• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • Muğla 9 °C
  • İzmir 9 °C
  • Aydın 12 °C
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara 8 °C

CUMHURİYET’SİZ OLMAZ!

Zeki SARIHAN

Hükümet uyduruk gerekçelerle Cumhuriyet gazetesini susturmaya çalışıyor. Önüne geçilmez bir başkanlık hırsında sıranın laik Cumhuriyet’ten sonra onun sesi olan gazeteye geleceği belliydi. Erdoğan’la bir “Vatan Cephesi”nde buluştuklarını ilan edenler, sıranın kendilerine de geleceğini göreceklerdir. Çünkü o zihniyetin farklı hiçbir sese tahammül edemeyeceği kesindir.

Türkiye’de hiçbir aydın yoktur ki, özellikle çok partili hayata geçtikten sonra yolu Cumhuriyet gazetesiyle kesişmesin. Türkiye’nin her yerinde öğretmenler, onu ceplerinde taşırlardı. Okur yazarlığı kıt olanlar, Cumhuriyet gazetesini okuyanlara gıpta ile bakarlardı.

1960’ların başlarında gazete okuru olduğumda düzenli okuduğum gazete idi Cumhuriyet. Köy okuluna ve köy kitaplığına yardım kampanyası açtığımızda yardım için yazdığımız mektupları yayımlaması için öncelikle ona gönderirdik.

1967’de tefecilikle ilgili köy önderlerinin bildirisini, yol istemek için yaptığımız yürüyüşü ve Yoksulluk Yürüyüşünü de öncelikle bu gazete haber yaptı.  Yüksek öğrenim gençliğinin özgürlük mücadelesine en çok bu gazete yer verdi.

Faşist darbelerin açığa aldığı, meslekten uzaklaştırdığı öğretmenleri savunan neredeyse tek gazete idi. Kendi hayatımdan tanığım. Bir haksızlığa uğradığımız zaman öncelikle Cumhuriyet’e haber verirdik.

1970’lerin ikinci yarısından sonra toplumda yaratılan kargaşa karşısındaki demokrasi ve birlik mücadelemizi yalnız bu gazete destekledi. 1980’de çıkarmaya başladığımız meslek dergimizin duyulması için karşılıklı ilan alışverişini yalnız bu gazete kabul edebilirdi. 1982’den başlayarak yayımlanan bütün kitaplarım hakkında haberler ve yazılar, bu gazetenin Kitap Eki’nde yer aldı.

1983’te 1402’lik olmam, 1986’da uyduruk bir nedenle gözaltına alınmam yalnız bu gazete tarafından haber yapıldı.

CUMHURİYET BENİMLE NASIL DAYANIŞMA GÖSTERMİŞTİ?  

26 Mart 1986’da Ordu Efirli Cezaevinde duruşmaya çıkarılmamızı beklerken Cumhuriyet’in başlık yanındaki köşede son çıkan kitabımın kapaktan duyurulduğunu görerek bu anlamlı dayanışma karşısında duygulanmıştım. Üstelik bu ilan birkaç gün sonra tekrarlandı. (Bunun için teşekkürümü 18 yıl sonra bir karşılaşmamızda Sami Karaören’e söyleyebildim.) Tahliye ve beraat kararımızı da yalnız bu gazete yazdı.

Bu gazetenin her yıl vermekte olduğu ödüllerin birinde benim bir kitabım da ödüle değer görüldü.

Biz bu gazetenin okurları, okuduğumuz nüshaları atmaya kıyamazdık. Benim evimde de 1994’e kadar bir duvar boyunca Cumhuriyet birikti. Bu biriktirme işine devam etseydim, bugün evimde adım atacak yer kalmazdı. Bunları Milli Kütüphanede bulabileceğimi anlayınca gene de içim elvermeyerek kâğıtçıya verdim.

Anadolu’nun kırsal kesimindeki gazete bayilerine bu gazete ya birkaç nüsha gelir, ya da hiç gelmez. Oralarda bulamadığımız fakat evimize her sabah bırakılan gazeteyi Ankara’ya dönüşte okurum.

Cumhuriyet benim için aydınlarla bağ kurma aracı oldu. Onda bir hayli yazım yayımlandı. 2010’dan sonra Bilim ve Teknoloji ekinde de epey yazım çıktı.

İnsanlar gibi gazeteler de politikalarında değişiklik yaparlar. Türkiye’nin 92 yıllık en uzun ömürlü gazetesinin geçmişi hakkında çeşitli eleştirilerde bulunmak doğaldır. Hükümetin yayın organı yapıldığı dönemlerde okuyucusu ondan desteğini esirgemiştir. Devrimin yükseldiği zamanlarda Cumhuriyet’in alıcısı da artmıştır. Gazetenin bugünkü tirajının beklendiği kadar olmayışı gazetenin kusuru yüzünden değil, onun okuru olabilecek bir kısım insanların sağcılaşmasındandır. Cumhuriyet’in bu sıkışık dönemde demokrasinin, birliğin, barışın, aydınlanmanın sözcüsü olmaya devam etmesi onun için bir erdemdir. 

Bu son gözaltına almalar Cumhuriyet’i susturmaya yetmezse, sıranın zaman zaman denendiği gibi bıçak, tabanca ve bombaya geleceğini öngörebiliriz. 

1993’te Sami Karaören’e yazdığım bir yazıda “Cumhuriyet’in üzerimizdeki hakkını kolay kolay ödeyemeyiz” diye yazmıştım. 23 yıl sonra da bu ifade geçerlidir. Öyleyse benim için şimdi onunla dayanışmanın zamanıdır.  (1 Kasım 2016)

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141