• BIST 9774.49
  • Altın 2817.367
  • Dolar 34.0942
  • Euro 37.9234
  • Muğla 18 °C
  • İzmir 22 °C
  • Aydın 21 °C
  • İstanbul 21 °C
  • Ankara 19 °C

Bugün Dünyasına Kült Bir Okuma: ‘Terörizm!’

Ares Kıvanç D.- Sahneden Biraz!

Bugün Dünyasına Kült Bir Okuma: ‘Terörizm!’

Ares Kıvanç Dönmez’le Sahneden Biraz;

mc-logo-son.jpg

‘nin katkılarıyla yayına hazırlanmıştır.

kose-2-005.jpgBağımsız ve alternatif köşe, ‘Sahneden Biraz’, her türlü ‘baskı-şiddet-taciz-zorbalık ve ötekileştirme’ye karşıdır!

 

hayir_demek_ana_gorsel-001.jpg

UYARI: Yazıya geçmeden önce bilin, LÜTFEN! Bu köşe Green Peace’i (Yeşil Barış), WWF’yi (Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı)’nı, Amnesty International’ı (Uluslararası Af Örgütü) ve Human Rights Watch’u (İnsan Hakları İzleme Örgütü) nü desteklemektedir.

temaaaaa.jpg’YI VE SAHNEDEN BİRAZ’ ARACILIĞIYLA SANA İLETTİĞİ MESAJI SAKIN ES GEÇME!

tema-spot-002.jpgSAHNEDEN BİRAZ ’IN DEĞİŞMEZ DOĞA ÖĞRETİSİ!

southeast-004.jpg

(...) Yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten ve son balık yakalandıktan sonra... Ancak ondan sonra paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız...

Kızılderililerin Kehaneti (Cree)- Marlo Morgon-(Bir Çift Yürek)

adverse-events-expert-says-conclusion-that-white-mulberry-leaf-caused-death-is-mere-speculation-003.jpg

ACİL İLETİŞİM&PROJE İŞBİRLİĞİ İÇİN: [email protected]

Süreç işleyişi: -Tüm mailler aynı gün cevapladırılır ve bekletilmez.

-Mail süreci uzatılmadan, telefonla sesli iletişime geçilir.

ares-kivanc-kose-ana-foto-son-002.jpgKıvanç İlkesi: Söz veriyorum: Size doğru olmayan bir şeyi, o an doğru onu gerektiriyor ya da kendi doğruma “doğru” geliyor diye doğru gibi yazıp göster(e)mem. Bir tek şey için söz ver(e)mem: Taraf tutmamamı istemeyin benden. En tarafsız anımda, farkında bile olmadan bir tarafa geçmiş olabilirim. Kişilerin ve yerlerin asla ama ‘düşünce’ ve ‘fikir’ lerin daima.

screenshot-20240818-165901-instagram-1-001.jpg‘Sahneden Biraz’ dan Okuyucusuna Teşekkür:

Ares Kıvanç Dönmez, bir önceki ‘Sahnede Biraz’da, ‘Paribu’ spon- sorluğunda, 20 Haziran 2024’, saat 21:00’de gerçekleşen, ‘Harbiye Açıkhava Kenan Doğulu’ konseri ile ilgili olarak kaleme aldığı de- ğerlendirme yazısının ulaştığı yüksek okunma oranları nedeniyle ‘teşekkür’ eder.                                           

https://www.paribu.com/

stage-sonnnnnn.jpgMOTTO: ‘Sahneden Biraz’, sahnede gerçek olan ve gerçeğin kendisi ile ilgili olan şeylerin tamamı ile ilgilenir ve ‘gerçek sanat’ ile çok gerçek bir alışveriş içerisindedir.

 

Bir performans, sahnede başlar ve biter ama ‘Sahneden Biraz’ da uzun süre devam eder.teror-1-001.jpg‘Bugün Dünyasına Kült Bir Okuma: Terörizm!’ adlı bu yazı, 07 Mayıs 2024, saat 20:30 da, gösteri mekanı Alan Kadiköy’de https://alankadikoy.com/gerçekleşen ‘Terörizm’ adlı oyunun ana değer- lendirme yazısıdır.

screenshot-20240831-183956-gallery.jpgALANA GİRİŞ İÇİN, İŞBİRLİĞİ BAHÇE GALATA İLE SAĞLANDI:

Bağımsız ve alternatif yapı, ‘Sahneden Biraz’ ekibine, ,‘Terörizm’ adlı oyun eventi için, alana özel giriş hakkı tanıyan, https://bahcegalata.com/; bu yazı seninle var!

‘Sahneden Biraz’ Gösteri Puanlaması:

Bağımsız ve alternatif yapı, ‘Sahneden Biraz’ ın puanlama sistemi ‘tiyatro oyunu’ ve ‘performans sanatı’ içine dahil olan performanslar için 10 kriter baz alınarak işlemektedir.

 

Bu kriterler, ‘uluslararası düzeyde standart’ kabul edilme zorunluluğu taşımakla birlikte, köşenin kendi standart kabul ettiği kriterlerle de birleşik haldedir.

 

‘Puanlama’ net bir şekilde ilgili ‘değerlendirme yazısı’ öncesi aşağıda dikkatinize sunulmaktadır. ‘Sahneden Biraz’ konser ve benzeri eventleri ‘5’, tiyatro ve benzerlerini ise ‘10’ üzerinden yıldızlar.

sahne-22.jpg1-Hikaye:

-Konu Yapısı: Hikayenin tutarlılığı, temposu ve gelişimine       bakarak:8 

-Dialog: Doğallık, etkinlik, karakterlere ve ortama uygunluk duru- mu gözetilerek:7,5-8

 

 

2-Yönetmenlik:

-Vizyon ve Yorumlama: Yönetmenin senaryoya olan benzersiz yaklaşımı ve bunu nasıl gerçekleştirdiğine bakarak:7,5-8

-Tempo: Sahne akışı ve genel prodüksiyonun zamanlaması gözeti- lerek:7,5

 

 

3-Oyunculuk:

-Performans Kalitesi: İnandırıcılık, duygusal derinlik ve tutarlı- lığa bakılarak:7,5

-Kimya: Oyuncu kadrosu arasındaki etkileşim ve dinamikler gözetilerek:7,5

 

 

4. Dekor ve Aksesuarlar:

-Estetik ve İşlevsellik: Dekor ve aksesuarların anlatımı nasıl geliş- tirdiği ve döneme veya stile ne kadar uygun olduğuna bakılarak:8

