Muğla Gazeteciler Cemiyeti (MGC) 2016 yılı Medya Başarı Ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Törende, 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk açıklamalarını sosyal medya hesabı üzerinden canlı yayınlayan tek medya mensubu olan Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Temel Irmak, Yazı İşleri Müdürümüz Kurşat Keskin ve muhabirimiz Ender Türkkan' da ödülünü alan basın mensupları arasındaydı.
MGC 2016 yılı Medya Başarı Ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu. CNS Tesislerinde düzenlenen gecede Muğla valisi Amir Çiçek ve CNN TÜRK genel müdürü Erdoğan Aktaş’a MGC’nin onur ödülü takdim edildi. Gece öncesi düzenlenen “15 Temmuz Darbesi ve Medya” panelinde konuşan Erdoğan Aktaş, özgür basının önemine dikkat çekerek, o gece darbe girişiminin başarısız olmasında medyanın önemini vurguladı. Muğla Gazeteciler Cemiyeti 2016 Yılı Medya başarı ödüllerinin dağıtıldığı tören Muğla CNS tesislerinde gerçekleştirildi. 7 Ekim Cuma akşamı gerçekleştirilen geceye Muğla Valisi Amir Çiçek, Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir, Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı Yılmaz Karaca, İzmir Gazeteciler Başkanı Misket Dikmen, CNN TÜRK Genel Müdürü Erdoğan Aktaş, CNN TÜRK Haber Koordinatörü Ali Güven, Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, il protokolü, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, davetliler ve çok sayıda basın mensubu katıldı. Gecenin açılış konuşmasını yapan Muğla Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Süleyman Akbulut, 15 Temmuz ve Medya vurgusu yaparak şunları söyledi: “Ülkemizi derinden sarsan 15 Temmuz darbe girişimi gecesi özellikle haber kanallarımız milletin ve demokrasinin sesi olmuştur. Yani Türk Medyası darbenin karşısında ve demokrasinin yanında olmuştur. Bu anlamda yönetim kurulumuzca demokrasinin sesi olan meslektaşlarımızı ödüllendirmek istedik. Biz Muğla Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olarak o gece demokrasinin ve milletin sesi olan tüm haber kanallarımıza teşekkür ediyoruz. Ancak CNN TÜRK haber kanalını bu gece için ayrı tutmak istedik. Gerek CNN TÜRK Ankara temsilcisinin Cumhurbaşkanıyla FaceTime üzerinden yaptığı bağlantıyı ekranlara taşıyan ilk gazeteci olması ve bu bağlantının 15 Temmuz’un en önemli kırılma noktalarından biri olması, gerekse kanalın darbeci askerlerin fiili müdahalesine maruz kalmasına rağmen, son ana kadar ekranını karartmama konusunda verdiği mücadele ve habercilik adına göstermiş oldukları refleks, CNN TÜRK haber kanalını diğer kanallardan ayrı tutmamızın en önemli nedenlerinden oldu. Bu anlamda biz de Muğla Gazeteciler Cemiyeti olarak 2016 yılı ‘Medya Onur Ödülü’nü CNN TÜRK kanalına vermeyi uygun gördük. Özgür basının önemini 15 Temmuz gece bir kez daha anlamış olduk. Basın özgürlüğü bir toplumun olmazsa olmazları arasındadır. Demokratik rejimlerde bugün artık basın özgürlüğü tartışılmazken bizim hala basın özgürlüğünü tartışıyor olmamız, büyük bir talihsizlik. Bağımsız, bağlantısız ve özgür bir basın dileğiyle.”
Vali Amir Çiçek, böylesine anlamlı bir ödüle layık görüldüğü için MGC’ye teşekkür ederek, “bu bizim için bir derstir. Bundan sonra kendi çocuklarımızı evlatlarımızı bunların ellerine kesinlikle teslim etmeyeceğiz. Devletimizin temeline dinamit attırmayacağız" dedi.
