İçişleri Bakanı hakkında HDP Grubu tarafından verilen gensoru üzerine MHP Grubu adına konuşan Erdoğan terörle mücadelede artık klasikleşmiş yöntemlerin ekili olmadığını Fetö’nün devlet kurumlarında oluşturduğu tahribatın giderilerek özellikle istihbaratın yeterli olmadığını söyledi. Çözüm” adlı çözülme sürecinin ülkemize bir şey kazandırmayacağını defalarca tekrar etti. Bugün geldiğimiz nokta, 2013’ün çok daha ötesindedir. Bugün PKK, PYD, IŞİD, DHKP-C ve FETÖ gibi aynı kaynaktan beslenen ve aynı nihai hedefe ulaşmaya çalışan ihanet şebekeleri içeride ve dışarıda devletimize ve milletimize karşı nöbetleşe olarak eylem yapmaktadır. Hepsinin ortak amacı Türkiye’yi de bölgedeki diğer hedef ülkeler gibi kaosa sürüklemek, millî birlik ve kardeşliğimizi bozmaktır. Bugün artık olaya çok daha farklı pencereden bakmak ve bu terör sarmalından Türk milletini, Türk devletini çıkartmak hepimiz için en önemli görevdir.” İfadelerini kullanan Erdoğan şöyle konuştu:
Teröristi ve Teröristbaşını Övenlerin Valilik Yapamaması Lazım
“Öncelikle, her gün “Terörle sonuna kadar mücadele edeceğiz.” diyen Sayın İçişleri Bakanı, size ilk tavsiyem, Bakanlığınıza bağlı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının sitesindeki çözüm zırvalarını kaldırarak bu mücadeleye başlamanızdır. Her gün yaptıklarınızı anlatmaya çalışıyorsunuz ama eylemler de tüm hızıyla devam ediyor. Yine, 16 Temmuz 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6551 sayılı Kanun yerinde durmaktadır Sayın Bakan. Sözde, çözüm sürecinin eseri olan Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun’un yürürlükten kaldırılması ve bu kanuna göre yanlış yapanlardan hesap sorulmasını sizden beklemekteyiz. Terörle mücadele konusunda OHAL dediniz, OHAL’e bu mücadele için gerekli olduğunu düşünerek destek verdik. Terörle Mücadele Kanunu’nda bir eksiklik varsa getirin, görüşelim, oradaki eksikliği de ortadan kaldıralım, Ceza Kanunu’nda bir eksiklik varsa getirin, onu da görüşelim. Ama tabii ki yapılması gerekenler bunlarla değil Sayın Bakanım. Yıllarca FETÖ’yü görmezden geldiniz, FETÖ, devletin birçok kurumunu tahrip etti. Bugün, devletin tahrip edilmiş bu kurumlarının yeniden yapılandırılması lazım. İstihbarattaki ve terörle mücadele konusundaki devlet hafızasındaki boşlukların muhakkak doldurulması lazım. Teröristleri ve teröristbaşını övenlerin bu ülkede hâlâ sayenizde valilik yapmaması lazım Sayın Bakan. Artık, bu saatten sonra, terörle mücadeleyi millî mücadele gibi gören “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh ki bütün vatandır.” ruhuna sahip bir güvenlik bürokrasisini kurmanızı bekliyoruz sizden.
15 Temmuzdan bu yana olağanüstü hâlin sağladığı imkânlar eksik kullanılmıştır. Burada sadece FETÖ’yle irtibatı olan alt düzeydeki birtakım kamu görevlilerine çok ağır bir şekilde müdahale edilmiş, gerek FETÖ’nün üst bürokrasi kadrosu, gerekse siyaset ayağına hiç dokunulmamıştır. Yine, devletin içindeki PKK ve diğer terör örgütleriyle irtibatlı olan unsurların üzerine de adam gibi gidilmemiştir. Eğer bunların üzerine adam gibi gidilseydi Derik Kaymakamımız Şehit Muhammet Fatih Safitürk belki de bugün aramızda olacaktı. Eğer bugün gencecik beyinleri yıkamaya devam eden beyinleri yıkanmış birtakım militanlar hâlâ görevdeyse biz terörle mücadeleyi nasıl başarıya ulaştıracağız? Bu bakımdan olağanüstü hâlin sağladığı imkânların bütün terör örgütlerine karşı sonuna kadar etkin bir şekilde kullanılmasını beklemekteyiz.
