• BIST 9884.07
  • Altın 2954.659
  • Dolar 34.7445
  • Euro 36.5021
  • Muğla 8 °C
  • İzmir 10 °C
  • Aydın 11 °C
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 4 °C

KADINLARIMIZ

Turgut Emrah ARDIÇOĞLU

8 Mart 1857’de daha iyi çalışma koşulları için başlattıkları grev sonrasında meydana gelen olaylar yüzünden 129 kadın işçi Amerika’daki bir tekstil fabrikasında can verdi. 1910’da Danimarka Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasına karar verildi.

Türkiye 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü ilk kez 1921 yılında ‘Emekçi Kadınlar Günü’ olarak kutladı. Uygulamaya giren pek çok sosyal politikaya rağmen, Türkiye’de yaşayan kadınların hala sosyal yaşam içinde karşı karşıya kaldıkları çok ciddi sorunlar söz konusu. Özellikle çalışan kadınların yaşadığı problemlerin, iş ve özel yaşam arasındaki dengenin kurulmasının zorluğundan işyerinde maruz kalınan ayrımcılığa kadar uzanan çeşitli alanlarda ortaya çıktığı görülüyor. Nazım Hikmet'in kadınlarımıza karşı tavrımızı, yaklaşımımızı çelişkileriyle dile getiren şiirini çoğunuz biliyorsunuz. Okurken belki de, bu mısraları ben de yaşadım, diye kendi kendinize itiraf ediyorsunuz.

Gerçekten de, kadınların uğruna hapis yatarız ama soframızdaki yerini saygın bir hiyerarşi içinde düşünmeyebiliriz. Annemiz, eşimiz, kızımız, arkadaşımız, sevgilimiz, ast üst ilişkisini yaşadığımız bütün kadınlar...

Onlara ahlak açısından bakışımız, kadın konusunda bizim parçalı bohça yorumlarımızın, etik ilkelerimizin dağınıklığını, tutarsızlığını özellikle ikiyüzlülüğünü gösterir. Başkasının kız kardeşine yan gözle bakarız ama başkaları bizimkine bakamaz. Tabular başkaları için geçerlidir bizim için asla. Belli bir dünya görüşü, davranış biçimi içine oturtamadığımız kadın kavramı konusundaki farklı standartlar dosyası kabarıktır. Gerçeği ifade eden kötü bir alışkanlığımızdır. Aldı, kazandı sözünden çok, verdik sözünü kullanırız. Ne demektir bilir misiniz? Kafamı kızdırma verdiğim gibi alırım da... Osmanlı'dan gelen despotik bir tutumla, insanların alma hakkını tanımadığımızdan, 'verilmez alınır' sözü bizim lügatimizde yoktur. Onun içindir ki kadınlar haklarını almamıştır, biz vermişizdir. Zaten alma eylemine giriştiklerinde, onlara erkekliğimizi hatırlatırız. Balolarda batılı, evimizde hala Osmanlıyız. Simone de Beuavoir, 'İkinci Seks' kitabında kadınlara ikincil durumun reva görüldüğünden yakınıyordu. B

en, böylesine abartılara da karşıyım, feminizmin haşinliğiyle erkek maçoluğunu aynı terazinin iki kefesinde tutuyorum. Hiç kuşkusuz kadın kavramı anayla birleştikçe, benim için kutsal bir anlam taşıyor. Akdeniz'e özgü anaya bağımlılık beni kadınların incitilmesinden daima uzaklaştırmıştır. Üstelik gerçekten de Cumhuriyet kadınları; bir ülkenin tarihinin ve talihinin değişmesinde olağanüstü fedakârlıklar göstermişlerdir. Ben, Türk edebiyatının önemli kadın kahramanlarını unutamıyorum. Onları yaratan yazarların saygı tapınağımda değişmez yerleri var. Türkiye'de devrimin, darbelerin, değişimin güzel, acılı, çirkin yüzünü onlar çizdiler.

BUGÜN haklarla, kadın adaylarla uğraşmayın. Güncelin arabasına bu kadar sık binmeyin. Gidin kitapçıya, bir kadın yazarımızın, şairimizin kitabını alın ve okuyun. Günü böyle kutlayın. Onları tanıyarak severek. Mozart'ın hoppa kadınıyla birlikte dem sürün, Puccini'nin aldatılmış kahramanı için de gözyaşı dökün. Sağlıklı kalın huzurlu kalın hoş cakalın….

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141