-Yaratıcılık ve Yenilikçilik: Alan ve malzeme kullanımında orijinallik gözetilerek:7,5-8

 

 

5-Kostüm ve Makyaj:

-Doğruluk ve Uygunluk: Karakterlere, döneme ve bunların orta- ma uygunluğuna bakılarak:7,5

-Tasarım ve Uygulama: Kalite, yaratıcılık ve detaylardaki dikkat gözetitilerek:7,5

 

 

6-Işıklandırma:

-Etkinlik: Işıklandırmanın ruh halini, odaklanmayı ve görsel anlatı- mı nasıl geliştirdiğine bakılarak:7,5-8

-Teknik Kesinlik: Işık tekniklerinin anlatımı ve genel estetiği desteklemek için kullanımı gözetilerek:7,5-8

 

 

7-Ses ve Müzik:

-Ses Kalitesi ve Dengesi: Ses efektlerinin ve müziğin netliği ve uygunlu- ğuna bakılarak:7,5-8

-Entegrasyon: Ses ve müziğin prodüksiyonu nasıl geliştirdiği göze- tilerek:8

 

 

8-Koreografi ve Hareket:

-Uygulama ve Kesinlik: Dans veya hareket sekanslarındaki yetenek seviyesi ve senkronizasyona bakılarak:7,5

-Alaka: Koreografinin hikaye ve karakter gelişimini nasıl desteklediği gözetilerek:8

 

 

9-Genel Prodüksiyon Kalitesi:

-Bütünlük: Tüm unsurların (oyunculuk, tasarım, teknik yönler) nasıl bir araya geldiğine bakılarak:7,5-8

-İlgi ve Etki: İzleyici tepkisi ve duygusal etki gözetilerek:8

 

 

10-Temalar ve Mesajlar:

-Açıklık ve Derinlik: Prodüksiyonun tema ve mesajlarını nasıl ilettiğine bakılarak:7,5-8

-İlgililik ve Yankı: Güncel meseleler veya evrensel gerçeklerle bağlantısı gözetilerek:8

screenshot-20240908-143642-chrome-003.jpgÖZEL TEŞEKKÜR: ‘Bahçe Galata’ ile Sahneden Biraz arasındaki iletişim sürecini sorunsuz bir şekilde yürüten ve iki yer arasındaki iletişimin kurulmasında aktif rol üstlenen sayın ‘DERYA ŞAHAN’a özel olarak ‘teşekkür’ ederiz...Bahçe Galata’yı bir işletme olarak kaleme alacak olduğumuz yazıda Şahan’ a ayrıca yer verilecektir.

 

BAHÇE GALATA’ YI TAKİP ET!                https://bahcegalata.com/

sahneden-biraz-005.jpg‘Sahneden Biraz’, iyi okumalar diler. Değerlendirme yazısı, ‘Bugün Dünyasına Kült Bir Okuma: ‘Terörizm!’, bu noktada başlıyor!

screenshot-20240903-200018-chrome-001.jpg

7,5-8/10 - ‘İyi’ nin üstünde!

screenshot-20240903-040129-gallery-003.jpgBAHÇE GALATA-TERÖRİZM-KÜNYE:

Yazan: Presnyakov Kardeşler

Çeviren: Natalia Nilüfer Denissova

Yöneten: Saim Güveloğlu

Yönetmen Yardımcısı: Derya Özsoy

Işık Tasarımı: Utku Kara

Kostüm ve Dekor Tasarımı: Hilal Polat

Müzik: Berkay Özideş

Fotoğraf: Gençer Yurttaş

Işık ve Efekt Kumanda: Derya Özsoy

Afiş/Broşür Tasarım: Semih Ali Aksoy, Atilla Tolga Güneş

Oynayanlar: Bilgesu Akın, Defne Koldaş, Derya Şahan, Fatih Sevdi, Semih Ali Aksoy, Tansu Biçer, Tolga Güneş, Tülin Özen, Zeynep Çötellioğlu

 

Yaklaşık 90’ sürer; ara yoktur.
Yaş Sınırı:
+13

screenshot-20240905-102458-chrome-002.jpgÖN OKUMA: 7 Mayıs 2024’de, ‘Alan Kadiköy’ adlı gösteri merkezinde, ‘Bahçe Galata’ tarafından sergilenen ‘Terörizm’i izledikten hemen sonra, sosyal medyada, iki ayrı fekalet haberi peşi sıra geldi. 

 

‘Toplumsal terör’ ün, bozulmuş bireysel duygular ve bunların dışa vurum yoluyla geldiği yer, en az oyunda sunulanlar kadar sarsıcıydı. Bu nedenle bu iki haber, yazıya artık birer omurgaydı. Bununla beraber her iki haber de, güncel hayatı oyunla ilişkilendirmek adına ‘Sahneden Biraz’ için son derece dikkat uyandırıcıydı.

screenshot-20240901-170553-instagram-003.jpg

Günlük hayatta son zamanlarda sıklıkla olan şeydi şu: Birşeyler oluyordu ama hiç olmuyormuş gibi duruyordu. Olan oluyor, sonra hakkında bir-iki konuşuluyor, bilgi sahibi olunsun-olunmasın yorumlanıyor ve orada öylece bırakılıyor, hatırlamaya bile fırsat tanımadan unutuluyordu.

 

‘Olanla etkileşim’, olana asla tam olarak bakmadan, çok yakınlaşmadan ve derin bir yaklaşımda bulunmadan oluyor bu da söz konusu etkileşimde bir kriz doğuruyordu. Bu ‘etkileşimsel kriz’, sosyal medya aracılığıyla domine ediliyordu.

 

Sığ bir kimse olmayı trend haline getiren ve bunda giderek trendleşen guruya da hava gibi, su gibi yarıyordu. Sonuç mu? Topluma egemen bu ‘sosyo etkileşimsel kriz’, bu ortamın ister içinde ol istersen dışında, seni ‘terörize’ ediyordu. 

 

Her seferinde daha feci bir şey sunan ve sunduğu bu feci şeye daha feci tepkiler alan ‘sosyal medya’, sosyal hayatı bu şekilde sararak ve onunla bütünleşik bir şekilde çalışarak bir anda ‘pembe’ye siyahı, ‘siyah’a ise pembeyi vererek terörü dijitalleştiriyor ve böylece ‘dijital terör ortam- ları’ yaratabiliyordu. Birdenbire, bakanın gördüğü yerden gelen şey, göre- nin baktığı yer olabiliyordu.

