Bir süreden beri Çanakkale’den Bodrum’a kadar uzanan kıyı kentlerimizin belediyeleri, yaz aylarında içinde kitap fuarlarının da bulunduğu çeşitli kültürel etkinlikler düzenlemeyi gelenek haline getirdiler. Böylece, hem buralara yığılmış yazlıkçıların kültürel ihtiyaçlarını karşılamış hem de sosyal demokrat belediyelerin propagandasını yapmış oluyorlar.
Bu yıl üçüncüsü yapılacak Edremit Kitap Günleri’nin haberini alınca telefonla, benim de Ayvalık’ta tatil yapmakta olduğumu hatırlatıp kitap stant alanında bir masanın da benim için ayrılmamı istedim. Zaten bu ihtimali gözeterek Ankara’dan bir bavul kitapla gelmiştim.
17-25 Ağustos günlerinde Edremit Zeytinli Altınkum sahilinde düzenlenen etkinliklerin ilk üç gününde bana bir masa ayrıldığı karşılığını aldım.
Ayvalık’ta bir ay yazladığım tatil köyü ile fuar alanı arasında 60-70 km. mesafe var. Özel arabamı Ankara’da bıraktığım için, fuara ulaşmak biraz zahmet istiyor. Önce minibüsle Ayvalık’a inmem, buradan Körfez minibüsleriyle Edremit’e yolculuk yapmam, daha sonra başka bir minibüsle Zeytinlik’e gitmem gerekiyor ki bu yolculuk iki-üç saat alıyor. Bunu göze alsam bile dönüş ayrı bir sorun çünkü gece saat 24.00’te biten etkinliklerden sonra toplu taşım araçlarıyla dönüş mümkün görünmüyor. Bu zorlukları, Ayvalık’tan etkinliğe gidecekleri bulup onlara takılmak veya dostlardan birini beni oraya götürüp getirmesi yolu ile aşabilirdim. Hem de bu üç sefer tekrarlanacaktı!
Geçen yıl gidiş dönüşlerde her iki yolu da kullanmıştım. Bu yıl da Ayvalık’ta tatilcilik yapan eski bir öğrencim Mehmet Doğan 17 Ağustos günü siteye gelerek beni aldı ve 50 dakikada fuar alanına yetiştirdi. Gece yarısına kadar da orada oyalanarak beni geri getirdi. Diğer iki gün için de “Allah kerim” diyordum.
Edremit Kitap Fuarı, TÜYAP’ın başta İstanbul ve İzmir olmak üzere bazı kentlerde yıllardır düzenlediği kitap fuarlarının bir minyatürü gibi. Bir futbol alanından daha küçük bir mekânın çevresine kurulmuş stantlar yayınevlerine ayrılmış, alanın orta yerine yazlık sinemalarda olduğu gibi bir sahne kurulmuş, sandalyeler dizilmişti. Amatör yerel yazarlar için de her biri beşer altışar küçük masanın yan yana konulduğu iki stant hazırlanmıştı. Fuar süresi boyunca burada toplam 15-20 yazar da tatmin edilmiş olacaktı.
Saat 18.00’de oraya ulaştığımda standa boş yer yoktu. Belediyenin bu işle ilgili görevlisini bularak kitaplarımızı nerede sergileyeceğimizi sordum. İki imzacının kitapları biraz geri çekilerek aralarında bana da yer ayrıldı ama her birinden ikişer üçer götürdüğüm 24 kitabım buraya sığmıyordu. Edremit’te masa kıtlığı olmalıydı! Hatırlattığımız halde bir masa daha getirilmedi. Masaların ön tarafında adlarımız da yazmıyordu. Bunu da hatırlattığımız halde “Şimdi gelecek” dendi ama gece boyunca gelmedi! Dahası yayınevlerinin stantları aydınlatılmış olduğu halde, biz “amatör”ler yarı karanlık altında oturuyorduk. Bir ziyaretçinin kitaplarımızın adını okuyabilmesi için başını iyice yaklaştırması gerekiyordu.
