Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Hakim kararının bile ihlal edildiği Türkiye'de bu dinleme rezaleti hepimizi rahatsız ediyor" dedi.
Partisinin il başkanlığını ziyaretinin ardından gazetecilerin soruları cevaplandıran Arınç, hafta sonu Manisa'da aday tanıtım toplantısına katıldığını, daha sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'a seçim çalışmalarında destek vermek amacıyla kente geldiğini, fırsat buldukça da geleceğini söyledi.
İzmir'in, Türkiye'nin aydınlık bir yüzü olduğunu, bugüne kadar demokrasi mücadelesinde verdiği başarılı sınavlarla herkesin takdirini kazandığını ifade eden Arınç, 30 Mart'ta İzmirliler takdir etmesi halinde seçimi kazanacaklarına inandığını ifade etti.
Mahalli seçimlerin önemli olduğunu fakat bu seçimlerin, mahalli seçimin ötesinde bir anlam taşıyacağını, ardından cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin yapılacağını hatırlatan Arınç, "Şüphesiz bu seçimlerdeki başarı veya başarısızlık bütün partileri etkileyecek sonuçları meydana getirebilir. Bu yüzden daha büyük önem ve dikkatle daha büyük eforla çalışmaya gayret ediyoruz. Hükumetimiz'e duyulan güven yani iki oydan biri çok değerli, bunu hem korumak hem arttırmak durumundayız. Her seçim bizim için ayrı bir önem taşıma noktasında. Biz elimizden gelen gayreti yapacağız" diye konuştu.
- Yasa dışı dinlemeler
Bülent Arınç, Sabah ve ATV'nin satışı ve internette yer alan ses kayıtlarının sorulması üzerine, böyle bir ses kaydını dinlemediğini, nerede, ne zaman nasıl olduğunu bilmediğini vurguladı.
İnternette bazı ses kayıtlarının yer aldığını, bunların gerçekleri ne kadar yansıttığı, montaj olup olmadığı konusunda bilgisinin bulunmadığına işaret eden Arınç, şöyle devam etti:
"Ama çok iyi bildiğim ve çok üzüldüğüm bir konu var ki bu sayın bakanımızın (Binali Yıldırım) da uzun süren bakanlık döneminde en çok uğraştığı ve hukuka uygun bir şekle getirmeye çalıştığı ve belki de bunların mağdurlarından hepimiz olduğumuz için bu konuda insanların özel hayatlarına, kişilik haklarına saldırı olmasın diye gecesini gündüzüne kattığı bir konudur. Dinlemeler konusu isterseniz mahkeme kararıyla olsun çünkü savcılar talep edebilir. Mahkemeler de belli bir süre içerisinde organize suçları belki ortaya çıkarabilmek için bazı kişilerin dinlenmesini karar verebilir. Bunun süresi bellidir, bunun ne şekilde sona ereceği bellidir. Ne şekilde sona erdikten sonra hangi işlemin yapılacağı bellidir. Hukuk bunu tanzim etmiş. Ancak böylesine ince bir konuyu yine hukuk alanında dinleme altına aldıktan sonra bunu uzatan, bunun dışarıda yayınlanmasına izin ve imkan veren, bunun üzerinden bazı spekülasyonları güçlendirmeye çalışanlar da olabilir. Yargının içinde olabilir, emniyetin içinde olabilir, bunların medya uzantısı olabilir, bunlar yanlıştır, hukuka aykırıdır. İnsanların özel hayatları ve kişilik haklarına büyük bir saldırıdır.