 

İşte...Alan Kadiköy’ ü yerinde, Terörizm’i de, bir oyun olarak bittikten hemen sonra, Alan Kadiköy Sahnesi’nde bırakıp, değerlendirmesini sizler için yapmaya başlamadan önce, üzerine sıkı düşünmek için bir kaç gün zaman tanımak istedim kendime.

 

Oyunun güncelle olan ilişkisini kurmaya gittiğim bir noktada, karşıma sosyal medyada çıkan o ilk haber, takİp ettiğim ‘1881den beri’ ve ‘ostorogottv’ adlı iki ayrı sayfada (instagram) ‘son dakika’ olarak atılan şu başlıkla paylaşılıyordu; ‘beni oku’ diye: ‘Sultanbeyli’de 15 kişi  bir çocuğa tecavüz etti.’

screenshot-20240902-164900-gallery-001.jpg

Başlık bu şekilde atılıyor, detaya şu şekilde iniliyor: Ağabeyi cinayet suçundan cezaevinde olan, 13 yaşındaki A.A önce okul arkadaşı tarafından tecavüze uğrayarak kayda alındı.’ Söz konusu görüntüler bir ilçeye yayıldı. Tam 15 kişi çocuğa tecavüz ederek, ‘görüntüleri ağa- beyine izletiriz. Cezaevinden kaçar, seni öldürür  diyerek şantaj yaptı.

 

13 yaşında bir çocuk sistematik ve bilinçli olarak 15 kişi tarafından tecavüze uğruyorsa, bu 15 kişiyi devlet cezaevine atıpta bakması artık, yeterr…Bugün de utancın dibini yaşadık.’ Haber burada bitiyor ve altına yapılan yorumlar boy göstermeye başlıyor.

 

İşte onlardan bu yazı kapsamında önem teşkil eden bir kaçı: ‘PARDON?!’, ‘Katli vaciptir’, ‘Oha mkk oha oha…’, ‘Hangi yandaş medyanın devleti lekemelek için yaptığı haber bu? Gerçek olamaz ki…İyice şeyimciler ülkesi olduk, şimdi de 13 yaşındakine mi? Peki kız mıydı yoksa erkek mi?’

screenshot-20240902-162337-gallery-001.jpgDiğer haber ise ‘Muhbir (ajans_muhbir)’ adlı sayfadan. Bir başlık atıl- madığı görülüyor, direkt konuya giriliyor: ‘Adana’da Türk Vatandaş- lığı alan Suriyeli şahıs; eşi, kayınvalidesi ve engelli kayınpederini bıçak- çaklayarak öldürdü.’ Devamı şu şekilde: ‘Şahıs ifadesinde, “Bıçağı kime salladığımı bilmiyorum. Kanlı vaziyetteki fotoğraflarını çekip WhatsApp hesabı üzerinden ‘durum’ olarak paylaştım” dedi.

 

Bu haber de burada bitiyor ve hakkı olan yorumlar altında sıralanıyor. Altı- na yapılan yorumlardan bazıları: ‘İyi günler’, ‘üç öğün yemeğini karşı- layacakları bir yere götürülüyor, hayatı kurtuldu desene’, ‘hadi hayırlı olsun’, ‘Güzel Adanama ne oluyo benim böyle yahu?’ vb…

screenshot-20240902-164447-gallery-1-001.jpgİki durumda ‘felaket’ içeriyor ve felaket üstü felaket bu iki olayın, yaşanıp bittikten hemen sonra, sosyal medyada bilgi geçmek amacıyla ya da tepki ölçmek…Herhangi amaçla olursa olsun...Paylaşıma açılmasıyla…

 

Her ikisinin de, orada, hali hazırda birer ‘felaket’ olarak duran halleri gidi- yor, felaket çağı her ikisiyle devam edecekken bir anda bitiyor ve haklarında kısa kısa, son derece yüzeysel hatta yüzeysel bile denemeyecek denli ‘amaçsız- sıradan ve içgüdüsel’ bir şekilde yürütülen fikirler ve bırakılan  ifadelerle, en yüksek şiddetten manipüle edilen durum, felaket olmaktan çıkıyor/çıkarılıyor.

 

Çünkü felaketin tanımı olan durum, sosyal medyada edindiği geçiçi ilgiyle, ona bu ilgiyi duyanların kendisini bir felakete çeviriyor. Felaket felaketle alışveriş ediyor, övüşüp sövüşüyor, yetmiyor yiyişip dövüşüyor ama asla dö- nüşmüyor ve de dönüştürmüyor!

screenshot-20240901-170711-instagram-002.jpgRİCA: Üstte, ana değerlendirme yazısı öncesi size, ‘ÖN OKUMA’  başlığıy- la verilen bu bölümü, şimdi okumaya başlayacağınız yazıyla hem bir, hemde ondan ayrı tutun. Ama lütfen üstte değerlendirme yazısına omurga olması nedeniyle söz konusu iki felaket haberini de, altında yer alan yorumlar ve bu yorumların içerdiği şiddet derecesi ile çok ama çok iyi okuyun!

screenshot-20240902-001751-instagram-001.jpgGörsel: ‘Bahçe Galata Ekibi’, kendi sahnesi dışında düzenli olarak özel bir sahne kullanımı ile Alan Kadiköy’de de https://alankadikoy.com/ oynuyor. ‘Terörizm’ in oyuncuları, ‘sold out’ oldukları günün mutluluğu ile, bu mutluluğu oyununun da odağı olan ‘selfie’ ile, selfielemek istedikleri bir anda;bir arada.  https://bahcegalata.com/

screenshot-20240902-195820-chrome-002.jpgBUGÜN DÜNYASINA KÜLT BİR OKUMA: ‘TERÖRİZM’

‘Şiddet’ in en büyük güç olduğu ve kişiler arası bir terör doğurduğu, günümüz dünya düzeni içerisinde, kendisini şiddet haline getiren ve bir eylem olarak şiddeti ne kadar gerçekleştirirse o kadar var hisseden/hissettiren bireyler, pek geçimli oldukları bu şiddet ve ondan ürettikleri terörle günlük hayatın an itibariyle popüler birer kesitiler.

 

Şiddet, onlar için hareket eden, ses veren ve iyi geçinme şartı içeren bir eylem ve bu noktada önce kendilerine sonra da çevrelerine yönlendirdikleri bu şiddet, ‘Terörizm’ adlı oyunda, son derece mülayim bir şekilde, yerinden bile kımıldamayan, sesi dahi çıkmayan ve onunla çok geçimsiz duran bir yerden karşı karşıya kalarak, seyirci koltuğunda buna o anlarda muhatap olan için tam bir müessiriyet.

