Ak Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Türkiye Gençlik Kulüpleri Konfederasyonun davetlisi olarak Marmaris’te iki seminer gerçekleştirdi. Marmarislilerin ilgi gösterdiği seminerde konuşan Külünk, Türkiye’de halkın anayasa yapmadığını yapılan anayasalara evet demek zorunda bırakıldığını söyledi.
“Gençler ve öğrenciler soruyor” Metin Külünk yanıtlıyor semineri Marmaris Turizm Meslek Yüksek Okulu’nda öğrencilerle gerçekleştirildi. Külünk ikinci seminerini “Yeni anayasa ve başkanlık sistemi” adıyla Marmarislilere verdi. Yoğun bir katılımın gözlendiği seminerde Külünk 1,5 saat yeni anayasa ve başkanlık sistemini anlattı. Yeni anayasa ve başkanlık sisteminin ülkemizde yeterince tartışılmadığı ve konuşulmadığına dikkat çeken Metin Külünk katılımcılardan başkanlık sisteminin her platformda tartışmalarını ve konuşmalarını istedi.
Grand Yazıcı Mares Otel salonunda gerçekleşen seminere Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mansur Harmandar, Marmaris Kaymakamı Celalettin Yüksel, Ak Parti İl Başkan Vekili Ozan Balcı, Ak Parti MKYK Üyesi Yelda Erol Gökçen,Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Zekeriya Bingöl, Ege Gençlik Kulüpleri Federasyonu Başkanı Yusuf Kubilay Deveci, Basın Yayın Enformasyon Muğla Bölge Müdürü Cavit Okur ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Ege Gençlik Kulüpleri Federasyonu Başkanı Yusuf Kubilay Deveci seminer öncesinde yapmış olduğu konuşmada batının Fransız İhtilalinin sermayesini yediğini yeni bir ihtilal gerçekleştiremediğini belirterek 1915 yılı ile 2015 yılı arasındaki değişime dikkat çekti. Deveci, sözlerine şöyle devam etti. “1915 yılına geldiğimizde cihan harbinde yenilmemize rağmen yeniliyoruz. Yeni bir devlet kuruyoruz. Yıl 2015 tarih tekerrürden ibarettir. Büyük değişimlerin içindeyiz. Ancak değişen tek bir şey var. 1915’te yenilmiş sayılan bir imparatorluk vardı. 2015’de yeniden yükselen bir Türkiye var. Bugünleri yaşarken başımızda ülkemizin yetiştirdiği en büyük değerlerden Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan var. Konfederasyonumuz milli ve manevi değerleri ön plana çıkartan yeni nesil bir gençlik oluşması için çaba sarf ediyor.”
- Sivil anayasaya ihtiyaç var
Bir milletin kültürüyle yaşadığını ve bunu da yeni nesillere aktararak yapabileceğini ifade eden Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mansur Harmandar, gençliği olmayanın geleceğin de olamayacağını söyledi. Prof.Dr. Harmandar güçlü bir yönetimin toplumu da güçlü yapacağını belirterek konuşmasını şu şekilde tamamladı. “Yeni neslin kendi öz ve milli değerleriyle yetişmesi çok önemlidir. Tarih kurulan ülkelerle doludur. Ancak kendisini yenileyebilen kendi kültürüne kendi gençliğine sahip olan milletler var olabilmiştir. Güçlü liderlere güçlü yöneticilere ihtiyacımız var her zaman. Bunun içinde iyi bir yönetim sistemine ihtiyaç vardır. Toplumun neslin güçlü olarak devam etmesini sağlamak esastır. Nesilleri güçlü kılmak için yönetimimizin güçlü olması gerekiyor. Güçlü ve toplumu bir arada tutacak yönetime ihtiyaç vardır. Dünya değişiyor, kanatlar görgüler algılar değişiyor. Yeni bir sivil anayasaya ihtiyaç vardır. Biz üniversite olarak öğrencilerimize bütünleme hakkı tanıdık. Bizden 6 ay sonra YÖK bütün üniversitelere bütünleme hakkı verdi. Biz doğru bildiğimiz yolda ilerlemeye devam edeceğiz.”