Masanın en ön sırasına ikinci baskılarını yapan Milli Mücadele’de Maarif Ordusu, 1921 Maarif Kongresi ile Kurtuluş Savaşı Kadınları, Kurtuluş Savaşı Gençliği, Kurtuluş Savaşı Öykülerini, arkalarına da yarısı görünebilecek biçimde diğer kitaplarımı dizdim. Oturup beklemeye başladım. Masanın önünden geçenler ya transit yolculuğu tercih ediyor, ya da şöyle göz ucuyla bir saniyeden daha az bakıp geçiyorlardı. Yayınevlerinin önünde kitapları karıştıranlar görünüyordu. Kendi masalarında da hemen hiçbir hareket görünmediği halde benim durumuma en çok acıyan soldaki komşum Arzu K. Ayçiçek ile sağdaki komşum Ömer Cahit Yıldız idiler. Ziyaretçilere kızıyorlar, benim kitaplarımı gösterip, “Bunları başka nerede bulabilirler?” diye söyleniyorlardı.
Bir ara Öner Yağcı ile Cemil Yavuz uğradı. Gazi Eğitim mezunu bir arkadaş da beni burada görmekten memnun olduğunu söyledi ama kitaplara bakmadı. Gene Gazi Eğitimde 1969’da dernek yönetim kurulunda birlikte çalıştığımız Bekir Yalçıntaş geldi. Ben yemek yemeye giderken benim yerime oturdu. Masada nasıl olsa kitapların fiyatını gösteren bir liste bulunuyordu. Para bozma sıkıntısı olmasın diye bir kutunun içinde bozuk parayı da hazır etmiştim. Alıcı olursa satış yapabilirdi.
Saatler geçti, bizim masada tık yok. Diğer bazı masalarda yazarların ya da onlara yardım için bulunan arkadaşların çabasıyla az çok hareket görünenler vardı.
Boş boş oturmak canımı sıkıyordu. Sol yanımda oturan Sivas Divriğili Arzu K. Ayçiçek’in Menekşeli Avlular şiir kitabını okumaya başladım. Sonuna yaklaştım, bitiremeden gecenin sonu geldi. Ona şiirleri hakkında görüşümü söyleme ihtiyacı duydum. “Kendi şiir dilinizi bulmuşsunuz. Bu şiirler acı bir felaketle karşılaşmış insanların sızlanmalarına benziyor” dedim. Bu, 12 Eylül’den beri karşılaştığımız toplumsal felaketlerdi.
Nihayet, bir “müşteri” kitaplara göz gezdirdi ve içlerinden 1921 Maarif Kongresi’ni seçti: “Ben sosyal bilgiler öğretmeniyim. Yayınlarınızın adları Kurtuluş Savaşının çeşitli yönlerini aydınlatması açısından isabetle seçilmiş” dedi. Kitabı imzalamamı da önermedi, muhtemelen benim kitabın yazarı olduğumu düşünmüyordu. Çünkü daha önce belirttiğim gibi masalarımıza bir isimlik getirmemekte diretmişlerdi.
Tek bir kitapla günü kapatacaktık ki, masayı toplarken geçen yıldan tanıştığımız İskender Yıldırım Şimşek geldi. “Sizi arıyordum” dedi. Buradan geçmiş ama yarı karanlıkta beni görememişti. “Standı topluyorum, kitap alacaksanız elinizi çabuk tutun” dedim. Kurtuluş Savaşı Kadınları bende yok, onu alayım” dedi ve aldı.
Stanttan ayrılırken Arzu Hanım 2013 Yunus Nadi Şiir Ödülü’ne değer görülen “Gözleri Yağmur Yurdum” adlı kitabını imzalayıp verdi. İbrahim Eroğlu da imzalayıp getirdiği Portekiz Dörtlükleri kitabını bıraktı. Ben de bu iki arkadaşa birer kitabımı imzalayıp verdim. Teşekkür babından da Bekir Yalçıntaş’a ve Mehmet Doğan’a birer Hayatı Hakikiye Hikâyeleri kitabımı imzaladım.
Programda iki gün daha katılma hakkım olduğu halde, bunlara gitmeme kararını verdim. Gece yarısından sonra Mehmet beni Bizim Köy Tatil Sitesine bırakarak Ayvalık’a devam etti.
Edremit kitap fuarında kendimi istiskale uğramış hissettim. Neden böyle bir sonucun ortaya çıktığını gelecek yazıda anlatacağım.