Türkiye gibi pek çok kurumun uzun ömürlü olamadığı bir ülkede günlük bir gazetenin yüz yaşına erişmesi sık rastlanan bir olaya değildir.
Cumhuriyetin yüz yaşına erişebilmesinin nedeni, onun kurulduğu 1924’ten 1950’ye kadar 26 yıl, iktidarda bulunan burjuvazinin sözcülüğünü yapmış olması ve devlet tarafından desteklenmesidir. Çok partili hayata geçildikten sonra gazetenin misyonu, CHP gibi muhalefete düşmüş burjuvazinin görüşlerini savunmasıdır. Gazete, 1960’tan sonra yükselen sosyalist düşüncelere de yaklaşmış, Kemalist-sosyalist bir çizgiye oturmuştur. 1971 ve 1980 sağcı darbeleri gazetede el değiştirmelere, kapanmalara neden olmuş, tiraj kaybına uğramışsa da varlığını devam ettirebilmiştir.
Ülkemizde Cumhuriyet gazetesiyle yolu kesişmeyen pek az gazeteci, yazar vardır. Gazete geçtiğimiz yıllarda Sami Karaören’in ikinci sayfadan sorumlu olduğu dönemde benim de 34 yazımı yayımlamıştı. 1986’da gözaltına alındığımda, başlık kenarında Kurtuluş Savaşı Günlüğü kitabımı kapağını koyması, büyük bir moral destek yerine geçmişti. Karaören’le dostluğumuz ölümüne kadar sürdü. Gazetenin oluşturduğu seçme kurulu, 2006’da Kurtuluş Savaşı Kadınları kitabımı Yunus Nadi Sosyal Bilimler Araştırmasına değer görüldü. İlhan Selçuk’un emriyle Cumhuriyet’le Öğretmen Dünyası uzun süre karşılıklı ilan değişimi de yaptık. 1980’den sonra Onun yıldönümü kutlamalarından birçoğuna da katıldım.
Ancak günümüzde ben bu gazetenin yalnızca bir okuruyum. Oraya yazı göndermeyişimin veya benden yazı istenemeyişinin nedeni, gazetenin son el değişimiyle ilgilidir. Günümüzde Cumhuriyet’te ister basılı gazete üzerinde, ister internet yayınında okunması gereken değerli yazarları vardır. Gazetenin kurumsal politikası, “Atatürkçülük” adını verdiği Tek Parti dönemi politikalarının yüceltilmesidir. Gazetenin, Tek Parti Dönemi eleştirisine kapalı olması, en büyük eksikliklerinden biri olsa da ortalama aydınların eğilimlerine uygundur. Gazetenin yazarları arasında farklı görüşten kişiler olmakla birlikte kurumsal politikasına, Vakıf başkanı Alev Coşkun’un görüşleri damgasını vuruyor.
Cumhuriyet gazetesi, her yıl dönümünde, yayın hayatı boyunca doğru politikalar izlediğini yazar. Yani geçmişiyle övünür. 100. Yılı nedeniyle yayımladığı nüsha ve eklerde de bu görüş tekrarlanıyor. Daha başlangıçta (1924) gazetenin devlet başkanı tarafından sermaye de verilerek kurdurulması ve İstanbul’da İttihat ve Terakki Genel Merkezinden kalan binanın gazeteye verilmesi, bir gazetenin olmazsa olmazı olan bağımsızlığını aykırıydı. Eski bir İttihatçı olan Yunus Nadi’nin gazetesinde İkinci Dünya Savaşı yıllarında Almanlar lehine yayınlar yaptığı da biliniyor. Bugünkü Cumhuriyet, bir vakıf tarafından yönetilen AKP iktidarına karşı sert muhalefet yapan üç gazeteden biridir. Onun solunda olan Birgün ve Evrensel gazetesiyle birlikte.
100 yıllık yayın hayatı içinde ikbal dönemi de yaşamış, sıkıntılar da atlatmış Cumhuriyet’e kapitalist ve şeriatçı yönetime karşı bağımsızlık, aydınlanma ve halkçılık doğrultusunda yapacağı yayınlarda başarılar dilerim. (7 Mayıs 2024)
zekisarihan.com