Ve onu ödülünü TGF Genel Başkanı yılmaz karacanın elinden aldı. MGC’nin bir diğer onur ödülüne layık görülen CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş da ödülünü Muğla Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Süleyman Akbulut’un elinden aldı. Ataş yaptığı konuşmada MGC’ye kendisini bu anlamlı ödüle layık gördüğü için teşekkür ederek, “Burada bulunmaktan, bu ödülü almaktan ve siz meslektaşlarımla birlikte olmaktan gururluyum, onurluyum dedi.
Gecede konuşan Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca ise, OHAL kapsamında Basın İlan Uygulamalarını eleştirerek, özellikle basın sektöründe yaşanan gelişmelere değindi.
Karaca, Basın İlan Kurumu'nda ömür boyu sürebilecek olağan üstü bir hal ilan edildiğini savunurken, konulan bir maddede, “Devlet, hükümet için, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü engelleyen her gazetenin ekmeğini ömür boyu keserim" denildiğini, devlete karşı hiçbir olumsuzluğu olmayan televizyon, gazete ve radyoların kapatıldığını 250 kadar gazetecinin basın kartları iptal edildiğini söyledi. Konuşmaların ardından, Muğla Gazeteciler Cemiyetinin 2016 yılı meslek ödülleri ve yönetim kurulu özel ödüllerinin dağıtım törenine geçildi. Tören sonunda geceye katılanlar ve ödül alanlar toplu olarak hatıra fotoğrafı çekildi. Muğla Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası ve yöresel halk oyunları gösterileri geceye renk kattı. AKTAŞ, “15 TEMMUZ DARBESİ VE MEDYA” PANELİNDE KONUŞTU Tören öncesinde MGC tarafından '15 Temmuz Darbesi ve Medya' konulu panel de düzenlendi. Panele, CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca, CNN TÜRK Haber Müdürü Ali Güven, daire müdürleri, sivil toplum örgütleri ile siyasi partilerin temsilcilerinin katıldığı panele öğrenciler de büyük ilgi gösterdi. Panelin açılış konuşmasını yapan Muğla Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Süleyman Akbulut, “15 Temmuz hem demokrasimizin hem de medyamızın uçurumun kenarından döndüğü bir gün olmuştur. O gece yaşanan sürecin “darbe” değil de “darbe girişimi” olarak kalmasında en büyük etkenlerden birisi medyamızın dik duruşu ve demokrasinin yanında aldığı tavırdır. Devlet televizyonunun ele geçirilip darbe bildirisinin okutulduğu anlarda özel kanallarımızın demokrasinin sesi olmaya devam etmeleri, hatta darbecilerin fiziki müdahalelerine maruz kalmalarına karşın yayınlarını bir namus bilip ekranlarına karartmama noktasında verdikleri mücadele, Televizyon ve yayıncılık tarihine kalın harflerle yazılması gereken bir durumdur” diye konuştu. “15 Temmuz Darbesi ve Medya” konulu panele konuşmacı olarak katılan CNN TÜRK Genel Müdürü Erdoğan Aktaş, medyanın önemine dikkat çekti. Muğla Gazeteciler Cemiyeti ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Meslek Yüksek Okulu Radyo TV Teknolojisi Medya ve İletişim Topluluğu paydaşlığında MSKÜ Atatürk Kültür Merkezi (AKM) B Salonu'nda gerçekleştirilen panelde konuşan Aktaş, tarihi ve bir o kadar da heyecan verici bir gün yaşadıklarını söyledi. Erdoğan Aktaş şöyle devam etti: “Olayın kendisi, buna tanıklık etmek ve bununla ilgili yayınları sürdürmek bir gazeteci açısından asla unutulmaz. Hande (Fırat), Cumhurbaşkanı'na bağlanıyor, sonra bütün