yılında atıldı?
- 1945
- Siz de bildiniz. Buyrun geçin
Sıradaki üçüncü ülke komisyonun önüne gelmiş
- Atılan bomba ile kaç kişi öldü?
- 150 bin kişi
- Bravo, doğru cevap. Sizi de şöyle içeri alalım.
Ve sıra Türkiye'ye gelmiş
- ölen 150 bin kişinin isimlerini sayınız
-
Fıkrayı bize ulaştıran sevgili okurumuz Ali Altınçekiç'e teşekkür ederiz.