Şenal, uzunca bir süredir ağrılarından muzdaripti. Fizik tedavi, ilaçlar fayda etmedi. Ameliyatı da riskli gördüğünden bu kez son başvurduğu doktor Kızılcahamam’da Başkent Üniversitesine bağlı Patalya Otel’de on gün fizik ve kaplıca tedavisi almasını önerdi. Birkaç yıldır şehirlerarası yolda araba kullanmadığım halde “Şunun Şurası Kızılcahamam, Ankara’dan bir saat” deyip onu götürdüm ve ben de bu vesile ile dört gün refakatçı sıfatıyla Patalya’da kaldım. Nöbeti büyük oğlum Emre’ye devrederek Ankara’ya döndüm.
Kızılcahamam’ın içinden geçip Soğuksu Millî Parkı’na doğru yükseldiğinizde son derece engebeli, sık ve iri çam ağaçlarının göklere yükseldiği bir yerde 1997’de kurulmuş bu beş yıldızlı otelde, siyasi partilerin kamp yaptıklarını duyardık. “Patalya” bir çeşit kayık demekmiş, bu ad ne münasebetle bir otele verilmiş bilmiyorum ama yabancı adların çağrıştırdığı bir lüks ve ihtişam da inkâr edilemez.
150 odada 300 yatak varmış. İki kişilik oda, hafta içi 2.500, hafta sonu ise 3.000 lira imiş. Kişi başı hafta içi 1.750, hafta sonu 2.000 lira imiş. Tabii, gruplara indirim yapılıyormuş. Grupların da biri gidiyor, biri geliyor. En son Belediye’nin misafiri, olarak Denizli’de kaldığım otelin gecelik fiyatının 400 lira olduğunu öğrenmiştim de bu tip otellere verilen paralara bir kez daha acımıştım. Depremzedeler gibi araba içinde gecelerim de bu parayı otele vermem.
Patalya, otelin Meclis’le yaptığı anlaşmaya göre eski ve yeni Meclis üyelerinin sağlık konaklamaları için parasız. Bu “fiyat”a üç öğün yemek, sınırsız, çay, kahve, havuz her şey dahil. Yemek deyince, kuşsütünün eksik olduğunu söylemeliyim. Milletvekili seçimleri yaklaşıyor. Burjuva partilerinden bu kadar çok adayın sıraya girmesinde bu gibi imkânların çekiciliğini de inkâr etmemek gerekir.
Bazı siyasi karşıtlarımın ara sıra laf sokuşturmalarını aksine benim gibi mısır ekmeği ve karalahana ile büyümüş olanların içlerine sindiremeyecekleri bir ayrıcalık… Macaristan’dan telefon eden küçük oğlum, duygularımı bildiği için “Oh oh! Devlet parasıyla yiyip içip” deyince “Ne devlet parası oğlum, millet parası, millet parası!” diye itiraz ettim.
Patalya da diğer oteller gibi yataklarının üçte birini depremzedelere ayırmış. 40 kişi gelmiş, sayıları 20’ye inmiş. Giriş kapısının dışında sigara saran bir kadını görünce “Güneydoğu’dan mı geldiniz?” diye sordum. Adıyaman’dan geldiğini söyledi. Depreme nasıl yakalandıklarını anlattı. Ağabeyinin ailesiyle buraya getirilmiş. Aileler, iki kişilik odaları fazladan yataklar koydurarak dört, beş yataklı odaya dönüştürmüşler.
“Menzil, depremzede çocukları kapmış!” dedim. “Benim iki oğlum var, hiçbirini Menzil’e kaptırmadım” dedi.
CHP İLÇE ÖRGÜTÜNDE
1965’te Sivas Temeltepe ve Kabakyazı’da askerlik eğitimini birlikte aldığımız bir arkadaşın Kızılcahamam’a yerleşmiş olduğunu biliyordum. Onu bulmak iyi olurdu. CHP’lilerden tanıyan vardır diyerek İlçe örgütüne indik. Kızılcahamam hakkında bazı bilgileri aldıktan sonra Ömer’i tanıyanların olup olmadığını sordum. Partideki yöneticilerden biri Ömer’in kaldığı site yöneticisinden onun telefonunu öğrendi. Ömer’e bulunduğum yeri söyledim. Hemen kalkıp geleceğini söyledi. O gelinceye kadar Kızılcahamam hakkında verilen bilgileri not ettim.
