Daha önce çeşitli nedenlerle dört kez gittiğim Anamur’a bu kez 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı vesilesiyle bir konferans vermek için Anamur Kültür Derneği tarafından davet edildim. Bunu fırsat bilerek ailece birkaç günlük bir tatil yapmaya da karar verdik. Kardeşim Ayhan, eşi Rahime ile birlikte kışları Anamur’da oturuyorlar. Onlarda yatıp kalkacaktık.
Anamur aydınlarından tanışlarımız çıktı. Bir kısmıyla orada tanıştık. 24 Nisan günü Anamur Belediyesi toplantı salonunda, ilgili 100 kişilik bir topluluğa “Millî Hâkimiyetin Neresindeyiz” konulu konuşmamı yaptım. Götürdüğüm kitapları izleyiciler adeta kapıştılar.
Köyleriyle birlikte 67.000 nüfusa sahip, Türkiye’nin en güney topraklarını uluşturan, yerli yazlıkçıların giderek arttığı, Anamur'da muz, çilek seralarını, portakal bahçelerini gördük. İri mayhoş dutundan tattık. Anamuryum harabelerini ve Mamure Kalesini yeniden gezdik. Ankara'dan epey ucuz pazarını iki kez dolaştık. Kayadan bir duvar gibi görünen, dağ keçilerinin dolaştığı yamaçlarının dibinden akan berrak derelerinde piknik yaptık. Yalçın Torosların eteklerinde, Mersin'in merkeze en uzak bu sakin ilçesinde görülecek başka şeyler de var.
Arkadaşlar, beni bunlardan biri olan, merkeze yakın Güleç köyünde eski ilkokul binasında 2018'de açılmış Özel Eğitim Kurs Merkezine götürdüler. 8,5 dönümlük bir arsa üzerinde kurulu merkezin eski lojmanında köyün 8 okul öncesi çağındaki çocuğu öğleye kadar eğitiliyor. Fakat merkezin asıl işi engelli yetişkinleri eğitip onlara çeşitli beceriler kazandırması.
Anamur Halk Eğitim Merkezine bağlı bu merkeze şu sıralarda, yaşları 20 ile 50 arası 20 öğrenci sabah 9.00’da servisle Anamur’dan getiriliyor, 14.15'te evlerine bırakılıyor.
İçlerinde otistik, down sendromlu, zekâ geriliği, kas hastası olanlar var. Başlarında 24 yıllık öğretmen Mahmut Gazi Özsoy, usta öğreticiler Hakan Küçük Derya, Rukiye Çelebi, Neslihan Karadağ, Mustafa Talay, Yardımcı personel Fatma Ataş, özürlü yetişkinlere çeşitli el ve zihin becerileri kazandırmaya çalışıyor.
Öğretmenler odasında bu bilgileri aldıktan sonra, birer atölye gibi çalışan iki sınıfı gezdik. Usta yetiştiriciler başlarında kimi boyama, kimi resim yapıyor, kimi küçük tezgâhlarda bir şeyler dokuyor. El ürünü eşyalar rafları dolduruyor. Bunlar merkeze gelir getirme amacıyla halk eğitim sergisinde satılıyormuş.
Anamur’da özürlü insan sayısının Türkiye ortalamasının üstüne olduğunu söyleyen Özsoy, bunun başlıca nedeninin kapalı bir havza özelliği taşıyan Anamur’da akraba evliliklerinin çokluğuna bağlıyor. Öğrencilerle de kısa sohbetler yapıyoruz. Konuştuklarımız çok çocuklu ailelerden.
Daha sonra okulun bahçesini gezdik. Taşlık bir alan düzlenmiş. Buraya üzüm, zeytin, avokado fidanları dikilmiş. Üstü naylonla kaplı bir uzun mekânda gübre içinde solucanlar kaynıyor. Öğretmen Osman Gazi Özsoy, okulun su sıkıntısı çektiğini söylüyor. Bunun için geniş bir sarnıç kazdırmış, buraya yakındaki dereden su aktarılacakmış.
Merkez bu bakımdan bir Özel Eğitim Köy Enstitüsünü andırıyor. Ülke çapında ne yazık ki yaygın değilmiş.
Ülkemizde hiçbir yurttaşın kaderine terk edilmemesi için bu merkezler hızlı yaygınlaşmalı. Bu merkezler, ev halkını kısmen rahatlatma açısından da önemli bir işleve sahip olmalı. (28 Nisan 2023)