kabine bağlanmak istiyor. Bir yandan olaylar sürüyor, canlı görüntüler akıyor. Bunun editörlüğünü yapmak, darbeye karşı durmak ve o süreci yönetmek çok heyecanlıydı. Ekip arkadaşlarıma, abartıyor olabilirim, yanlış olabilir, herkes yanına yedek kıyafetlerini alarak haber merkezine koşsun. Darbe oluyor galiba yazarak e-posta gönderdim. Bir yandan Ankara'da Hande'yle konuşuyordum. Bir yandan da inşallah yanılıyorum diyordum. Karşıya geçmek problem. Eşime dedim ki ben gidiyorum, ne olduğunu bilmiyorum. Bu bir darbe. Ama ben bu darbeye kişisel ve editoryal olarak karşıyım. Bu duygumu her aşamasında yayında da söylerim. Ne olacağı bilinmez, neticede ülkede darbe girişimi var. Çocukları ona emanet ettim. Yollar kapalı. Kandilli'ye indim. Deniz yoluyla Ataköy'e geçtim. Kimse almıyor arabasına. Sonunda bir taksi buldum. Yayın devam ediyordu. Gelirken kafamda her ihtimale karşı B planım hazırdı. Yayın gidebilir, burası basılabilir, ne yapmalıyız? İki arkadaşımla toplantıdaydık. Helikopter sesi duyduk. Ateş ederler mi diye de korktuk. Helikopter indi, askerleri gördüm ve eşimi aradım: Sakin ol, sakın panik yapma. Binaya askerler giriyor, çocukları televizyon karşısından çek dedim. Tabii ki çekilmemişler. Yayını başka bir noktadan sürdürebilirdik. Ankara'ya devredebilirdik. Ya da sosyal medyadan. Bilgisayarları, telefon şarjlarını hazır ettik. Gerekirse sadece sosyal medya üzerinden yayın yapacağımız yerler bulacaktık, arkadaşları görevlendirdik. Sonra rejiye geldim. Buradaki arkadaşlarla konuştum. Biz bu yayını teslim etmeyeceğiz, bana bırakın" dedim. Hepimizin mottosu aynı; yayın namustur." Aktaş, gelen askerlere "Askerlere durun! benim sizin yaşınızda oğlum var, gelin vazgeçin bundan" dediğini, kendisine "Emir aldık, emir demiri keser" yanıtı verildiğini ifade ederken şöyle devam etti: "Ben de, 'Kanunsuz bir emri uygulamama hakkınız var. Gelin bu işten vazgeçin' dedim. Bizim kata bir de yüzbaşı geldi. O da sert ifadelerle tehdide devam etti. Bu sırada gerekli hazırlıklar yapılıyor. Başak Şengül de yayındaydı. Başak'a; 'Askerler geldi, yayın gidebilir' dedim O sırada rejideki arkadaşlar rejiyi kilitledi. O sırada cebime telsiz yaka mikrofonunu koymuştum. Bir yandan anlatıyor tarihe not düşüyorum. Bina müdürü aradı, 'Özel Harekat polisleri aşağıda, elektriği kesmemizi istiyorlar, operasyon yapacaklar' dedi. Yüreğim ağzıma geldi. 'Buna asla izin vermem, sen de izin verme' dedim. Arkadaşlarımın hepsi benim sorumluluğumda, böyle bir şey olamaz. Bu sırada bir yandan yayın gidiyor, en azından ses gidiyor. Sonra herkesi tahliye etmeye başladık. En son ben çıkacaktım. Doğrusunu isterseniz, biraz da kimse heyecandan bir şey yapmasın diye kontrol altında da tutuyorum. Yavaş yavaş çıkıyordu arkadaşlarımız, o sırada bir silah patladı. Ardından kalabalık geldi. Darbeye karşı olduğunu, bizi korumak istediklerini söyleyen bir kalabalık. Ben binanın bir köşesinden cebime koyduğum mikrofonla olayları anlatmaya, yayını yapmaya devam ettim. Sonra askerler etkisiz hale getirildi, kalabalık dağıldı. Ben de stüdyoya geçip yayını devraldım." Konuşmaların ardından MGC Başkanı Süleyman Akbulut, Aktaş'a çiçek takdim etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.