• BIST 9867.06
  • Altın 2954.659
  • Dolar 34.7445
  • Euro 36.5021
  • Muğla 9 °C
  • İzmir 12 °C
  • Aydın 11 °C
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 4 °C

ATATÜRK VE ERMENİLER

Zeki SARIHAN

 

ATATÜRK VE ERMENİLER

Zeki Sarıhan

 

Dünyaca ünlü bir film şirketinin çevirdiği Atatürk konulu dizinin oynatılmasından ABD’deki Ermeni lobisinin baskısıyla vazgeçilmiş. Diziden yapılan bir derleme yalnızca Türkiye’de gösterilebilecekmiş.

Filmi izleyemediğimiz için hakkında bir yargıda bulunamıyoruz. Konusu Atatürk olan film ve belgesellerin beğeneni de eleştireni de çok olur. Can Dündar’ın senaryosunu yazdığı Mustafa filmi hakkında az eleştiri yapılmamıştı.

ABD’deki Ermeni lobisinin Atatürk filmine karşı çıkışı Türkiye basınında 1915-16 Ermeni tehcir ve taktiliyle ilgili olduğuna bağlandı.

Bu nedenle Atatürk ve Ermeni ilişkileri hakkında birkaç söz söylemek yerinde olur.

 

TEHCİR VE TAKDİLDE ATATÜRK YOKTU

 

Birinci Dünya Savaşı yıllarında tamamen Alman Genelkurmayının sevk ve idaresinde İttihat ve Terakki Hükümeti tarafından uygulanan Ermenilerin göç ettirilmesi ve bu esnada büyük can kaybına uğramasında Mustafa Kemal Paşa herhangi bir rol almamıştır. Bu dönemin birinci derecede sorumluları ateşkes antlaşmasının hemen ardından Türkiye’den kaçmışlar, birkaç yıl içinde de Ermeni ve intikamcılar tarafından bulundukları ülkelerde öldürülmüşlerdir. (Enver Paşa Orta Asya’da Basmacıların başında Bolşeviklere karşı savaşırken öldü.) Bir hayli yönetici, içinde Ermeni tehcir ve taktili de olan suçlamalarla İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya götürülmüş, yalnız bu suçlamayla ilgili olarak divan-ı harpler de kurulmuş ve sorumlu görünenler çeşitli cezalara da çarptırılmışlardır. Meclis-i Mebusan, savaş yılları hükümet üyelerini Yüce Divana vermek üzere (suçlamaların içinde tehcir ve taktil de vardır) sorgulamış ise de, Meclis feshedildiği için Yüce Divan işi yarım kalmıştır.

Bütün bu suçlamalar içinde Mustafa Kemal Paşa’nın adı geçmemiştir. O savaş yıllarında cephelerde komutanlık yapmış ise de tehcir uygulamasından uzak kalmıştır. Ayrıca Mustafa Kemal Paşa’nın Enver Paşa’yla geçimsizliği nedeniyle İttihat ve Terakki politikalarında söz sahibi olmadığı biliniyor.

Öyle ki, Karadeniz Bölgesi’nde Türk-Rum çeteleri arasındaki çatışmalara son verip burada ateşkes şartlarına uygun bir sükûneti sağlayacak bir komutan seçiminde Mustafa Kemal Paşa’nın bu özelliği rol oynamıştır.

 

“TEHCİR SUÇLULARI YARGILANSIN”

 

Mustafa Kemal Paşa’nın tehcir ve taktil uygulamaları karşısında göze çarpan ilk belge, İstanbul Ali Rıza Paşa hükümetinin delegesi Salih Paşa ile Mustafa Kemal Paşa’nın başında olduğu Sivas Kongresi Heyet-i Temsiliyesiyle 21 Ekim 1919’da Amasya’da imzalanan protokoldür. Bu protokolün bir maddesine göre tehcirde suç işleyenler cezalandırılacaktır.

Doğu Ordusunun komutanı Kâzım Karabekir, Ankara Hükümetinden Kars-Ardahan-Batum’u ellerinde tutan Ermenilere karşı askerî bir harekât önerdiğinde Ankara Hükümeti, resmen ve açıkça saldırıya geçilmesinin yeni bir Ermeni kırımı sayılacağı, bunun az çok Türkiye lehine gelişen havayı da söndüreceği cevabını verdi. (6 Mayıs 1920)

Ancak bilindiği gibi Sevr Antlaşması üzerine Ankara, İngilizlerin Sovyet Rusya ve Türkiye arasında bir set oluşturmak amacıyla desteklediği Ermeni ve Gürcü hükümetlerine karşı Doğu Harekâtıyla bölgeyi geri almış, Azerbaycan’ın Bolşevikleştirilmesine de yardım etmiştir.

 

ERMENİLERİN ATATÜRK KARŞITLIĞININ NEDENLERİ

 

Mustafa Kemal Paşa’nın Ermeni tehcir ve taktili gerçeğini kabul eden tutumları yanında, bu iddiaları reddeden konuşmaları da vardır. Attila İlhan’ın “Hangi Atatürk?” ve Taha Akyol’un “Ama Hangi Atatürk?” kitaplarında da belirttiği gibi Atatürk, siyasetin gereği sayarak farklı zamanlarda farklı görüşler savunmuştur. TBMM, Boğazlıyan Kaymakamı iken Ermenileri katletmekten yargılanıp suçlu görülerek asılan Kemal Bey’i milli şehit ilan edip ailesine maaş bağlamıştır.

Ermeni lobisinin Atatürk’e karşı tutumları Ermeni tehcirini reddeden sözlerinden ötürü olamaz. Zira, Ermeni kırımını kabul edenden çok etmeyen Türk siyasetçileri vardır. Fakat Atatürk’ün konumu bunların hepsinden farklıdır. Yukarıda değindiğimiz gibi, Doğu Harekâtına izin veren hükümetin başında o vardır. Lozan görüşmeleri sırasında Doğu’da bir Ermeni yurdu kurulmasını şiddetle reddeden Türk delegasyonuna emir veren de Mustafa Kemal Paşa’dır. Dolayısıyla, Ermeni lobisince Türk ve Türkiye kavramı Atatürk’te temsil edilmekte olabilir. Ermeni Asala intikamcıları da böyle bir fanatizmle yurtdışında görevli Türk dışişleri mensuplarından birçok diplomatı katletmişlerdi.

 

TARİHİN BIRAKTIĞI KÖTÜ MİRAS

 

Adı ister kırım veya soykırım, ister karşılıklı kıtal (öldürme) olsun, Türk-Ermeni milletleri arasında kötü bir tarihi mirasın koyu gölgesi vardır. Hiçbir ilde çoğunluk nüfusu oluşturmadıkları için, Türkiye’de bağımsız bir Ermenistan kurulması kabul edilemezdi. Fakat, Ermenilerin milli talepleri de reddedilmemeliydi. Doğu Anadolu’da yapılması devletçe kabul edilen 1914 tarihli idari reformun savaş nedeniyle rafa kalkması bu fırsatın kaçırılmasına neden olmuştur.

İttihat ve Terakki’nin bu konudaki politikalarını tek uygun seçenek saymak doğru değildir. Öte yandan, ABD Ermeni lobisinin Atatürk filmine tepkisi de buna boyun eğen şirketin tutumu da abestir.

Eski yaraları kaşıyıp kanatmak yerine iki millet arasında barış köprüleri kurmanın zamanıdır.

(Bu yazıda Kurtuluş Savaşı yıllarında geçen olayların belirtildiği kaynaklar Kurtuluş Savaşı Günlüğü kitabımızda bulunuyor.)   

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141