Ipsos, Koronavirüs Salgını ve Toplum Araştırması ile; Türkiye’de koronavirüs vakasının ilk kez tespit edilmesini takiben vatandaşların bu konuya ilişkin farkındalık düzeylerini, endişelerini, değişen davranışlarını ortaya koymakta ve hükümetin bu konudaki politika ve uygulamalarının kamuoyundaki yansımalarını düzenli olarak takip etmektedir.
Geçtiğimiz hafta başlayan normalleşme sürecinde Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun açıklaması; bu süreci maske, sosyal mesafe ve kişisel temizlik unsurlarına dikkat ederek geçirmemiz yönündeydi. Bu kontrollü sosyal hayatın kamuoyu nezdinde nasıl bir karşılık bulduğunu Ipsos son araştırmasında masaya yatırdı. Kamuoyunun maske kullanımına ve sosyal mesafeye dair tutumlarını ve temizlik konusundaki davranışlarını inceledi.
Maske toplumda utanılacak bir şey olarak görülmüyor.
Toplumda maske kullanmanın salgın sürecinde yavaş yavaş bir norm haline geldiği görülüyor. Maske toplumda utanılacak bir şey olarak görülmüyor. Diğer yandan maske kullanmayı utanç verici bulan veya bu konuda daha ortada bir tutum sergileyenlerin oranı %13 seviyesinde. Özellikle erkekler (%17) ile formel eğitim almamış veya daha düşük formel eğitime sahip bireyler (%18) arasında bu olumsuz algı daha yaygın. Bireylerin yaşına göre bu konudaki tutumlarda farklılaşma olmaması dikkat çekici. Diğer bir ifadeyle, gençler de yaşça kıdemli vatandaşlar da bu konuda benzer bir görüşe sahip.
Toplumun üçte biri, tanıdıklarını sosyal mesafe konusunda uyarmaya çekineceklerini söylüyor
Geçtiğimiz hafta kısıtlamaların kaldırılmasıyla birlikte daha fazla sayıda vatandaş hava almak, yürüyüş yapmak, işyerine gitmek gibi amaçlarla evden dışarı çıkmaya başladı. Bu süreçte bireysel olarak alınması gereken önlemlerin başında sosyal mesafe geliyor. Öte yandan, başkalarıyla fiziksel mesafeyi koruma, öpüşme, sarılma, el sıkışmaktan kaçınma gibi davranışları içeren sosyal mesafe sadece bireysel olarak alınabilecek bir tedbir değil, diğer vatandaşların da ancak buna uyması durumunda anlamlı bir hale geliyor.
Araştırmaya katılan vatandaşlara, tanıdıkları birisi kendileriyle sosyal mesafesini korumazsa bir şey söylemekten çekinip çekinmeyeceğini sorduk. Buna göre toplumun üçte biri, tanıdıklarına bu konuda bir şey söylemeye çekineceklerini beyan ediyor.
Toplumun neredeyse tamamı virüs vakasının Türkiye’de ilk kez görülmesinden bu yana ellerini sabunla sık sık yıkıyor. Benzer şekilde kolonya veya antiseptik kullanımı çok yaygın. Dışarıda eldiven kullanımı ise Nisan ayında en yüksek seviyeye ulaştıktan sonra bugün %50 seviyesine inmiş gözüküyor.
Vatandaşlar koronavirüse yakalanma olasılıkları konusunda tam bir görüş ayrılığı içerisinde.
Üçte biri virüse yakalanmayacağını düşünürken, diğer üçte birlik kesim yakalanabileceğini düşünüyor. Geri kalan üçte bir ise bu konuda daha kararsız bir tablo çiziyor. Her ne kadar medyada virüs nedeniyle hastalanan kişilerin daha çok ileri yaş grubu olduğu ifade edilse de bu konudaki beklentide bireylerin yaşına göre bir farklılaşma gözükmüyor, farklı yaş grubundan bireyler virüse yakalanma olasılıklarını benzer görüyor.
Diğer yandan virüse yakalanma durumunda, bireylerin yaşının iyileşme sürecine dair beklentiyi şekillendirdiğini görülüyor. 36 yaş altı genç ve genç yetişkin bireylerin neredeyse yarısı (%47) hastalığı kolay atlatacağını düşünürken, bu oran orta yaş grubunda %36'ya, orta yaş üstü ve yaşça kıdemli vatandaşlarda %24'e düşüyor.
Virüsü kolay atlatamayacağını düşünenlerin oranı 46 yaş ve üstü bireylerde (%43) diğer yaş gruplarına kıyasla daha yüksek. Öte yandan, genç ve genç yetişkinler dahi bu yönde bir endişe taşıyor (%24).
Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik elde edilen bulguları değerlendirdi; “ Salgının hayatlarımıza etkisi 3 aşamalı, ilk aşama bulaşmanın yüksek olduğu, can kayıplarının zirve yaptığı ve bu nedenle karantina uygulamalarının yapıldığı 1. Aşama. 2. Aşama bulaşmanın yavaşladığı, sağlık sistemi üzerindeki yükün hafiflediği ve normalleşme adımlarının atılmaya başlandığı aşama. 3. aşama ise salgının ardından hayatımıza dahil olacak yeni kavramlar, prensipler ile devam edeceğimiz yeni hayat. Şu anda ülke olarak 2. aşamanın ilk günlerindeyiz Normalleşme süreci kapsamında sokağa çıkma kısıtlamasının uygulanmadığı ilk hafta sonunu yaşıyoruz. Yaz mevsiminin de etkisi ile vatandaşlar parklara, sahillere akın ediyorlar, sosyal mesafenin ihlal edildiği görüntüler ile karşılaşıyoruz. Bu görüntüler endişe veriyor.
Sokağa çıkma kısıtlaması kalkarken vatandaşlardan dikkat etmeleri rica edilen 3 ana önlem vardı, maske, mesafe ve temizlik. El temizliği toplumumuzun salgın öncesinde de hassas olduğu bir konu olması nedeni ile bu özel dönemde de en başarılı olduğumuz önlem, el temizliği konusunda sınavı net olarak geçiyoruz. Maske kullanmaktan utanan çok küçük bir kesim hala olsa da toplumun yaklaşık %90’ı için maske kullanımı gayet normal karşılanan bir önlem, öte yandan maskeyi doğru takmak, gerektiği gibi temiz tutmak gibi detaylar hala araştırılmaya muhtaç. Mesafe konusunda gerektiğinde birbirimizi uyarmak konusunda hala çekingeniz. Görünen o ki bizim daha çok odaklanmamız gereken önlemler maske ve mesafe… Bu iki başlık altında gidilecek yolumuz hala var. Normalleşmenin gevşeme anlamına gelmediğini bilmeliyiz. İnsanlarımızın üçte biri kendisinin hastalanma ihtimalini düşük görüyor. Oysa ki gerekli önlemleri almadığımız takdirde risk hepimiz için eşit” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.