Boşuna “Kavanoz Dipli Dünya” dememişler. Ne yapacağı, ne şekle gireceği hiç belli değil.
Daha şunun şurasında 5.5 milyar yıl önce, Güneş’ten kopmuş kızgın bir gaz topu iken, göz açıp kapayıncaya kadar soğuyup kabuk bağlayacağını, yüzeyinin üçte ikisinin su ile kaplanacağını ve üzerinde türlü çeşitli canlıların oluşacağını kim düşünebilirdi?
Bundan 65 milyon yıl önce düşen büyük bir göktaşı nedeniyle bütün gökyüzünün tozla kaplanması sonucu pek çok canlı türüyle birlikte bütün canlıların efendisi dinozorların yok olup gideceğini kime söyleseniz inanmazdı.
Afrika ormanları yok olunca savanlarda av peşinde koşmak zorunda kalan atalarımızın iki ayak üzerine kalkacağını birisi söylese alaya alırlardı.
Romalıların zulmüne karşı Nasıra’da pasif direnişe geçen, halkı kışkırttığı için çarmıha gerilen İsa’nın öğretilerinin üç yüz yıl sonra aynı Roma devleti tarafından resmi din ilan edileceğini kim bilebilirdi? Ama dünya gerçekten kavanoz dipliydi ve bir zamanı diğerine uymuyordu…
Osmanlılar bir zamanlar Viyana önlerine kadar giderek Avrupa’ya korku salıyordu. İstanbul 1918’de Avrupalı devletlerin askerleri tarafından denetim altına alınıp, 1920’de de resmen işgal edilince Türkler, bu dünyanın gerçekten kavanoz dipli olduğunu bir kez daha anlamış olmalılar.
Alman ırkının yüceliği ve bütün dünyanın Almanlara köle olması gerektiğini savunan, Avrupa’yı ateşe salan, milyonlarca Alman’ı peşinde sürükleyen Hitler’in bir sığınakta intihar edeceği kimin aklına gelirdi?
Anadolu’da düzenli ordu kurulmadan önce beş bin kişiye ulaşan çeteleriyle isyancıları bastırıp Ankara hükümetine nefes aldıran, Yunan kuvvetleriyle sert savaşlara girişen Kuvayı Seyyare Komutanı Ethem Bey’in en sonunda Yunanlılara sığınması kavanoz dipliliğin bir kanıtı değil mi?
Nasıl da her şey oynak bir zemin üzerinde gidiyor? Arkadaşlıklar düşmanlığa dönüşüyor! İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif’in Türkiye’yi terk etmek zorunda kalması ve uzun bir vatan özleminden sonra İstanbul’a gelip öldüğü zaman cenazesine hükümetin sahip çıkmaması, bir başsağlığı mesajı bile yayımlanmaması nasıl bir şeydir? Mütarekede miting alanlarında kalabalıkları coşturan, İstanbul’un işgaliyle eşi Doktor Adnan Bey’le birlikte Ankara’ya geçip önemli roller alan Halide Edip ve Dr. Adnan’ın da Cumhuriyet’ten sonra Türkiye’yi terk etmeleri de dünyanın kavanoz dipli olduğunu gösteriyor.
Yirmi sekiz yıla hüküm giyen ve vatan haini ilan edilen bir Türk şairinin bütün dünya tarafından en büyük Türk şairi sayılacağını, şiirlerinin meydanlarda okunup milyonlarca insana ilham kaynağı olabileceğini akıl edenler var mıydı?
Türkiye’yi on yıl yöneten, iktidardan hiç gitmeyeceklermiş gibi görünen Celal Bayar’la Adnan Menderes’in hayatlarının darağacında sona ereceğini kimse tahmin bile edemez, kavanozun dibinin bu kadar yuvarlak olduğunu düşünemezdi.
Felek kimlere oyun oynamayacaktı ki: Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlardan “İkinci Adam”, uzun yıllar başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yapmış İsmet İnönü, gün gelecek nerdeyse değişmez başkanı olduğu partiyi Ecevit ekibine kaptıracak, sonunda bu partinin üyeliğinden bile istifa edecekti!
Ya bu kavanoz dipli dünyanın Kenan Evren’e oynadığı oyuna ne demeli? 12 Eylül darbesinden sonra az mı esip gürledi. Herkese korku saldı. Kaç bin insana işkence yaptırdı. Sonunda yapayalnız ve rezillik içinde öldü.
Orduya ve ABD’ye güvence vererek Erbakan’ı terk edip yeni bir parti kuran Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk seçimde iktidara geldi. Anayasa mahkemesi partinin gericilik odaüı haline geldiğine karar verdi. Buna karşılık peş peşe bütün seçimleri kazanarak 18 yıldır kesintisiz başta kalıyor. Onun anayasayı değiştirerek tek adam rejine geçeceği, bunca demokrasi mücadelesi vermiş Türkiye’nin buna rıza göstereceği hiç akla gelir miydi?
“Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini ortaya atan bir ülkeden, “Cuma namazını Şam’da kılacağız” diyenlerin başta olduğu bir Türkiye’ye dönüşmek, dünyanın kavanoz dipli oluşundan.
Ya yıllarca Marksizm-Lenizim-Mao Ze Dung düşüncesi için mücadele etmiş, bunun için yıllarca hapiste yatmış, bir siyasetçinin en hararetli Erdoğan taraftarı kesilmesine ne demeli? Kimilerinin dönüş hızına, 365 günde Güneşin çevresinde bir tur atan kavanoz dipli dünya bile yetişemiyor!
Bir zamanların kudretli savcısı Zekeriya Öz’ün şimdi suratını gizleyerek başka ülkelerde gizlenmesi de ibret alınacak bir durum.
Kavanoz dipli dünyanın yarın kimler için nasıl bir son hazırlayacağı meraka değer. Dünya kavanozun dibi gibi yuvarlak ve sürekli dönüyor. Nereye evrileceği, ne yapacağı, kimin için nasıl bir son hazırlayacağı hiç de belli olmuyor!
Ne demişler: Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli… (30 Haziran 2020)
zekisarihan.com