• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • Muğla 16 °C
  • İzmir 19 °C
  • Aydın 19 °C
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 10 °C

MANSUR YAVAŞ

Zeki SARIHAN
1980’de yayın hayatına başlayan Öğretmen Dünyası, 1986’te oluşturulan Eğitim Hakkını Savunma Komitesi ve 2003’te kurulan Ulusal Eğitim Derneği olarak kentlerimizi kirleten yabancı dilden işyeri levhalarına karşı kampanyalar yürütüyorduk. Bazı Belediyelerimizin de bu konuda duyarlı olması bize umut veriyordu. Bu belediyeler hangi partinin elinde olursa olsun iyi bir şey yapıyorlardı.
24 Nisan 2003 günü üniversitede bir konferans için Malatya’ya gittiğimde bu işyeri levhalarının Türkçe olması için çalışan AKP’li Belediye Başkanı Çerçi’yi ziyaret ederek kutladım. Beni bir kutu kayısı ve Malatya hakkında yazılmış bir tomar kitapla uğurladı.
MANSUR YAVAŞ’I ZİYARET 
Yabancı dilden işyerleri levhalarına karşı en etkili çalışmayı Beypazarı Belediye başkanı Mansur Yavaş’ın yürüttüğü haberlere konu oluyordu. Türk Dil Kurumundan da ödül almıştı. 
-Mansur Yavaş 1999’’da MHP’nin adayı olarak seçilmişti. 
21 Nisan 2005 günü, Ulusal Eğitim Derneği yönetim kurulundan üç arkadaş, ben, Saim Açıkgöz ve Mustafa Torun’la Beypazarı’na gittik. Mansur Yavaş’ı ziyaret ettik. Bu konuda esnafı nasıl razı ettiğini sorduk. İşyerlerini geziyor, esnafla konuşuyor, yabancı dilden işyeri adlarına da ruhsat vermiyordu. Şehirde yabancı dilden birkaç levha kalmıştı, onlar da marka idi. 
Mansur Bey, Beypazarı’nın çehresini nasıl değiştirdiklerini anlatan bir belgesel gösterdikten sonra Beypazarı Meslek Yüksek Okulundan bu gibi işlerle görevlendirilmiş bir kız öğrenciyi yanımıza kattı. Onunla kentin gezilecek yerlerini dolaştık ve sonunda Belediye’nin konuğu olarak ünlü Taş Mektep’te yöresel yemeklerle güzelce karnımızı doyurduk. 
YAVAŞ ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİNDE
Derneğimiz, her hafta cumartesi günleri dernek merkezinde bir konferans düzenliyordu. 3 Şubat 2007 Cumartesi günkü konuşmamız Mansur Yavaş’tı. Kendinden emin, gayet rahat bir tarzda Beypazarı’nda yabancı dilden levhalara karşı mücadelesini ve diğer çalışmalarını anlattı. Soruları yanıtladı. Eli boş da gelmemişti. Yanında birkaç kasa Beypazarı maden suyu ve havuçtan yapılmış bir şekerlemeden de getirmişti. Dinleyicilere ikram edildi. 
Onu o gün Ulusal Eğitim Derneğine üye yaptık. Ne biz onun üyesi olduğu partiyi sorguladık, ne de o bizim “Bağımsızlıkçı, Aydınlanmacı Halkçı” derneğimizi. Ulusal konularda bunlar arka planda kalırdı. Dilimiz konusunda ortak bir çaba içinde olmazsak hangi konularda ortak olabilirdik ki? (Yavaş’la daha sonra bağımız koptuğu için dernek üyeliği de sona erdi) 
ANKARA İÇİN ADAYLIĞI
30 Mart 2014 seçimlerinde CHP, Mansur Yavaş’ı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterdi. Yavaş bu seçimi kıl payı kaybet. Ben de ona oy vermiştim. Oy verişimin tek nedeni, Türkçe konusunda gösterdiği duyarlılık ve tanışıklık değildi.  Mansur Yavaş’ın, bugün de savunduğu Belediye’yi tarafsız bir kamu kurumu gibi yönetmeye söz vermesiydi. 
Belediyelerimiz, ne yazık ki, partizanlığın, adam kayırmanın dik alasını yapıyordu. Başkan hangi partidense ihaleler o partinin adamlarına veriliyor, o partinin elemanları işe alınıyordu. Sosyal demokrat belediyeler de bu girdabın içinden çıkamıyorlardı. Böyle şey mi olurdu? Mansur Yavaş, bu uygulamaya son vereceğini cesurca ve kararlılıkla vaat ediyordu. “İşte benim kafadan bir adam” diyordum. 
Aktif politikanın içinde olmadığım için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilen diğer kişileri tanımıyorum. Ülkemizde her işe onlarca, yüzlerce ehil adam bulunabilir. Ne var ki parti aidiyetleri nedeniyle veya partili olmadıklarından bunlar parlayamaz. Biz de partilerin önümüze sürdüğü adaylardan yakın olduğumuz partinin adayına oy veririz. 
Mansur Yavaş’ın seçilmesini ver başarılı olmasını isterim. Kazanırsa Ankara caddelerini kirleten yabancı dilden işyeri levhalarını da herhalde Türkçesi ile değiştirmeyi başarır. 
 
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141