• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • Muğla 13 °C
  • İzmir 11 °C
  • Aydın 12 °C
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara 17 °C

EŞ BAŞKANLIK ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY MİDİR?

Zeki SARIHAN

Başbakanlığının ilk günlerinde yaptığı konuşmalarda üslubu ile Cumhurbaşkanından daha makul bir izlenim bırakmış olan Binali Yıldırım, şu Anayasa halkoylaması için meydanlara çıktığından beri ağzını iyice bozdu. Bu kötü dil elbette onun haksız bir dava peşine koşulmasından ileri geliyor. Kır atın yanında yatan, ya huyundan ya suyundan demişler. Öyle haksız bir davanın peşinde koşturulan bir adamın dilinin de temiz kalması mümkün değil.

Hangi birinden söz etmeli? O kadar çok konuşuyor, öyle mantıksız şeyler söylüyor ve bunları o kadar çok tekrarlıyor ki, sırf onun eğrilerini doğrultacak bir ekip gerekiyor.

Bunlardan biri üzerinde duracağım:

Kürsülerde boğazını yırtmakta Erdoğan ve Bahçeli ile yarışan sayın başbakanımız “Tek Adamlığın” ne kadar çok gerekli olduğunu anlatmak için bir süredir HDP ile siyaset diline giren “Eşbaşkanlığı” kötü bir örnek olarak verdi ve “HDP’nin kuyruğuna takılan” CHP’nin eşbaşkanlığa mı özendiğini sordu.

HAKKÂRİ’NİN EŞ BAŞKANI

Ben yalnız bir eşbaşkan tanıdım: 2014’te Hakkâri’ye yaptığım üç günlük bir gezide arkadaşımın uyarısı ile nezaketen belediyeyi ziyaret ettim.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             

Belediye’nin eşbaşkanlarından erkek olan yerinde yoktu. Kadın eşbaşkan Dilek

Hatiboğlu’nu odasında ziyaret ettim. Hoş peşten sonra neden böyle bir eşbaşkanlık uygulamasına gittiklerini sordum:

“Toplum erkek ve kadınlardan meydana geldiğine göre, yönetimde kadın bakış açısının da hesaba katılması gerekir” dedi. Şimdi herhalde belediye başkanlığı koltuğunda erkek bir kayyum oturuyordur, kendisi de cezaevinde olabilir!)

Kendi başlarına kalsa, hele Hakkâri gibi bir yerde bir kadının belediye başkanı olması hemen hemen imkânsız olduğuna göre bu, kadınlar için pozitif ayrımcılık anlamına gelen bir uygulamaydı ve çok da yerindeydi.

Neden diğer partilerimiz bunu düşünmemişti? Bunun nedeni, devletten ve dünyadan kendileri için bir statü isteyen Kürtlerin, daha radikal bir komumda bulunmalardır. Benzetmemin hoş görülmesini isterim ve öncelikle kendim için de söylerim: “Canı yanan eşek attan hızlı koşar” derler.

KADIN BAKIŞ AÇISI

On yıl önce öğretmen oğlumu ziyaret için Mardin’in Mazıdağı ilçesine gittim. On bin nüfusluk bu ilçede belediye başkanı 29 yaşında kadın bir Fransızca öğretmeniydi. Bir kahvede otururken çay içmekte olan emeklilere takıldım:

Siz nasıl oldu da bir kızı Belediye başkanı seçtiniz? Hangi dağda Kurt öldü?”

Birisi, ötekilerin de onayladığı şu yanıtı verdi?

“E… Efendi, biz de artık değişiyoruz…”

1919’da son Mebuslar Meclisi için seçim yapılırken kadınların oy kullanma hakkı yoktu. Fakat bu konu Türkiye’nin siyasi gündemine girmiş bulunuyordu. Vakit gazetesi, başta o zamanın aydın kadınları olmak üzere bu konuda çeşitli çevrelerin görüşünü sorup yayımlıyordu. Gazete muhabiri İstanbul Kız Öğretmen Okulunun son sınıf öğrencilerine de kadınların oy kullanmasını nasıl karşılayacaklarını sordu. Kızlardan bir kısmı henüz bu hakkın verilmesi konusunda çekingen davrandı. Bu hakkı savunan kızlardan ikisinin yanıtları şöyledir:

Cemile:

“Şimdiye kadar kadınlar ihmal edildi. Gasp edilmiş birçok hakları var. Hak istemeyene hak verilmiyor. Kırk yıl daha beklesek erkekler bize lazım olan kanunları çıkarmayacaklar.”

Müyesser:

“Kadınlar daha hassas ve düşüncelerinin tarzı erkeklerinkinden başka türlü. Bir meselenin iki tarzda ve iki bakış açısından düşünülmesi hiç şüphesiz daha iyi olur.” (Vakit, No. 717, 31 Teşrinievvel 1919)

Sanki 88 yıl sonra Hakkâri’de eş genel başkan olmuş. Başbakana da ders veriyor.

Başbakan, tek adamlığa itirazı, kuvvetler ayrılığı ve parlamenter sistem isteğinden kaynaklandığını bile bile bunu Cumhurbaşkanlığında eş başkanlık isteği olarak çarpıtıyor ama 88 yıl önce bir kız öğrencinin söylediği de haklılığını koruyor.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141