Hakimle ve savcıyla işbirliği yapılarak bir dinleme kararı alınmış olmasına rağmen 3 aylık bir dinlemenin 13 aya çıkarılabildiğini, ilgisiz kişilerin dinlenebildiğini, hatta topluca dinleme kararları verilebildiğini son gelişmelerle biraz daha yakından görmüş durumdayız. Hakim kararının bile ihlal edildiği Türkiye'de bu dinleme rezaleti hepimizi rahatsız ediyor. Bununla ilgili Türk Ceza Kanunu'nda bazı hükümler var. Biz bu ceza maddelerinin daha da arttırılması, ve caydırıcı hale gelmesi için bizzat benim takip ettiğim bir yasa çalışması olmuştu 2 sene önce. Fakat sonradan denildi ki 'bu cezalar yeterlidir, arttırılmaya gerek yoktur'. Öylece kaldı. İkinci konu çok daha çirkin. O da teknolojinin geldiği son noktada insanlar yurt içinden yurt dışından dinleme cihazları temin ederek çok küçük şeyleri bile bazı yerlerde saklamak suretiyle insanların ve hatta büyük bir alanın dinlemesini yapabiliyorlar. Savcı kararı yok, hakim kararı yok. Tamamen insanların kötü niyetle yaptıkları dinleme, bu son yıllarda iyice çığırından çıkmış durumda. Kimin yaptığını bilemiyorsunuz, nasıl bunu elde ettiğini bilemiyorsunuz. Dost sohbetlerinde, bir insanın çay içerken, aile ortamında bile yaptığı konuşmaları 'yarın bir gün bize lazım olur' diyerek birileri dinlemiş ve kendilerine göre zamanı geldiğinde de servise koymuşsa bu bir insanlık suçudur. Bırakın özel hayatı, kişilik hakları ama bir insanın hayatına böylesine müdahale edilmesi ve bunun çirkin amaçlar için kullanılabilmesi fevkalade kötüdür. Bu da son zamanlarda veya son yıllarda hepimizin şikayet ettiği konular. Başbakanımız bile 'beni bile dinlemişler' dediğine göre bizim gibi sizin gibi insanların kimler tarafından ne şekilde dinlenildiğini, bu alçaklığı kimin yaptığını doğrusu bildiğimiz zaman bunun bir cezası var şüphesiz. Ama bulmak ve tespit etmek noktasında zorluklar yaşıyoruz."
- "Dinleme rezaletine ciddi bir şekilde son verecek tedbirleri alacağız''
Mahkemelerde ve Yargıtay içtihatlarında, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuralar üzerine verdiği kararlarda yasa dışı dinlemelerin suç delili olmayacağının karara bağlandığını anımsatan Arınç, "Mahkeme kararıyla dinlenmiş olanların bir ağırlığı var eğer suistimal edilmemişse. Ama yasa dışı dinlemelerle bir yere varmak mümkün değildir, bir insanı suçlamak hatta ne bileyim hükümeti, bakanları sizi beni, onu, bu yasa dışı dinlemelerle mümkün değil. Bu konuda sayın bakanımızın (Binali Yıldırım) bakanlık döneminde başlattığı çalışmayı ümit ediyorum ki diğer arkadaşlarımız devam ettirecek ve toplumda endişeye, tereddütlere, paniğe yol açabilecek bu dinleme rezaletine bir gün ciddi bir şekilde son verecek tedbirleri alacağız.''
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir gazetecinin bugün bazı gazetelerde yer alan Başbakan ile eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar arasında yapıldığı belirtilen görüşmeyle ilgili sorusu üzerine görüşmenin bugün mü olduğunu sordu.
Bu konuda bir yorum yapmayacağını, ne konuşulup ne karar alındığını bilmediğini dile getiren Arınç, "Erdoğan Bayraktar, sayın bakanımız. Bizim milletvekilimizdi, bakanımız oldu, eski TOKİ başkanıdır. Oğluyla ilgili bir iddia var, oğlu tutuklanmadı bildiğim kadarıyla. Kendisi belki bir duygusal bir açıklamayla hem milletvekilliğinden hem de bakanlıktan ayrıldığını söylemişti. Sonra milletvekilliğinden ayrıldığı konusu gerçekleşmedi bildiğim kadarıyla. Meclis'te zaten 84. maddeye göre eğer istifası kabul edilebilirse düşecekti ama bu noktada görüşülmüş ve tekrar yola devam etme kararı verilmişse ne konuştuklarını, nasıl bir karar aldıklarına ben vakıf değilim" şeklinde konuştu.
(Sürecek)
Muhabir: Ramazan Ercan
Yayınlayan: Mehmet Yılmaz Güldaş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.