 

Kaçsan da saklanamadığın, uzaklaşsan da, uzak kalamadığın ve baş etsen de, katlanamadığın o nokta geldiğinde ve artık seni  psikolojik olarak terörize ettiğinde, onunla kendini yeniden bozup-kurman gereken başka bir şey.

 

Bahçe Galata, ‘Terörizm’ adlı oyunda, kişinin günlük hayatta önce kendisine, sonra en yakınındakilere doğrulttuğu ‘psikolojik şiddet’i, toplumu hedef alan duygusal terör mekanizmasının bizzat kendisi ile ele alıyor ve birbiri ile düzenleşik bir yapıda seyreden bu ikiliyi, seyirci koltuğunda durumun muhattabı olmak için yerini alana doğrultuyor.

screenshot-20240903-041257-gallery-001.jpgKendisi ve şiddeti ile var olmaktan, devlet ya da sistemdeki şiddet içinde hababam yok olmaya yüz tutan yığınları da görmek mümkün, Terörizm’in yardımıyla bugünün ülke toplumunda, tam tersi, devlet ya da sistemdeki şiddet ile var olmaktan kendisi ve şiddeti ile yok olanları da…Ağırlığın hangisi olduğu, ilgili temsilde, seyirci koltuğuna oturan ve sahnedeki durumun muhattabı olacak kişi olarak sizin cevabınızda.

screenshot-20240902-174943-gallery-001.jpgÖyle ya, buna cevap vermek için varsa alacağınız bir gard ve yapacağınız bir hazırlık, genel itibariyle siz hangisisiniz bundan önce?

 

Oyunu orjinali ile, rusca alarak, metni uyarlama noktasında bugüne getirebilmek için ‘sosyal medya’, ‘wellness’, ‘healing’, ‘kişisel gelişim’, ‘meditasyon’ gibi günün popüler bazı kavramlarla da şekillendiren Bahçe Galata Ekibi, muhattabını şekillemek için bu yolu seçtiği noktada, bugüne kült bir oyun hediye etmek için büyük bir aday kesinlikle…

 

Oyun, bugün dünyasında yaşayan kişinin, içinden geçtiği ve iç içe geçtiği gündelik şeyleri ortaya koyarken, korkunç olan bazılarında verilen tepkilerin tepki verilen o şeyden nasıl çok daha korkunç olduğunu gösteriyor ve korkutuyor...

 

Epizodik yapısı bakımından ‘kamusal alan’dan, ‘yatak odası’na, ‘iş sahası’ndan, ‘ülke bakış açısı’na, ‘ilişki standartları’ndan, ‘toplum’ ve ‘sanat’ gibi kavramlara kadar, akla gelen hemen hemen, genel geçer ne kadar ne varsa, hepsine giriyor, çıkıyor ve terörize olmuşluğa bu şekilde gire çıka, finalde kalan bir ne, bakılsın istiyor.

 

Eğer buyurursanız, size sahnede verilen, terörün insan eliyle yaratılmış bir şey olmaktan çıkarak o elin nasıl giderek kendisi olduğu, olurken nasıl bir dizi toplumsal fekaket doğurduğu, doğan bu fekaletlerin de günümüz dünyasında nelere mal olduğu olacak. 

 

Terör’ ün bir tiyatro oyunu olan ‘Terörizm’ üzerinden bu yazıya hizmet edecek iyi bir tanımı:

 

‘Felaketler can ve mal kaybına yol açan, çok sayıda insanı etkileyen sıra dışı (Saylor, 1993) ve aynı zamanda dehşete düşüren ve korkutucu ani olaylardır. (Norris, 2002).

screenshot-20240902-222341-gallery-001.jpgGörsel: ‘Terörizm’ adlı oyuna hazırlanırken, okuma provası sırasında oyuncu ve aynı zamanda Bahçe Galatanın kurucu ortaklarından Tülin Özen.

 

Felaketlerin sonuçları bunu doğuran olayların kati surette ciddiyetiyle ilişkili. Ciddiyeti iyi anlamalı ki, ‘felaket’ nedir anlaşılsın ve felaket olan bir ne olmalı bilinebilsin ki, ondan doğan ‘terör’ hakkında subjektif karar ve yargılarla değil, gerçekten objektif bir şekilde tartışılabilinsin.

 

Ne var ki bu noktada günümüz dünyası insanı için ne olduğundan çok ne olmadığına bakmamız gereken bir kavram olarak karşımıza çıkan ‘ciddiyet’, bunu bize mümkün kılmıyor çünkü güne organize olan bugün insanının, günlük organizasyonunda az mı az bulunuyor.

 

Dolayısıyla bugün insanı için ‘ciddiyet’, her geçen gün biraz daha, bir değer yargının ölçüsü olmaktan çok, kaçındığı ve edinmek istemediği bir dikkat halini alıyor.

 

Elindeki telefonun kamerası için çekim iştahı oluşturan bir ana, o an üzerinden büründüğü geçici ciddiyet dışında, bunun için duyduğu yalnızca sonunda olsa olsa zorunlu bir ‘mecburiyet’ oluyor.

 

‘Ciddi olmak mecburiyetinde miyim, hayat o kadar ciddi bir şey değil’ diyerek güne organizesi bu mottoyla olan bir zihnin topluma yerleş- kesi, o ciddiyet halini o veya bu şekilde takınmaya başladığı an, bir eziyete dönüşüyor. Bu noktada sonuçları, ilgili olayın ciddiyetiyle alakalı olan ‘felaket’e ne oluyor peki dersek: 

 

Eldeki o cep telefonları ile çekimi yapılan ve bu çekim sonucu, çekenle, çekenin gözünden çekileni gören arasında doğan bir hoşsohbet;edildiği taktirde. Bu şekilde bakınca, üstümüze bir başkasından değil bizzat kendi şahsımızdan çöken bir ‘terör’ görüyoruz.

teror-1-foot-001.jpgO ‘terör’le biz de güne çöküyor, amiyane tabirle çömüyor ve bu şekilde    bir çöke bir çöme, gayet organize bir şekilde, ilk önce kendimizi sonra da çevremizdekileri terörize ediyoruz.