21. Yüzyıl bizim coğrafyamızda şekillenecek
Büyük devlet olmanın milletimizin genetiğinde olduğu ve büyük devlet olmak için büyük ödevleri yerine getirmemiz gerektiğini ifade ederek sözlerine başlayan Metin Külünk, üniversitelere büyük görevler düştüğüne dikkat çekti. Külünk, “Üniversitelerimizin her birinde bizim bu ülkenin dış politikasının ön gördüğü ülkelerle ilgili araştırma merkezlerimiz ve uzmanlarımız olmalı. Devleti besleyecek, Ankara’yı besleyecek bilgilerin üretim merkezlerine ihtiyacımız var. Bilgi üretim merkezlerine araştırma merkezlerine ihtiyacımız var. O nedenle rektörümüzün gençlik merkezi çabası Muğla için ülkemiz için bir kazançtır. Muğla Üniversitesi’nin yakın coğrafyadaki gelişmeleri izleyecek bir “Doğu Akdeniz Araştırmaları Merkezi” kurması gerektiğine inanıyorum. Çünkü önümüzdeki Yüzyıl Doğu Akdeniz’deki gelişmeler üzerinden şekillenecek. Haritalar Doğu Akdeniz’deki gelişmeler üzerinden yeniden şekillenecek. Küresel siyasetin ağırlık merkezi Doğu Akdeniz olacak. 20. Yüzyıl bizim coğrafyamızda şekillenmişti. Bir kez daha 21. Yüzyıl da bizim coğrafyamızda şekillenecek. Eğer buna kendimizi hazır hale getirirsek yükselişimiz devam eder. Aksi takdirde seyreder dururuz. Ama biz seyretmeyeceğiz yükselişimizi devam ettireceğiz” dedi.
Bu coğrafyada Türkiye'siz hiç bir şey olmayacaktır
Napalyon’un, “Coğrafya ülkelerin kaderini belirler” cümlesini hatırlatarak sözlerine devam eden Milletvekili Külünk, ülkemizi çevreleyen zorlu coğrafyaya dikkatleri çekti. Külünk sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Bizim kaderimizi de bu coğrafya belirliyor. Coğrafyamız kaderimizdir. Mümessil devlet ve millet olarak bizsiz dünya sistemi kurulamaz. Bu milleti kimse güçsüz görmesin. Bu milletin derin hafızası bu milletin devlet geleneği de çok güçlüdür. Acılar sıkıntılar hepsi olacak bu coğrafyada olmanın bedeli bu. Tarihsiz, ülke meselelerimizi okuyamayız. Birilerinin bizi Ankara'ya hapsetmeye çalıştığını, büyümemizi hazmedemediğini görmek zorundayız. Başkanlık sistemi ve sistem değişikliği ihtiyacının tartışılmasından rahatsız olanlar terör üzerinden boşluk oluşturma çabası içerisindeler. Bu coğrafyada Türkiye'siz hiç bir şey olmayacaktır. Bu coğrafyadaki mükellefiyetimiz asla ortadan kalkmayacaktır. Bundan emin olun. Kandil, Rusya ve İran'ın kirli terör kartı tutmayacaktır.”
Parlamenter sistem, Lozancı aklın milletin iradesine engel koyuşudur
Ülkemizin Ortadoğu politikalarının içerde ve dışarıda eleştirilmesinin altında güçlü bir Türkiye’nin olmasını istemeyenlerin parmağı olduğuna değinen Milletvekili Metin Külünk, Türkiye’nin enerjiden ve petrolden uzak tutulmaya çalışıldığını belirtti. Türkiye’yi ortadoğuya çıkartmak istemeyenlerinde olduğunu ve son günlerde yaşananın misaki milliye doğru gittiğini söyledi. Külünk şöyle devam etti. “Sistem değişikliği tartışmalarımıza başka ülkeler taraf oluyor. Size ne!. Parlamenter sistem, Lozancı aklın milletin iradesine engel koyuşudur. İstikrarsızlığa elverişli bir modelle yürüyemeyiz artık. Her zaman Erdoğan karakterinde karizmatik bir lider çıkmaz bu ülkede. Halk hiç iktidara yaklaştırılmamış. İlk defa halk Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte iktidara yaklaşmıştır. Ak Parti gibi güçlü iktidar her zaman gelmez. Gelmediğinde ne olur 1970, 1990’lı yıllardaki gibi bir ülke oluruz. Yılda bir hükümet değişti. Meseleyi Menderes ve Erdoğan gibi liderler beklemekten çıkartıp sistemsel bir dönüşümle devletin dinamik hala gelmesi sisteminde istikrarsızlığa izin vermemesi temelli bir tartışmadır.”
