Şurada tek adam yönetiminden kurtuluşumuza birkaç ay kaldı diye gün sayarken İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çok sert bir çıkış yaptı ve Altılı Masa’dan İYİ Parti’yi kopardı.
Akşener, Türk demokrasi tarihinde iyi bir ad bırakabilecekken, baştan beri Altılı Masa’yı dağıtmaya çalışan iktidar çevrelerinin kına yakmasına neden oldu.
Akşener bunu neden yaptı? Şlimdi herkes bunu konuşuyor. Daha uzun süre konuşacağı mız da anlaşılıyor.
KAZANACAK ADAY…
Akşener’in iddiası, Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanamayacak bir aday olduğudur. Ona göre CHP içinden seçimi kazanacak. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi adaylar vardır. Bunlara adaylığı kabul etmeleri için de canhıraç bir çağrı yaptı.
Demek oluyor ki Akşener, parti olarak CHP’ye karşı değildir.
Kılıçdaroğlu’na karşıdır. Kılıçdaroğlu ile aday gösterdiği öteki CHP’li iki aday arasındaki fark, Kılıçdaroğlu’nun Alevi, ötekilerin Sünni kökenli olmalarıdır. Aralarında kökten sosyal demokrat olmak veya sağ kökenli olup CHP’ye sonradan katılmak gibi bir fark da vardır.
Klıçdaroğlu’nun Alevi kökenli olduğu için seçim kazanamayacağı İYİ Partililer tarafından dile getirliyordu. Bunun fanatik Sünni çevrelerde sosyolojik bir karşılığı da vardı. Toplum yapımızın hâlâ böyle ortaçağ zihniyetinin izlerini taşıması üzücü olmakla birtlikte son yapılan kamuoyu yoklamalarında Tayyip Errdoğan karşısında Cumhurbaşkanlığına aday gösterildiği takdirde Kılıçdaroğlu’nun hem da açık farkla kazanacağını gösteren anket sonuçları var.
Ayrıntılı hükümet programları ve anayasa taslağı hazırlanmışken, seçim stratejileri bile belirlenmişken Akşener’in bu beklenmeyen çıkışını neye yormalı? Çok çeşitli ihtimaller ileri sürilecektir. Ancak olguyu mantıklı bir biçimde yorumlamak zorundayız. İYİ Parti kurmayları Kılıçdaroğlu’nu Alevi olduğu için istemiyor. Bunu da güya kendilerinin değil seçmenlerin sorıun yaptığını söylüyor. Yani İYİ Parti kurmayları kendi tabanlarının eğilimini ileri sürüyor. Onların zihniyetini değiştirecek bir rehberlik yapmak yerine, bu geri anlayışa teslim oluyor.
BU NE BİÇİM SOSYOLOJİ?
“Gazi de Fırtunalı Yıllar (1967-1970)” adlı yeni bitirdiğim kitap çalışmasını yaparken, bu okulda kurulan Devrimci Gençlik Derneği kurucu üyeleri ile Ülkü Ocağı üyelerinin listesine ulaştım.
Fikir Kulupleri Federasyonuna bağlı Gazi Eğitim Enstitüsü Fikir Kulübünün (daha sonraki adıyla Gazi Eğitim Enstitüsü Devrimci Gençlik Derneğinin) 40 kurucu üyesinden 21’i kız. 60 Kişilik Ülkü Ocağı üyeleri içinde ise tek bir kız yok!
Bunun nedeninin ne olabileceğini sorduğum birkaç arkadaş Ülkücülerin feodal bir kültürün taşıyıcıları olarak erkek egemen bir anlayış taşıdıklarını söylediler. Kanımca bu gerçeği kısmen teslim ediyor. 1968 başkaldırması denilen gençlik hareketi, her ne kadar halk iktidarını hedeflemişse de, bu hareketim mensupları da erkek egemen bir anlaıyştan bütünüyle sıyrılabilmiş sayılamazlardı. Bugün de hâlâ böyleyiz.
Daha esaslı bir neden vardı. Ülkücülerin “Tanrı Dağı kadar Türk, Hıra Dağı Kadar Müslüğman” olmaları. Bu Müslümanlık, Sünni’lik anlamına geliyordu. Nitekim ülkücüler, 1970’li yıllarda Kahramanmaraş’ta ve Çorum’da görüldüğü gibi Aleviler üzerinde etnik temizliğe kalkışmışlardır. En geri bir Ortaçağ düşüncesi, Yirminci Yüzyılın milliyetçilik düşüncesisiyle aşılanarak “Türk-İslam sentesi” olarak varlığını korumaktadır. Bu akım siyasette MHP ile temsil edilirken, birçok yorumcuya göre kentleşmiş ve kısmen modernleşmiş olan kesimler tafrafından yumuşatılmış ve bundan da İYİ Parti doğmuştur.
1969’daki Ülkü Ocağı kurucularının asıl görevi, bir halk iktidarını amaçlayan devrimci gençliğin önüne dikilmekti. Nitekim bu görevlerini okulda silahlı saldırılarda bulunmaya varacak kadar ileri götürdüler. “Kahrolsun Amerika, Bağımsız Türkiye” diyenlerin önünde Devletle birlikte barikatlar oluşturanlar da ülkücülerdi. Sözüm ona komünizm tehlikesine karşı Türkiye’yi ABD’nin yanında tutmaya çalışan vurucu güçlerdi.
Bu hareket mensuplarından yıllar sonra “kullanıldık!” itirafları duyduk. Sovyetelerin yıklması gibi Uluslararası gelişmeler karşısında her çevrenin yeni siyasetler üretmesi doğaldır. Meral Akşener ve ekibinin, MHP’nin klasik milliyetçiliğine karşı tutum alması bu gelişmelerdendir. Ancak görünmeyen fay hatlarının depremlerde ortaya çıkması gibi, Altuılı Masada, Cumhurbaşkanlığına aday gösterme işinde bir hat kırılmıştır. İYİ Parti’nin nüvesinde bulunan Kürt ve Alevi karşıtlığı bu vesile ile ortaya çıkmış bulunuyor. Kırk yıllık Yani, Kâni olamamış, huylu huyundan vazgeçememiştir.
Bu gelişmenin Cumhur İttifakı tarafarlarını sevindirmesi doğaldır ancak onlar seçimleri bu vesile ile çantada keklik görmesinler. Ortada bir sorun varsa bunun çözümü de bulunur. Irmak, yatağını bulur. (4 Mart 2023)
zekisarihan.com