 

Her seferinde nasıl başlarsak o şekilde bitiriyoruz. Nasıl ettiğimiz, başladığı- mız ve bitirdiğimiz, bize bunu gösterecek olduğu  5 ayrı epizot ve anlatımla, ‘Terörizm’ adlı oyunda

 

‘Terörizm’ bir oyun olmaktan çok, bize oyun yoluyla sunulan bir uyaran. Bu uyaran tarafından, ‘gerçek’ le uyarılır ve uyarıldığımız gerçeğe, uyuduğunuz yerden uyandırılırsak, ilk yapmamız gereken bir oyun boyunca da yaptığımız elimizdeki o telefonu bırakmak ve artık çekmemek olur sanırım.

 

Kullandığımızı düşündüğümüz bir cihaz tarafından daha ne kadar kullanılacağımız konusunda en azından bu oyunu görmüş bir kaçımız durup bir kafa yoracak olursa gerçkten ala.

 

Günlük yaşamsal faaliyetleri bir aksama olmadan yürütebilmemiz için sahip olduğunuz en önemli organlarımızdan biri olan gözü ne kadar ‘saf bir araç’ haline getirebileceğimizi düşünmek tek işimiz haline gelebilir eğer gerçekten Terörizm’i hakkını vererek izlemişsek...

 

Çünkü bizi en çok o terörize etti, ve hep diğerinin gözüydü göz bebeğimizin içindeki. ‘Gösteren’ sıklıkla, içinde olduğumuz ya da direkt olarak içine doğduğumuz ‘dijital dünya’nın bize tanımladığı yeni bir duyu ve uygulayıcı organ aracılığıyla oldu: ‘Telefon.’

 

Görmek için önce bakmadığımız, bakmak üzere önce çekimini yaptığımız için yeni bir görme biçimi doğdu.

screenshot-20240902-174958-gallery.jpgÇekip, bakıp, gördüğümüzde ve bir eylem biçimi olarak ‘görme’ yi bu şekilde gerçekleştirdiğimizde, artık ‘gördüm’ dediğimiz şey dijital bir terörizm’di.

 

Telefonun amacı başta, teknolojik bir buluş olarak ‘iletişim kurmak’tı. İletişim kurmak için icad edilen bu şey önce sadece evdeydi. Sonradan cebe girdi ama orayı pek havadar bulmasa gerek, açık havayı tercih ederek eli seçti. Şimdi aldığı hal öyle bir ki; cebe bile giremeyecek kadar o elin on birinci parmağı gibi... 

 

Durmadan çekmesi gerekti ve olup biten ne varsa, ‘Terörizm’ adlı oyunda gösterdiği üzere kaydetmesi. Çektiği şeyin kendisi değil, o şeyi nasıl ve ne şekilde, hangi hızda çektiği önemliydi. Çekerken ürettiği gerçek, gerçek olan gerçeğin teknoloji yardımı ile arttırılması olacakken azaltılmasıydı işin aslı.

 

Çekim gerçekleştikten sonra artık o şey değil, o şeyle ilgili olarak onu o çe- kimle alıp kullanacak olan zihinlerde birçok başka şey önemliydi. Çekilen şey gerçeğin nesnesi ve nesneleşen gerçek, onun türlü müdahalesi ile; ‘yargılar’, ‘baskılar’, ‘ötekileştirmeler’, ‘yabancılaşmalar’ ve  yabancılaştırmalar’dı...                                                     

Boyutlandırılıyorlar;boyutsuzlaş-      tırılıyorlardı ama asla azalmıyor; katlanarak çoğalıyorlardı...Artık o şeye tanıklık edenlerin gözünde, o gözden içeri giren şey katettiği mesafede başına gelenlerle yalnızca dijitalize edilen değil aynı zamanda da ‘terörize edilen’di de.

screenshot-20240910-131135-gallery-001.jpg‘Terörizm’, bunu bir oyun olarak alışılagelmiş bağlamlarda göstererek yapmıyor elbette. Gerçeği bir renk olarak bugün bireyinin dünyasından aldığı ‘pembe’ ile, yerleşik olduğu yerden çıkarıyor yani önce edindiği yeri iyice bir bozuyor.

 

Sonra...Yerinden ettiği bu ‘pembe’ ile sıradışı, hatta kimilerini buna yabancılaştıracak denli yıpratıcı birtakım başka bağlam noktaları buluyor ve eskisi ile benzer hiçbir yanı olmayan bu pembe’yi renk renk derecelendiriyor.


Renk derecesine göre bazı ‘ton’ lar vererek onu açıyor, koyultuyor. Duruma göre gölgede bırakıyor, duruma göre nötrlüyor. Tüm bu işlemlerle ‘pembe’, orjinal olanını da unutuyor/unutturuyor.

tulin-son-teror-001.jpgSahnede bir sürü gerçek ve gerçek olmayan pembeler vepembe olan ve olmayan gerçekler var bu nedenle!

 

‘Pembe’, mevcut  tonlarıyla ‘Terörizm’ de bir mesele ama bu meseleye pekte pembe girilmiyor!

 

Günün insanına, yalandan pembe olmuşluğuyla kaçtığı/kaçıştığı ne kadar pembe olmayan gerçek varsa hepsini  yalatıyor ama efendi davranıyor; yutturmuyor!

 

Kısacası, ‘seyirci üst kimliği’ ile, numarası bilette yazılı koltuğa geçip, seyirlik bir iş bekleyeni, o seyirin pembesiyle iteliyor.

 

Pembeden hallice olan bu oyun, aynı anda hem bir ‘dikizleyen’ hem de bir ‘dikizlenen’ sunuyor.

 

Bu ikisinin sahnede oyuncular aracılığıyla kurduğu ilişki ise, gerçeğin onlar için seçtiği pembeyle, Terörizm’ in kendisi oluyor.

screenshot-20240903-042538-chrome-001.jpgHakim dünya düzeninin, düzenlemeyi borç bildiği bireylerine verdiği en büyük komut, ‘Terörizm’ adlı oyundan çıkınca, geriye dönüp de ‘az önce tam olarak ne oldu bu izlediğim oyunda’ diye soranı çıkarsa o da şu bağıra çağıra:

 

‘Görme organın olan gözünle değil, eline devamı olarak organlanan telinle (telefon) gör. Onunla çek ve sonra çektiğin şeye gömülelerek, görmeyi arzu ettiğin şeyi, içinde olduğun durumla yeniden ör!.’

 

Bu oyuna gelmiş bulunan bir kimsenin oyunda başka hiçbirşeyi görmese bile, görmesi gereken en söz götürmez şey kesinlikle.