Köklü dönüşümler "büyük liderlerle" gerçekleştirilir
Köklü ve tarihsel dönüşümlerin büyük liderlerle gerçekleştirileceğini ifade eden Külünk; “Türk toplumunun genetiğe uygun liderler köklü dönüşümler gerçekleştirebilir. Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin bekası ve bu milletin bu topraklardaki iddialarının vücut bulması için en stratejik şansıdır. Onun için hedef Sayın Erdoğan’ın kendisidir. Bu sistem değişikliği başarılırsa Türkiye’nin tutulamayacağını biliyorlar” diye konuştu.
Başkanlık sistemi tartışılmalı konuşulmalı
Başkanlık siteminin daha çok hesap verilebilirliğin olduğuna dikkat çeken Külünk, “Cumhurbaşkanın sahip olduğu yetkiler Amerikan Başkanın sahip olduğu yetkilerden fazla şu anda. Anayasanın mevcut Cumhurbaşkanına verdiği yetkiler Amerikan Başkanının sahip olduğu yetkilerden fazla. Ve siz hiçbir sorumluğunun da olmadığını biliyor musunuz? Sayın Cumhurbaşkanının ve makamının hiçbir sorumluluğu yok. Başkanlık sistemine geçtiğimizde ne olacak halka hesap verecek. Yetkiyi halktan alacak hesabı da halka verecek. Bakanlar kurulu kendi tayin edecek milletvekili bakan olmayacak. Bunun neresinde kamuoyundaki karşılığı var. Bunlar teknik konular bu konu her zeminde tartışılmalı ve konuşulmalı. Sayın Erdoğan kendisini Başkan seçtirmek istiyor diyenler konuyu şahsileştirenlerdir. Sayın Erdoğan'ın başkanlık sistemini bu ülkenin bekası için istiyorum cümlesi önemli” şeklinde konuştu.
Türkiye’de halk anayasa yapmamıştır
Daha önce yapılan anayasaları halkın yapmadığına değinen Metin Külünk, şöyle konuştu; “1924 anayasası jakobenizmin anayasasıdır. 27 Mayıs jakobenizm anayasasının güncellenmesidir. 1982 anayasası da sermayenin anayasasıdır. Türkiye’de halk anayasa yapmamıştır. Yapılan anayasaya evet dedirtilmiştir. O tarihte ben oy vermedim. Küresel sermayenin muhasebecilerinin anayasasıdır. İlk defa halk anayasa yapacak. Halk sistem deşikliği ile de iktidar olduğunu anlayacaktır. Bizde diyoruz ki sivil toplum örgütlerine üniversitelere tartışın bu sistemi. Bu meseleyi tartışın. Birileri inatla tartışmamızı istemese bile. Korkulara mahkum olarak sistem yönetemeyiz”
Bizim yaşayıp öleceğimiz topraklar bu topraklardır
Herkesin tarihe karşı sorumluluğunu olduğunu kaydeden Metin Külünk herkesi sorumluluklarını yerine getirmek için çaba sarf etmeye davet etti. Külünk sözlerini şu şekilde bitirdi; “Türkiye’nin milli damarı başkanlık sistemine geçmeyi 100 yıldır bekliyor. Hepimizin geleceği bu coğrafyanın barış ile taçlanması için bu sistem yılladır bekleniyor. Bu millet bu süreci çok iyi yönetecektir. Bu sistemi getirecektir. Bekamızı ilgilendiren tartışmayı yapmaktan kaçamayız. Halka hesap vermenin en kemal halidir başkanlık sistemi. Parlamenter sistemle geleceğimizi kitlemek isteyenler var. Bizde bu milletin geleceğinin kitlenmemesini istiyoruz. Bizim yaşayıp öleceğimiz topraklar bu topraklardır. Bu halka karşı sorumluyum.”
Seminer sonrasında katılımcıların sorularını da yanıtlayan Metin Külünk’e seminer anısına plaket takdim edildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.