Murat Ersan, zor bir adamdır. Kendinden başka kimseyi beğenmez. Hatta “Benden başka gazeteci Marmaris’te yoktur” havasında dolaşır. Meslektaşlarına bile saygı duymaz. Sürekli kendi konuşur, karşısındakini dinlemez. Onun yaptığı işe gazetecilik demem. Bu da böyle biline.
Ben ameliyat oldum, bir “geçmiş olsun” demedi. Annemi kaybettim, bir “başın sağ olsun” mesajı bile atmadı. Oysa onun annesi vefat ettiğinde, haberi manşetten verdim. O kabul etmese de meslektaşız. Çünkü bazı insanları değiştiremeyeceğimizi biliriz ama yine de onları oldukları gibi kabul ederiz. Murat da öyle biridir.
Dün eleştirdiği gazeteciler, bugün ilk onun yanında olanlar oldu. Umarım o da kendini gözden geçirir, yaşadıklarından bir ders çıkarır. İnsana saygı duymalısın ki, saygı göresin. Bizim insanımız her zaman ezilenin yanında olmuştur.
Peki, neden bunları anlatıyorum?
Çünkü Murat Ersan, hayatında bir ilki yaşadı. Takip edilerek, pusularak… Levye ile yüzüne ve başına defalarca vurularak saldırıya uğradı. Bu haberi ilk duyduğumda içimden geçen tek şey şuydu: “Murat’ın tarzı serttir ama böyle bir şeyi asla hak etmez.”
Şu anda Marmaris İlçe Devlet Hastanesi’nde kontrol altında. Hayati tehlikesi yok, sağlık durumu iyi. Bu, hepimizin yüreğine su serpiyor. Marmaris Emniyeti olayla ilgili titiz bir çalışma yürütüyor. Elbet her şey ortaya çıkacaktır. Ancak sosyal medyada gördüğüm bazı paylaşımlar ve yapılan çarpıtmalar beni derinden rahatsız etti. Şimdi susma, devletin kurumlarına güvenme ve sabırla bekleme zamanıdır.
Bu saldırıyı şiddetle kınıyorum. Murat Ersan’a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ve bir hatırlatma yapmak isterim: Daha önce Erdem Katırcı, Sadi Abi (Tombul), Ertuğrul Yılmaz gibi meslektaşlarımız da benzer saldırılara uğramıştı. Marmaris bu tür olaylara yabancı değil. Ama artık bu son olsun.
Gazetecilik, halk adına yapılan bir görevdir. Kalemiyle doğruyu yazmaya çalışan her meslektaşımın yanındayım.
Dost acı söyler, ama doğruyu söyler...
Allah'a Emanet Olunuz...