 

Hakiki duranla bir ‘hakikat’ olarak orada duranı, aralarındaki ‘iletim-işitim ve iletişim’ in parçalarına ayıran ve dijital gözlerce azaltılmış gerçekli bir dünyayı, günümüze bir Rus Yazar Kardeşlerin metni ‘Terörizm’ le sunan Bahçe Galata, yaşanan çok güncel varoluşsal sorunlara ve onlardan kaynaklı yaşanan bunalımlara yaptığı yerinde göndermelerle sezonun en iyi ve en gerekli işlerinden bir tanesi.

 

Çöken Çağdaş Rusya’yı anlatmak için milenyumun hemen başında yazılmış olan bir oyunun, aradan yaklaşık çeyrek asır geçmiş olmasına rağmen güncelliğini koruyarak, günümüz dünyasına aktarımda bulunması ve gündelik durumlarımızın karşımızda adeta birere yansıma efekti gibi durması, onu tartışmasız kült bir iş yapıyor.

 

Belli mevcut durumlarımızın belli anlarda o ve ya bu mekan(lar)da geçilen kısa özetleri, özetcikleri de gibi de bir bakıma.

screenshot-20240902-180756-chrome-003.jpgGörsel: ‘Terörizm’ oyun metnini yazan Presnyakov Kardeşler, metni içeren kitabın kapağında.

 

Başarı ki, Türkiye’de de Türkçe oynanıyor sonunda ve düşünmeyi ana dili gibi Türkçe yapanlar için yine Türkçe olarak esas kılıyor ama işte bu kı- sımda da düşünmek…

 

Bir oyun olarak Terörizm’in, en güçlü yanı, açılış sahnesinden kapanış sahnesine kadar, olup biten herşeyin neden olduğu ve bittiği, neden öyle olduğu ve öyle bittiği ile ilgili olarak düşünmesi için buna potansiyeli olan kitleyi tetiklemek.

 

‘Presnyakov Kardeşler’ metni bu olsun diye yazmış, Bahçe Galata Oyuncuları da bunun olması için oynuyor. Peki ama ‘düşünmek’ üzerine düşünüyor muyuz ve dahası neyi, nasıl düşündüğünüzle ilgileniyor muyuz?

 

Bunu yapacak olsak, bu gerçekten ilgimizi çekiyor mu ve bununla ilgilenmek istiyor muyuz? ‘Eski’ ya da ‘yeni’, ‘geleneksel’ ya da ‘ilkel’, ‘sıradan’ ya da ‘sıradışı’. Bunlardan hangisiyiz ve henüz değilsek, hangi bir tanesi olmak isteriz?

 

Yazının bu aşamasında yarattığım algı üzerinden nasıl terörize ettim sizi değil mi? Neden böyle bir yerden almak durumunda kalalım, bu niye olsun, hangi yeni, hangi eski, hangi geleneksel, hangi ilkel, neyin sıradanı ya da sıradışısı diye çokçabuk bir şekilde iç aksiyon alıp yükselen olduysa okurken içinizde harikulade. 

screenshot-20240831-194932-instagram-002.jpgDoğru bir okuma yapmak için düşündü ve bu düşünen profil yazı biter bitmez soluğu hemen Bahçe Galata’ta, ‘Terörizm’ adlı oyunda alacak olan aynı zamanda.

 

Eğer hemen davranacak ve bunu yapacak olursa, bunun gibi nicesine tanıklık edecek ve tek tipleştirilmiş görüş ve bakış açısı egemen birey dünyasında giderek daha rutine binen/bindirilen adı da, ‘günlük katliam’ diye geçen ‘algı’nın,  fiziksel boyutta değil zihinsel boyutta bir operasyon olması nedeniyle, ispat edilebilirliği olmadığından hukuki olarak dava görürlüğü de yok.

 

Ancak buna maruz kalanın/bırakılanın ‘ihtiyaç’ halinde, ‘psikolojik des- tek servisi’ne sevki ve destek görürlüğü var.

 

Zaten bu noktada, bir milenyum çıkartması olan oyun ‘Terörizm’, toplumsal olaylara duyarsızlaştığı ölçüde kendi başına gelenlere hassaslaşan günümüz insanı üzerine sadece bir ‘karanlık komedi’ olmaktan da çıkıyor.

 

Tür olarak buna girse de, bunu demek ve çekilmek, özel bir işi, ağırlığı verdiği türle özdeş kıldığı an, onu sıradanlaştırıyor.

screenshot-20240902-184551-gallery.jpgGörsel: Bahçe Galata ekibi, oyuna hazırlık aşamasında; okuma provasında.

 

Yani iyi bir kara komedi örneği olan herhangi bir işten sözeder gibi oluyor ve bu da çok sığ kalıyor. Oysa, alternatif gösteri mekanı ‘Bahçe Galata’ tarafından sahneye uyarlanan ‘Terörizm’ de, bu uyarlamanın metne sağladığı yeni kazanımlar, onu salt bir ‘kara komedi’ olmaktan da çıkarıyor... 

 

Adaptasyonu bu alternatif  mekan ve oyuncuları ile yeni ve yaratıcı doku- nuşlar alan ‘Terörizm’, şehir yaşamından sunduğu beş farklı sahnede, mağdurlar, failler ya da vahşice eylemlerle ilgili değil;

 

‘korku’ ve ‘şüphe’ nin sıradanlaştığı, dağılmış bir toplumdaki bireylerin nasıl birbirine düştüğüne, birbirini ötekileştirdiğine dair çektiği bu detaylı röntgenle, ‘kara komedi’ sularında yüzmekten çıkıyor ve verdiği rejiyle oyuna kazandırdığı bir başka tür olan ‘kurgu-gerilim’  sularında yüzmeye başlıyor... 

screenshot-20240902-185225-instagram.jpgObserver Gazetesinin, günler süren siyasi tartışmalara kıyasla daha fazla sarsıcı düşünce ortaya koyuyor’ , dediği Terörizm’de sıradan insanlar birbirine düşman, dışarıdan gelen yabancıyaysa çok daha düşman.

 

Bilet alıp, oyunu izlemek üzere seyirci koltuğunda yerini alanın bu nedenle sorması gereken temel bir kaç zorunlu soru şu: Ben hangi sıradan insanım, kim benim düşmanım, ben kim için düşmanım? İçeride olan mıyım yoksa dışarıda mıyım?’

 

Bundan da önce ama, ‘terörizm’ e bir sözcük olarak bakmak ve pek de eski olmayan geçmişiyle selamlaşmak, oyunun ön ödevi niteliğinde potansiyel izleyiciye.

