İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sorunlarından biri, birlikte uyum içinde çalışabileceği kadroları oluşturmak. Biraz ağırdan almakla birlikte Belediye şirketlerinin müdürleri istifa etti. Daire başkanlarından biri geçmişteki paylaşımlarından ötürü, istifa etmek zorunda kaldı. İmamoğlu, İETT Genel Müdürü ile çalışabileceğini beyan etti ve Belediye’de geçmiş hükümetlerin yaptığının aksine kadrolaşmaya gitmeyeceğini bir kez daha ilan etti. Onun bu uzlaşıcı tutumu partisi içinde itirazlara neden oluyor.
Doğru davranış hangisidir? İmamoğlu, geçmiş dönemlerde siyasi tercihleri veya kayırma sonucunda yöneticilik görevlerine getirilmiş olanların işlerine son verip kendi kadrolarlını mı oluşturmalı, yoksa yeni dönemde kendisiyle birlikte çalışmayı kabul edenleri görevinde bırakmalı mı?
Bu konuda tek bir formül yoktur. Verilecek kararlarda ihtiyaçlar, çaresizlikler, siyasi dengeler rol oynar. Adam kazanma politikası da devreye girer.
FEVZİ ÇAKMAK ÖRNEĞİ
Kurtuluş Savaşı yıllarında Fevzi Çakmak’ın Ankara Hükümeti tarafından kabul edilip Milli Müdafaa Vekili yapılması, adam kazanma politikasının en anlamlı örneklerinden biridir.
Feyzi Paşa, İstanbul Hükümetinin Harbiye Nazırı iken, 16 Mart 1920’de İstanbul işgal edilmiştir. Heyeti Temsiliye Reisi Mutafa Kemal Paşa derhal, Anadolu’nun İstanbul’la bağlantısının kesilmesini emretmiş, Bu büyük kriz anında başvurulacak tek merciinin Heyeti Temsiliye olduğunu ilan etmiştir. Aynı gün (17 Mart) Harbiye Nazırı Feyzi Paşa da orduya yaptığı genelgede İstanbul’un işgal edildiğini bildirerek askeri birliklerden nezaretle yapılacak haberleşmenin açık telgrafla yapılmasını emretmiştir. Çünkü Nezaret İngilizlerin kontrolüne girmiştir.
İngilizler Meclisi Mebusanı basıp millici mebusları tutuklamış, Malta’ya sevk etmektedirler. Yurtsever önderlerin birçoğu gizli yollarla Ankara yolunu tutmuşlardır. Bu koşullarda Fevzi Paşa, 19 Mart günü yeni bir emir yayımlayarak İstanbul’un işgalinin Mondros Mütarekesi hükümlerine aykırı olmadığını ileri sürmüş, Kuvayı Milliyeyi “sergerdeler” olarak suçlamıştır. Bununla da kalmayarak Padişah’ın Anadolu’da en yüksek komutanının Bandırma’daki 14. Kolordu Kumandanı Yusuf İzzet Paşa olduğunu, diğer kolordu kumandanlarının emri ondan alacaklarını bildirmiştir. Bu emri Bandırma’ya bir İngiliz torpidosu getirmiş, emir Yusuf İzzet Paşa tarafından da kolordulara bildirilmiştir.
Kriz büyümektedir. Nitekim Konya’da 12. Kolordu Kumandanı Fahrettin Paşa (Altay), Yusuf İzzet Paşa’nın emrine girmiştir. (Bu iki komutan zorla Ankara’ya getirtilerek ikna edilecektir.)
Fevzi Paşa, orduya “sükûnetinizi muhafaza ediniz” bildirisi yayımlamaya devam etmektedir. Hatta 12 ve 20. Kolordulara İtilaf Devletleri mensuplarına gayet nazik ve konukseverce davranılmasını emretmiştir. İngilizlerin Harbiye Nezaretini denetleyen generalin, “Savaş durumu yaratılması, Türkiye için ağır sonuçlar doğurur” ihtarını eklemeyi ihmal etmemiştir.
2 Nisan’da Salih Paşa Hükümeti, İngilizlerin baskılarına daha fazla dayanamayarak istifa etmiş, üç gün sonra da Damat Ferit Paşa dördüncü defa veziriazam koltuğuna oturtulmuştur. Yeni hükümette Harbiye Nazırı artık Fevzi Paşa değildir.
ANKARA YOLUNDA
Anadolu’ya geçmekten başka çare bulamayan Fevzi Paşa, 25 Nisan 1920 günü Lefke’de Ali Fuat Paşa’nın karargâhına ulaşmayı başarmıştır. Milli Mücadele Hatıraları kitabında anlattığına göre Ali Fuat Paşa, beklemediği bu ziyaret karşısında yerinden sevinçle fırlamıştır. Fevzi Paşa, “Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur derler, kavuştuk amma biraz geç oldu” demiştir.
Ali Fuat Paşa, Feyzi Paşa’nın geldiğini ve Ankara’ya gitmek istediğini Mustafa Kemal Paşa’ya bildirir. Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa’nın geri gönderilmesini ister. Fakat onun bu dar zamanda Kuvayı Milliye Hükümeti için yapacağı hizmetlerin önemli olduğunu anlatan Ali Fuat Paşa’nın ısrarı ile Ankara’ya gönderilmesine izin verir.
İki gün sonra (27 Nisan) Fevzi Paşa Ankara’dadır. İstasyonda törenle karşılanır ve doğru Meclis’e götürülerek kürsüye çıkarılır. Fevzi Paşa, “İstanbul’un esaret çevresinden kurtularak Ankara’nın hür havasına girdiğim için hamt ederim. İngilizler bizi birbirimize düşürerek kırdırmak istiyorlar” diye konuşur.
Onun gelişi telgrafla bütün yurda duyurulur. Kozan’dan milletvekili yapılır ve 3 Mayıs’ta kurulan ilk Ankara Hükümetinde de Millî Müdafaa Vekili seçilir. Vekiller içinde 118 oyla en yüksek oyu alan dördüncü kişidir.
Feyzi Paşa böyle kazanılmıştır. Onun Harbiye Nazırı iken Kuvayı Milliye aleyhindeki tutumu hiçbir zaman yüzüne vurulmamıştır. Nutuk’ta da es geçilmiştir.
Herkesin bir kazanılma hikâyesi vardır. İstanbul Belediyesindeki müdürlerin içinde kazanılabilecek olanların bulunması da doğaldır. Bunun yöntemlerinden biri, kendileriyle çalışmaya devam edip uzmanlık ve deneyimlerinden yararlanmak olabilir mi, kim bilir?