Kızılcahamam’ın köyleriyle birlikte nüfusu 27.000 imiş! İlçe merkezinde 4, ilçeye bağlı, eskiden köy dediğimiz 104 mahallesi varmış! Bu, köylerin hemen hemen boş olduğunu gösteriyor. Tek bir fabrikanın olmadığı kentte halkın önemli bir kısmı sağlık turizminden geçiniyormuş. Birçok termal otelin çalışanları Kızılcahamamlı. Esnaf bu otellere mal satıyor. Kerestecilik, besicilik, köylerde az miktarda sebze-meyve yetiştiriciliği, maden suyu, diğer geçim kaynaklarından.
Kızılcahamam’da siyasi hayata gelince: 2018 seçimlerinde seçmenlerin (küsurları yuvarlayarak yazıyorum), yüzde 57’si AKP’ye, yüzde 19’u MHP’ye, 12’si İYİ Partiye oy vermiş. CHP sıralamada 4’ü-ncü, aldığı oy da yüzde 9. Saadet’inde yüzde 2 oyu var. Kızılcahamam’da CHP’li olmanın zor olduğu anlaşılıyor. Sosyalist solun ise esamisi okunmuyor! Etnik ve dinsel aidiyet olarak halkın tamamı Türk, Sünni ve Hanefi mezhebinden. Tarikatalar için verimli bir fidelik. Nitekim Süleymancıların yeri de varmış. Bundan önce CHP’liler köylere seçim çalışmasına gittiklerinde kapısı çalınan köylüler, arabada CHP amblemini görünce kapıyı kapatıp içeri çekiliyorlarmış. “Bu sefer durum değişti. Partinin oyları artacak” diyor İlçe Sekreteri. Yüzü gülüyor.
Öteki partiler, ana caddeye bayraklarını asmışlar. Başkanı otel sahibi olan CHP henüz çalışmaya başlamamış. İlçe Sekreteri işçi emeklisi Erdoğan Karaer’e kaç üyeleri olduğunu soruyorum. 483 rakamını veriyor. Ancak tek bir kişiden ödenti alamıyorlarmış! Ödenti istenirse “Beni sil, beni sil” sesleriyle karşılaşıyorlarmış! “Siz gene iyisiniz, dedim. Doğu ve Güneydoğu’da kimse partisine ödenti vermediği gibi, herkes Ankara’dan gelecek yardımları bekliyor.”
ÖMER SULUKAN
Derken Ömer elinde çay ve şeker paketiyle geldi. Sıkı bir kucaklaşma oldu. Çoktandır görüşmediğimizi anlatmak için “Ben Zeki’yi geçen yüzyıldan tanırım” dedi. CHP’nin kahvelerini içtik. Onların isteğiyle Altı Ok’un önünde fotoğraf çektirdik. Yıllarca yakın bölgelerde öğretmenlik, okul müdürlüğü yapmış, sonunda girdiği bir konut kooperatifi nedeniyle buraya yerleşmek zorunda kalmış. CHP’nin bu yeni yerine ilk kez geliyormuş. Ömer, devrimci düşüncelerle ve çevrelerle bağını koparmamış, Herhalde sosyal medy6ada okuduğu bir önceki yazımı beğendiğini söyledi. Kitaplar getirtip okuyormuş. Haftada bir gün de Cumhuriyet gazetesi aldığını söyledi. Bizi evine davet etti, eşini de çağırıp bir lokantada birlikte yemek yememizi istediyse de lokantaların artık çok pahalı olduğunu, Patalya’da yemeğimizin hazır olduğunu söyleyerek yalnız çay ikramını kabul edip ayrıldık. (Ankara, 17 Mart 2023)
Kızılcahamam
Kızılcahamam CHP’de, sağda Ömer Sulukan, yanında ilçe sekreteri Erdoğan Karaer.