• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • Muğla 16 °C
  • İzmir 19 °C
  • Aydın 19 °C
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 10 °C

KOPYA CİNAYETİ

Zeki SARIHAN
Bir üniversitemizin hukuk fakültesinde son sınıf öğrencileri yazılı sınavdalar. Öğrencilerden biri kopya çekiyor ve ayırtman akademisyen bunu saptayarak tutanak tutuyor. Öğrenci evden babasının beylik silahını ve bir bıçak alarak okula geliyor. 27 yaşındaki kadın öğretmeni hem bıçaklıyor, hem kurşunluyor!
Bu olay, eğitim sistemimizin yaşadığı facialardan biri ve en korkuncudur. Sistem aslında facialarla doludur. Bunların başında eğitim sisteminin ezberci olması, bunun da kopyayı teşvik etmesidir. Öğrenciler ister soruları bilerek, ister kopya çekerek sınıf geçsinler bu facianın kurbanlarıdır. Ayırtman olarak onların başına verilen öğretmenler de, bu sistemden ister hoşnut olsunlar, isterlerse onu değiştirmek gerektiğini düşünsünler bunu tek başlarına yapmaya güçleri yetmediği için kurbandırlar. 
Bizim eğitim sistemimiz özgün ve özgür düşünceli, yaratıcı insanlar yetiştirmekten hoşlanmaz. Kitapta yazılanları ezberlemek makbuldür. Ezberin yetişmediği yerde kopya çekmek imdada koşar. Bunun için değil midir ki, cehalet tunçtan bir heykel gibi dimdik ayakta duruyor. Bunun için değil midir ki siyasi iktidar eğitim sistemini günden güne dincileştiriyor? Çünkü orada itiraz, yaratıcılık yoktur.  Bu “yaratıcılık” kavramını bile aynı zihniyetten olanlar yıllar önce “Yaratıcılık” yalnız Allah’a mahsustur” diyerek eğitim sisteminden atmışlardı. 
İşte size karanlık, loş hücrelerde mum ışığı altında kitapların ezberlendiği Ortaçağ medreseleri yerine modern binalarda öğrenim yapan “lise” ve “üniversite” adı taşıyan günümüz medreseleri! Neden dünyanın sayılı üniversiteleri arasına giren yüksek eğitim kurumlarımız yok? Neden uluslararasında kabul gören makale sayısında gitgide geriliyoruz? Neden özgürlük ve demokrasi isteyen sanatçılarımız düzenin başı tarafından “müsvedde” olarak suçlanıyor ve aynı gün savcılığa çağrılıyor?
Çünkü rejimin sahibi bizim yerimize düşünmüş ve gidilecek yolu çizmiştir! Onun sözü üstüne söz söylemek yalnız yakışmakla kalmaz cezayı da gerektirir! Böyle bir siyasal düzenin üniversitesinde şimdi olduğu gibi ne öğretmenin ne gençliğin sesi duyulur,  Bu sesi, işte genç bir akademisyene sıkılan kurşun sesleri bozmuş ve hepimizin tüylerini diken diken etmiştir.  
Üniversite gençliği, araştıran, bilmediğini öğrenmeye çalışan, tartışmasını bilen, hakkına razı olan ve herkesin yaşama hakkına sahip olduğunu kabul eden bir eğitimden geçmeli iken böyle kabadayı katiller mi yetiştirecek?
Bu örnek, ne olayın yaşandığı üniversitedeki on binlerce, ne de Türkiye üniversitelerindeki yüz binlerce genci temsil etmez. Ancak bu olay, eğitim kurumlarında bıçak ve silah kullanmaya varıncaya kadar şiddet kullanılma eğiliminin de habercisi gibidir. Çünkü özgürlüğün, tartışmanın, enerjisini yurdun aydınlık geleceğine adama ülküsünün baskı altına alındığı bir ortamda şiddet baş gösterir ve bu yolu kullananlar kurumu teslim alırlar. 
Koskoca bir ülkenin şiddet yoluyla teslim alınmak üzere olduğu gibi. 
 
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141