• BIST 9006.55
  • Altın 3060.438
  • Dolar 34.2719
  • Euro 37.2152
  • Muğla 21 °C
  • İzmir 21 °C
  • Aydın 23 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 15 °C

“BİR SOSYALİST PARTİ OLSUN, ÜYESİ ÇOK OLSUN”

Zeki SARIHAN

CHP Kongresi nedeniyle yazdığım yazıların birine, sosyal medyada sıkı takipçim olan Fatma Sarıhan Türkmen (ablam olur) böyle bir not yazmış: “Bir sosyalist parti olsun, üyesi çok olsun!”

Ah ablacığım, senin bu dileğine aklı başında olan kaç kişi katılmaz ki…

Fakat acaba ülkemizde sosyalist partiler niçin gelişip serpilemiyor? Niçin üye sayıları sınırlı kalıyor. Bunun üzerinde biraz duralım mı?

Türkiye gibi emperyalizmin tahakkümü altında, sınıf çelişkilerinin yoğun olduğu ülkelerde sosyalistler hiç eksik olmaz. Hatta denebilir ki, az çok mürekkep yalamış, dünyayı görüp anlamış, vicdan sahibi aydınların çoğu sosyalisttir. Bizden hangi birini saysam diğerlerinin hatırı kalır. En büyük şairlerimiz, romancılarımız, ressamlarımız, sahne sanatçılarımız, akademisyenimiz, öğretmenimiz kitle örgütü yöneticilerimiz içinde az mı sosyalist var? Daha önceki bunlardan bir kısmını içeri aldılar ve örgütlerini dağıtmaya hazırlanıyorlar.

Sosyalizm denen şey, nihayet emeği ve emekçiyi yücelten, iktidar hakkının ancak emekçi halkta olduğunu belirten görüş. Modern sosyalizm kapitalizmin bir ürünü ve ona karşı biçimlenmiş bir ideoloji ise de insanlar arasındaki eşitsizliğe kölecilik döneminden, yani İlkçağ’dan beri başkaldıran nice yiğitler gelip geçti. Şeyh Bedreddin gibi “Yarin yanağından gayri her yerde, her şeyde eşitlik” isteyen din adamları da çıkmış.

Bilir misin hemşire, emekçi halkın yaşantısı sosyalizme uygundur. Onun zihninde de böyle eşitlikçi bir dünyaya kavuşmak vardır. Bunu dünyada bulamayınca umudunu Allah’ın adaletine ve öte dünyaya bağlar. Cennet’te toprak ağası ve tefeci mi var? Orada bir kısmı yiyor, diğerleri köle gibi çaloışıyor mu? Oraya içi Dolarlar istif edilmiş ayakkabı kutuları ile mi gidiliyor?

Öyleyse sosyalist partiler niçin ülkemizde cılız kalıyor? Çok üyeye kavuşamıyor ne niçin başa geçemiyor?

ZORBALIKLA BASTIRIYORLAR

Ah hemşirem, ne sen sor ne ben söyleyeyim… Devleti ve toplumun dizginlerini ele geçirmiş zenginler sosyalistlere göz mü açtırıyorlar? Bir sosyalist örgütlenme ve bir kıpırtı gördüler mi hemen üzerine çullanıyorlar. Gelsin işkenceler, hapislikler. Hapishane duvarlarının dili olsa da anlatsa! Türkiye’de kurulmuş fakat hükümet tarafından kapatılmış o kadar çok sosyalist parti var ki! Buna rağmen Türkiye sosyalistleri gün geldi milyonlarca halka önderlik yaptı, yollarda ucu görünmeyen yürüyüşler, meydanlara sığılmayan mitingler yaptı. İktidar mevzisine çok yaklaştığı zamanlar oldu. Fakat her seferinde sıkıyönetimler, darbelerle bastırıldılar. Bir de ellerindeki propaganda araçlarıyla sosyalistleri sürekli olarak kötülediler. Halkın içine yalan bombaları atarak karanlıktan göz gözü görmez hale getirdiler.

Hâkim sınıflar, kendi aralarında iktidar için daima mücadele halindedir. Bir toprak ağası, kendi değerlerini de yüklenip bir sanayici ile ve onun değerleriyle kavga eder. Kadınlar başları açık mı gezsinler, yoksa kapalı mı gezsinler diye atışıp dururlar. Fakat “topraklar ve fabrikalar kime ait olsun?” sorusu karşısında derhal birleşirler. Halka önderlik yapmak zorunda olan sosyalistler ise başı açık olanı da kapalı olanı da bir araya getirip mücadeleye sevk etmeli değil mi? Türk emekçileriyle Kürt emekçileri, Sünnilerle Alevileri birbirine düşman yapan politikaları elinin tersiyle itip bütün bir halkı iktidar için birleştirmeli değil mi?

Ah hemşirem, Sosyalizm zor zanaattır. Bu kadar çok burjuva partisi, tepeden aşağıya dal budak salan bu kadar çok tarikat varken bu halkın yolunu bulması kolay mı?  Senin 74 yıllık ömrün (istemeden yaşını da belirtmiş oldum!) senin tanık olduğun olaylar bile sosyalist olmanın ne büyük şartlanmaları aşmak gerektiğini ve bunu aştığın anda da eziyetlerden eziyet beğenmek zorunda olduğunu ailenden, akrabalarından, köyünden ve birlikte çalıştığın insanlardan örneklerlerle görüp yaşadın.

“Sosyalist bir parti olsa ve üyesi çok olsa” cennetin kapılarını açmakla gibi. Ama canımız cennet istese de günahlar bırakmıyor? Günahın büyüğü sosyalistlere ait olmasa da onların da birbirlerini beğenmeyip kırk parçaya bölünmeleri, Türkiye’ye göre bir program geliştirememeleri gibi günahlar yığınla. Bir kısmı da sosyalizmden umudu kesip sosyal demokrat partide çalışmayı tercih ediyor. Bir zamanlar “proletarya diktatörlüğü“ edebiyatıyla mangalda kül bırakmayanlardan şimdi Türkiye’niin gördüğü en gerici diktatörlüğün yanına kapağı atanlar bile var!

Sonra hemşirem, şu da var: Günümüz sosyalizm mevsimi değil. Her şeyin bir zamanı var. Şimdi düşmanı meydanda koyup evlerimize kaçıyoruz ama hiç kuşkun olmasın ki gün gelecek çalışmaktan ve klavyede yazı yazmaktan nasır bağlamış ellerimizi toprağa basıp doğrulduğumuz zaman da gelecek. O zaman bu günü sabırsızlıkla bekleyen bizler bile şaşırıp kalırız. 

Gönlün gamlanmasın. Bu bir demdir, gelir geçer…

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141