 

‘Sahneden Biraz’, bu noktada Fransız Akademisi’nin sözlüğünü buldu ve kaynak olarak aldı; okudu. Sözcük, akademi sözlüğüne, 1798 yılında, 1793-1794 dönemini belirten ‘terör düzeni’, ve ‘yönetimi’ anlamıyla giriyor.

 

Gerek ‘terörizm’ gerekse ‘terörist’ sözcükleri için sözlüklerin saptadığı en eski kullanım tarihi ise kaynaklarda bir kayma yoksa, ‘1974’.

t3.jpgBu yazı kaleme alınırken içinde olunan yıl 2024. Yani aradan geçen 50 sene ve dünyası içinde teröre yer veren de vermeyen de adına ‘terör’ denilenle, bunu hissetme potansiyeli ölçüsünde, ‘soft’ ve ‘hard’ bir şekilde kendi kendisinden terörize.

 

Rus Yazar Kardeşler, başında her ne kadar Çağdaş Rus Toplumunun çöküşünü kaleme almışsa da, çıkış noktası bu olan oyun, genel hatlarıyla ülkeden ülkeye küçük farklılıklar göstermekle beraber, çökenin sadece Çağdaş Rus Toplumu üzerinden çağdaş dünya toplumları’ olduğunu ispatlar durumda.

 

Meraklısı için bilgisini Türkiye ile sınırlı tutmayarak, ülkeler ölçeğinde geçmek gerekirse, oyun dünya prömiyerini, 2002 yılında Moscow Art Theatre (Moskova Sanat Tiyatrosu)’nda yaptı.

 

İngiltere prömiyeri ayrıca gerçekleştirerek 2003’de Londra’da, Royal Court Theatre’da ve ayrıca Cygnet Theatre Company, Bridewell Theatre’da sahnelendi.

 

Türkiye’de ise ilk kez, ‘Galata’da bir oyun yeri’ sloganı ile yola çıkan Bahçe Galata tarafından sahneye taşındı ve Türkçe yorumlandı.

 

2020’de Tülin Özen, Tansu Biçer ve Saim Güveloğlu tarafından  gösteri dünyasına bir alternatif sunmak amacıyla kurulan ‘Bahçe Galata’, Terörizm’in prömiyerini, 27. İstanbul Tiyatro Festivali’nde yaptı.

screenshot-20240902-185705-gallery-003.jpg‘Nora 2’ ve ‘Bizi Öldürmek İsteyen Muhteşem Hayat’ tan sonra, sahneye koyduğu üçüncü iş olan ‘Terörizm’ le Bahçe Galata, yeni sezon için çok iyi bir imza.

 

Sezonun son oyunu  için işletme ile iletişime geçerek, Alan Kadiköy’de gerçekleşecek olan son temsile yetişmek, en az iki kere dedirten iş için, ikinciyi hemen akabinde getiremeyeceğinden ötürü üzse de, yeni sezon öncesi bir giriş yapmış olmak, ‘Sahneden Biraz’ için bir başarı sevinciydi. Sürekli olarak başka işlerle çakıştığı için niyetine girdiğimiz ama takvimde bir gün belirleyemediğimiz işlerdendi.

 

Bizi sezonu kapatırken yeni sezon öncesi kaleme alacağımız yazıyı, köşenin yapısı ve omurgasını bilerek önemseyen ve geri plandaki bu süreci yöneten Bahçe Galata Yetkilileri, iyi ki büyük sahnede, Alan Kadiköy’de izlememiz için de vesile oldu.

 

Sahne, mekanın tanıdığı alan ve sunduğu artistik ambiyans nedeniyle, oyuncusundan, objesine, bir renk olarak hepsine içine alan pembeyle birlikte, galerideki bir yerleştirme gibiydi.

t1-001.jpgBu yerleştirmeyi yapmanın kendisi başlı başına bir iş ve sanatken, bir de uyarlamanın ve yorumlamanın verdiği keyifle ayrıcalıklı bir hal alıyordu sahneler arası geçişlerin birisi başlayıp diğeri biterken.

 

Aslında rahatlıkla 8,5-9’ olabilecek bir işin, 7,5-8’ aralığında kalması,  küçük bir iki şeyle ilgili. İfade etmek gerekirse birincisi, ‘welness’ gibi bazı birbirini tekrar eden sahnelerin yönetmen gözünden kaçmış olması.

 

İkincisi ise, Tülin Özen, Defne Koldaş ve Tolga Güneş gibi, gösterdiği üstün performansla oyunu ‘pür-dikkat izlenir’ kılan değerli oyuncuları, diğer oyuncuların yeterince destekleyememesi.

 

Oyunun omrgası nedeniyle tüm oyuncular eşit derecede hizmet ediyor otomatik algısı oluşsa da, adı üstünde bir oyun bu ve görece oynarken daha etkin olan, olmayandan ayrılıyor iskeleti bölümlere ayırıp detaylı inceleyin- yince. Diyaframını doğru kullandığı için sesi rahatlıkla işitilen Derya Şahan örneğin, az bir repliğe sahip olmasına rağmen verdiği oyunu, yaptığı oyunculukla bu şekilde çıkardı öne.

screenshot-20240903-040745-chrome-001.jpgGörsel: Sağ en uç köşede yerde oturarak solunda olup bitenlere bakan, oyuncu Derya Şahan.

 

Ses yönetimi malesef son yıllarda tiyatroda büyük bir sıkıntı ve diyafram doğru çalışılmıyor, kullanılmıyor. Onu da bir ensturman gibi taşımayan, kullanmayan ve bakımını iyi yapmayan oyuncu bu noktada başarısız olunca, onunla ilgili kısımlar da keyifsiz oluyor.

 

Bu tür detaylara inmek, köşe olarak ‘Sahneden Biraz’ ın puanlamasında, tek bir kişinin bile kafasında oluşabi- lecek soru işaretine karşılık olarak, açıklama getirmek.

 

Terörizmin rahat- lıkla ‘8,5-9’ olabilecekken ‘7,5-8’ olması, ilgili temsil- de yer yer seyreden ses kullanım problemi (çok uzun süreli değildi ama bu kadar dinamik bir işin bu kısa süreli olanları da kabul etmesi mümkün değildi) ve zayıf kalan (daha güçlü olanlara kıyasla) bazı oyunculuklar nedeniyleydi. Çünkü bu igili kategorilerin tamamını etkiledi.

