Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, "Birbirimizin hakkını hukukunu korumadan tartışıyoruz. Oysa hepimizin ortak ideali, hedefi olan evlatlarımızı en iyi şekilde yetiştirmek üzerine odaklanmamız gerekiyor" dedi.
Bakan Şahin, "İstanbul Sözleşmesi'nin 3. Yılında Kadın İnsan Haklarındaki Gelişmeler" konferansı için geldiği Wow Hotel İstanbul'da, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin öğrenci evleriyle ilgili tartışmayı hatırlatması üzerine Şahin, konuya, dün 2014 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda da değindiğini belirterek, şunları söyledi:
"Milliyetçi olsun, sosyal demokrat olsun, muhafazakar olsun, herkesin en kıymetli varlığı evlatları. Hepimizin göz bebeği evlatlarımızın en iyi şartlarda eğitim alması, güvenli şartlarda okumasının sağlanması her anne babanın da sorumluluğu aynı zamanda. Sosyal devlet olarak da Anayasa'ya baktığımız zaman, gençlerimizi, ailelerimizi korumak kollamak da anayasanın bize, devlete verdiği bir sorumluluk. Bütün bunların hepsini birbirine karıştırdığımızda bir kakafoni ortaya çıkıyor. Tartışma yaparken nasıl tartışacağımızı, sorunu nasıl çözeceğimizi çok iyi anlamamız gerekiyor. Ön yargılardan, kutuplaşmalardan uzak, hepimizin evlatlarını yarınlara nasıl şekilde hazırlayabiliriz diye bakmamız gerekiyor."
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu anlatan Şahin, "Yasaların getirdiği hak hukuku korumak durumundayız. Bu iktidar daha iki hafta önce, yaşam hakkına müdahaleyi suç sayan paketi, Meclis'e gönderdi. Türk Ceza Kanunu'nda yaşam hakkına müdahele varsa, 1 yıl ile 3 yıl ceza getirecek bir düzenleme yaptı. Dolayısıyla benim bir kadın, bir anne, bir insan olarak üzüntüm şudur; tartışırken birbirimizi çok hırpalıyoruz, çok yoruyoruz. Birbirimizin hakkını hukukunu korumadan tartışıyoruz. Oysa hepimizin ortak ideali, hedefi olan evlatlarımızı en iyi şekilde yetiştirmek üzerine odaklanmamız gerekiyor. Onları koruyarak yarınlara hazırlamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Bakan Şahin, hukuk devleti normlarında yasaların devlete verdiği görev ve sorumlulukların bulunduğunu bildirerek, "Bir şekilde de bu ülkenin insanlarının, partisi ideolojisi ne olursa olsun genetik kodlarından gelen değerleri var, kültürü var, kimliği var. Bunların hepsini birbirine karıştırdığımız zaman tartışmayı doğru yapamıyoruz ve birbirimizi yoruyoruz, üzüyoruz" diye konuştu.
Tartışmanın içinde olan herkesin sorunu iyi analiz etmesi gerektiğini vurgulayan Şahin, şöyle devam etti:
"Sayın Füle (Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi) buradaydı. Ülkede kız çocuklarının eğitilmesi konusunda Avrupa raporlarında da çok net şekilde yazıyor; üniversiteye giden kız öğrenci sayımız, on yıl önce yüzde 13'tü, bugün yüzde 33'e çıktı. Kızlarımız daha fazla okusun diye mücadele ediyoruz. Çok fazla üniversite açılması, öğrencilerin hayatına üniversitenin girmiş olması ciddi şekilde yurt ihtiyacını da beraberinde getirdi. Gençlik ve Spor Bakanlığı, bir yatırım bakanlığına dönüştü. Özel yurtlar ve kiralamalarla bu ihtiyacı gidermeye çalışıyor ama bir de bu ihtiyaçtan dolayı, özellikle büyük şehirlerde yurt gibi çalışan, yurt ama, yurt vasfı olmadığından dolayı denetim geçirmeyen sistemler var. Bütün partilerle beraber bunu nasıl çözebiliriz diye buna bakmamız gerekiyor. Aksi takdirde burada bir öğrenci evlerine müdahale, kadın erkeğin yaşamına müdahele gibi yaklaşırsak, bu kez yanlış yerden tartışmayı açmış oluruz. Sorunu çözmede bu anlayışın bize faydası yok. Kazananı yok. Sorunu iyi analiz etmemiz ve hep beraber sorunu nasıl çözeceğimiz bir anlayışı ortaya koymamız gerekiyor. Gençlerimizi üzmememiz, onların toplumun farklı fikirleriyle değişik bilgi kirliliğiyle kafasını karıştırmamamız gerekiyor. Bunun için devlete düşen ne, bireye düşen ne, topluma düşen ne? Hepimizin gücünü birleştirmemiz gerekiyor."
Bir gazetecinin "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, üç konuşmasında da valilere talimat vereceği yönünde ifadeleri var. Bu konuda parti içinde muhalefet edecek misiniz?" sorusuna Şahin, şu yanıtı verdi:
"Başbakanımız dün açıklama yaptı. '4.5 yıl belediye başkanlığı dönemimde, 11 yıllık iktidarımız döneminde hiç kimsenin yaşam alanına müdahele etmedik' dedi. Başbakanımızın koyduğu çok net bir şey var. Burada valilerimizle ilgili süreç, hukuk devletinde ne yapılması gerekiyorsa onun yasal hakkı hukuku üzerinden yapılabilir. Konuşmanın bir bölümü üzerinden, sağını solunu alarak topluma bu konuşmayı getirmenin bir anlamı yok. O yüzden basın mensuplarından bu konuda hassasiyet rica ediyorum. Sorun hepimizin, hep beraber çözeceğiz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.