Daha önce yazıp yönettiği ARAYIŞ (Yetişkinler için) SİHİRLİ KÜTÜPHANE, CESUR BALIKLAR, SÜT DÜNYASI (Çocuklar için) başta olmak üzere bir çok başarılı projelerde imzası bulunan Bülent Kılıçaslan yeni oyunu “ÂŞIK VEYSEL” ile büyük ses getireceğe benziyor.
Bakırköylü Sanatçılar Derneğinde (BASAD) hem yönetim kurulunda bulunan hemde Eğitmenlik yapan Bülent Kılıçaslan yazıp yönettiği "AŞIK VEYSEL" oyunuyla aynı zamanda oyuncu olarak ta yer alıyor.
Oyunun konusu kısaca şöyle:
Yıl 1894 bir doğum gerçekleşir. Anadolu da bir kadın koyun sağmadan gelirken yol üstünde sancısı tutar. Acıdan sızıdan kıvranarak tek başına bir çocuk doğurur. Üstündeki yırttığı elbiselere sarar ve evine götürür. 1901 yılında Anadolu çiçek salgınından kırılırken, çiçek hastalığı yol üstünde doğan çocuğa da uğrar. Çiçek hastalığından gözü, gönlüne kaçar. Artık o başka görür, başka duyar. Eline bir saz verirler hem eğlensin, hem öğrensin diye, hem de belki geçimini sağlar diye. Cem olur. Zakir dinler. Dede dinler. Pir dinler. Dolar, taşar. Cem olur. Cem evinde can olur. Açılır da açılır ‘’gönül gözü…‘’. 1914 yılında ilk kura askerdir. Çok hayıflanır gidemez diye, kendini dağlara taşlara vurur. Ağaç tepelerinde türküler sözler. Ağıtlar yakar. Zaman geçer 1919 da kurtuluş meşalesi yakılır ‘’Mavi gözlü dev adam’’ tarafından. Yine bilir gidemeyeceğini amasevdalanır mavi gözlü dev adama. O yıl ‘’Esma’’ aşk olur. Yar olur, yoldaş olur. Her şey olur. Uzun sürmez. Felek elbirliği etmişçesine oynar. Esma, bir kuş misali uçar gider.’’ Güzelliğin on para etmez’’ der. hayıflanır durur.1928 yılında ‘’ Gülizar’’ ona yar olur, yol olur. Can olur. 1931 yılında sarrafını bulur, anlar bulduğu sarrafını. Gözü yerine gönül görür artık, lal olan dil şakır bülbül olur. Ahmet olur. Kutsi olur. Tecer olur. 1933 yılında aşkı büyür, mavi olur. Dev olur. Mustafa olur. Kemal olur’ ’gün geçer Atatürk olur. O Türkiye’nin ihyası’’ der. Şiir olur, Görmez göz, işitmez kulak, suskun dil şair olur. Destan olur. Köy enstitülerinde saz öğretmeni olur. Köy Enstitüleri öğretmeni olur. ‘’ Dost dost diye nicesine sarıldım benim sadık yârim kara topraktır’’ dedirtir köy Enstitüleri. Öğretirken öğrenir. Halk evleri konser salonu olur Veysel’in. İlden ile dilden dile dolaşır halk evlerinde. İşte, 1894 yılında başlayıp 21 Mart 1974 yılında süren ‘’ uzun ince, meşakkatli bir yolculuğun hikâyesi… Veysel’in, hikâyesi, Aşığın hikâyesi, Aşk’ın hikâyesi… Türkülerle Âşık Veysel’in hikâyesi… Anadolu’nun, Cumhuriyetin hikâyesi…