Terörün Mali Kaynaklarının Üzerine Adam Gibi Gidilmiyor
Yapılması gereken bir diğer şey de: Terör örgütlerinin mali kaynaklarının kurutulmasıdır. Hâlâ Kızılay’ın göbeğinde kaçak sigara bulmak mümkün, hâlâ Ankara’nın dört bir yanında ucuz mazot satma yarışındaki petrol istasyonları gözümüzü rahatsız etmektedir. Ülkemiz eskiden uyuşturucunun geçiş noktası olarak biliniyordu ama bugün maalesef, ülkemizde uyuşturucu kullanma yaşı ortaokula kadar inmiştir, bu meselenin üzerine ciddi bir şekilde gidilmesi hem gelecek nesillerin korunması hem de teröristlerin kaynaklarının kurutulması bakımından çok önemlidir.
Yeri gelmişken, bugün FETÖ’nün mali ayağıyla ilgili birçok şirkete kayyum atanmakta veya el konulmaktadır. Bizim buna bir itirazımız yok, ancak beklentimiz, aynı duyarlılığı PKK’ya, DAEŞ’e ve diğer terör örgütlerine yardım eden işletmelere ve şirketlere karşı da göstermenizdir. Hükûmetin bu konuda da gereken adımları zaman kaybetmeden atmasını beklemekteyiz.
Özel Güvenliklerin Eğitim Sisteminin Yeniden Ele Alınmasını Önerdi
Sık sık gündeme gelen konulardan birisi de özel güvenlik yapılanmasıdır. Bugün birtakım özel güvenlik okulları, özel güvenlik sertifikası fabrikasına dönüşmüştür. 1 milyona yakın insan özel güvenlik sertifikası almış ve hâlihazırda istihdam edilen özel güvenlik personeli sayısı da polisimizin sayısını geçmiştir. Ancak, bunların eğitimi, istihdamı ve olaylara müdahale kabiliyeti bundan sonra daha da çok tartışılacaktır. Bu bakımdan, özel güvenlik teşkilatının yapılanması ve eğitimi yeniden ele alınmalıdır, özel güvenlik teşkilatı, ucuz güvenlik teşkilatı olmaktan çıkarılarak gerçekten güvenliğimizin bir parçası hâline getirilmelidir.
Söz Söyleme Zamanı Bitmiştir
20 Temmuz 2015’ten bugüne kadar, aralarında 600 askerimizin, 382 polis ve bekçimizin, 63 korucumuzun ve 35 sivil memurumuzun olduğu 1.080 evladımız şehit olmuş, 663 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 2.105 askerimiz, 1.564 polisimiz, 74 korucumuz, 4.277 vatandaşımız yaralanmıştır. Artık söz söyleme zamanı bitmiştir. Yüce Türk milleti gazi Meclisten ve Hükûmetten irade beklemektedir. Milletimizin her zamankinden daha çok huzura, birliğe ve dirliğe ihtiyacı vardır. Mazeret üretmek yerine, varsa bizim söylediklerimizin dışında bir çözüm yolu, getirin, hep birlikte konuşalım, yeni çözümler üretelim. Bugüne kadar önerilerimizi, tekliflerimizi hep göz ardı ettiniz. Hiç olmazsa bugün önerilerimize, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin terörle mücadele konusunda defalarca tekrar ettiği terörle mücadele konseptine, stratejisine kulak verin ve Türkiye'yi hep birlikte huzura kavuşturalım.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.