 

Elbette Sahneden Birazın köşe sabiti de olduğu üzere, bu değerlendirme, ilgili tarih ve yerdeki ilgili temsile binaendir.

 

Eğer biz yeniden gider (ki gideceğiz) ve/ya da ilgili iş için, işletme tarafın- dan tekrar davet alırsak, bu davet, ilgili işin revize edilmiş bir veriyonunu görelim ve değişmez kabul edilen son halini bilelim diye olur ise, yeni bir değerlendirme hakkı doğar.

screenshot-20240902-190801-instagram-001.jpgÖyle bir değerlendirme doğacak olsun-olmasın, Sahneden Biraz’ın izlemiş olduğu bu tarihli temsilden çıkar çıkmaz hükmettiği: Kendisini ait hissetsin/hissetmesin, kişinin bir parçası olduğu dünya ve içinde durduğu toplum ile ilgili olarak, bir gün sonu alması için, bu sezon izlemesi en az bir kere zorunlu olan bir iş  ‘Terörizm.’ 

 

Ancak bu nasıl olmaz, onu da izah etmeden geçmiş olmasın size bu değerlendirme yazısı. Türünün örneği bir ‘kara komedi’yi, rastgele izlemek için Bahçe Galata’nın yolunu tutmuş olan ve oyunun çok üstünde durduğu ‘artık gör ve düşün... Çünkü çok uzun zaman oldu ve ne gördün ne de düşündün’ subliminal mesajını hiçe sayan, ‘görmeyeceğim de, düşünmeyeceğim de’ kafasına bir kere girdiğinden çıkamayan profile sahip potansiyel kitle. 

t2.jpg

Evet, onlar bir kere izlemiş olmayı bile fazla sayabilir kendine. Oysa her yeni ‘selfie’de, kendisini, artık çok alıştığı bir ‘mükemmellik’ hissi ile kadraja alan ve bu aşırı mükemmelliğin sonucu olarak doğan bıkkınlıkla bu kez nasıl sıradanlaşsa, neyle sıradanlaşsa ve ‘mükemmel’ olmaktan uzaklaşsa diye çözümler arayan grup o.

 

Oyun en çok onlara esasında. Şiddet dünyasınsında, dünyası şiddet olmuşların, bir şiddet aracı olan sosyal medya üzerinden sunduğu özenilesi şiddette yaşamlar.

 

Reklamlarla kandırılmak için vakti olmayacak kadar kendini reklam yapan ve kandıran, içi karanın karası bir yerken, dışı pespembe bir renk alan, başka hiçbir rengi renk olarak tanımayan/tanımlamayan insan yığınları onlar. Bahsetseniz ve bir anlam ifade etti diyelim, alacağanız cevap ‘benim Terörizm’i izlememe gerek yok ki, orada anlatılanları biliyorum ki’ olacak. 

 

Bu olmayıp, biletler okutmatiklerde gelenlerle karşılaşırsanız da, bilinki bu grup, sırf  ‘ben de izledim, biliyorum’ desin ve Terörizm oyun afişi önünde çektiği fotoyu isntagramda hikayelesin diye. Yani bir oyun olarak Terörizm’i, oyuncuları, rejisi ve tüm yapım ekibiyle birlikte terörüze etmekte bu müm- kün olabilecek bu sayede.

screenshot-20240909-004454-gallery-001.jpgYönetmen Saim Güveloğlu’ nun da dediği üzere, yaşanan şiddet, gerçekliğiyle değil filtreli gülen yüzlerin arkasına gizlenmişliği ile karşımızda.’ Belki de sırf bu nedenle Terörizm’ de, dekor ve kostüm tek bir renk seçimi ile ‘pembe.’

 

Karanlık bir atmosfer yerine toz pembe bir sahne ile seyirciye gülümseme matematiği bundan başka bir şey değil kesinlikle.

 

Bahçe Galata, Terörizm’de, metnin güncelle ilişkisini çok direkt, ve pembe gibi net kuruyor, bize tam şu andan, bizim bu anla olanımız ve olmayanımızdan bakıyor. Bu da demek oluyor ki, bu iş ne zaman ‘Bahçe Galata Ekibi’ tarafından sahnelenecek olursa olsun, şu değişmeyecek:

teror-ozel-1-001.jpgBirey dünyasında ‘güncel’ olan da, bir dekor gibi, işin hep beraberinde gelecek ve sahne sahne, epizot epizot sergilenecek. Bu yönüyle iş, hepimizin sanat pratiğindeki yeni eklentisi ve çok vuruş bir ifadeyle, ‘Bahçe Galata’ tarafından bugün dünyasına yapılan ‘kült’ bir okumanın ta kendisi.

 

screenshot-20240816-000828-instagram-001.jpg

 

YAZI BİTTİ VE ÇOK İYİ BİL Kİ: Bu yazı için hiçbir pr ajansından, sosyal medya danışmanlık ve/ya da menajerlik hizmeti şirketin- den para alınmamış, yine bu yazı,yazıda bahsi geçen sanatçı ile köşe ara- sında direkt bağlantı kurabilecek kişi ya da kişiler aracılığıyla, sanatçının ilgili event öncesi oluşan veyahut da oluşacak olan isteği sonucu karşılıklı bir anlaşma sonucu kaleme alınmamıştır.

 

Aksini düşünen ya da bir nedenle bu şekilde düşünmeyi kolayı haline  geti- ren, bunu ispat etmediği takdirde bulunduğu iddiayı ‘ben öyle düşünü- yorum ama tatlım’ dan öteye götüremeyeceği için, Sahneden Biraz’ın, ‘bağımsız’ ve ‘alternatif’ yapısı altında hukuktan önce kalmış ve böylece ilk cezayı almış olur!

screenshot-20240823-160836-instagram.jpg!: Bu çalışma, sanatçı Emma Connoly’nin, Sahneden Biraz’ın, ‘köşe kapanış duvarı’ için yaptığı özel çalışmasıdır.

 

SAHNEDEN BİRAZ VEDASI:

 

7-01-2015---1-001.gif

“Hayata dil çıkar ve dilin içeride değil dışarıda ver ayar. Yer, zaman, mekan ve durum her ne olursa olsun, motton bu olsun. Kafana da benim gibi, ‘şapka’ dışında başka hiçbir şey takma!” Bir sonraki yazıda buluşana kadar geçecek olan süre zarfında,‘az öl-çok yaşa’ ve sanatı kafala!

                                                                                                    Ares Kıvanç D.

final-fotsou-ares-sahneden-008.jpgares-kunye-son.jpg

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141