Adalet Herkese Lazım
Dün başlayan 'yeni adli yıl' dolaysıyla Marmaris Adliye Sarayı'nda bir tören düzenlendi. Törende konuşan Marmaris Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Demirel, 'Adalet herkese lazımdır' ifadesinin sloganik bir söz değil, bir gerçekliği işaret ettiğinin altını çiz
02 Eylül 2015 Çarşamba 12:03
Adalet Herkese Lazım
Dün başlayan 'yeni adli yıl' dolaysıyla Marmaris Adliye Sarayı'nda bir tören düzenlendi. Törende konuşan Marmaris Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Demirel, 'Adalet herkese lazımdır' ifadesinin sloganik bir söz değil, bir gerçekliği işaret ettiğinin altını çizdi.
Marmaris Adliye Binası'nda düzenlenen törene Marmaris Kaymakamı Celalettin Yüksel ve Marmaris Belediye Başkanı Ali Acar'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda protokol üyesi, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, hakimler, savcılar, avukatlar ile adliye çalışanları katıldı. Saygı duruşunda bulunulup, İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan törende konuşan Marmaris Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Demirel, hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının önemine dikkat çekti. Bağımsız ve tarafsız yargının hukuk devletinin olmazsa olmazı olduğunu vurgulayan Demirel konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“2015-2016 adli yılının, hak ve özgürlüklerin hayata geçirildiği, hukuk devleti ideali adına üstün çaba ve gayretlerin gösterildiği, demokratik adımlarla büyük mesafelerin katedildiği bir yıl olmasına ilişkin temennilerimi dile getirmek istiyorum.
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürkün de dile getirdiği gibi, 'istiklal, istikbal, hürriyet herşey adaletle kaimdir.'
Biliyoruz ki devlet, adalete duyulan ihtiyaç doğrultusunda örgütlenilerek var olmuştur. Adalet, birey ile devlet arasındaki soyut bağı oluşturmaktadır. Bu bağ soyut olmakla birlikte en gerçek olan bağdır.İşte bu soyut bağı somutlaştırarak, bireylerin adalet duygusunu tatmin etmek, yargı düzeninin asli görevidir. Hukukun üstünlüğü prensibi, ancak bağımsız bir yargı mekanizması ile mümkündür. Yargı düzeni, tüm teşikatları ile birlikte bir bütündür. Aralarındaki ilişki, astlık-üstlük ilişkisi değildir. Tüm birimler, adaletin tecellesi çatısı altında birleşen, birbinden ayrılmaz parçalardır. Hukuk devletinde yargı, yasama ve yürütme gibi devletin üç fonksiyonundan bir tanesidir. Tarafsız ve bağımsız bir yargı teşkilatının varlığı, hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Tarafsız ve bağımsız bir adalet teşkilatı,insanoğlunun yüzyıllardır toplumsal hayatta edindiği deneyimler sonucu ortaya çıkmış ve bu günlere gelmiştir. Hukuk devleti ve onun ayrılmaz parçası, bağımsız ve tarafsız yargı organı, kurallı bir toplum olmanın da gereğidir. Bunun içindir ki, anayasamız mahkeme bağımsızlığı ve hakim teminatını ayrıntılı olarak düzenlemiştir. Hukuk devleti ve kurumsallaşmış bir yargı teşkilatı, kurallı bir toplum olmayı sağlarken, diğer taraftan da insanların yaşam kalitesini artırmaktadır.
Adliyeler, sanıldığı gibi sadece suçluların yargılandığı ve cezalandırıldığı yerler değildir. Aynı zamanda mağduriyetlerin giderildiği, ihtilafların sulh ile çözümlendiği, zayi olan hakların tespit edildiği ve sahibine iade olunduğu, en son, en nihai hak arama mecralarıdır. Bunun içindir ki, adalet düşüncesi ve inancı herkes tarafından özenle korunması gerekir. İnsanlar bu hak arama yerlerinde, yani adliyelerde aradıklarını bulamazlar ise, bu sadece adalet mekanizmasını teşkil eden, yargı çalışanlarının sorunu olmaktan çıkar.
Gerçek bir yargı teşkilatının olmadığı yerde, sağlıklı bir toplum yapısından ve çağdaş bir devletten de söz etmek mümkün değildir. Bu sebepledir ki, Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında iki olan Hukuk Fakültesi sayısı, bu gün yüzleri aşmış bulunmaktadır. Yüksek Öğretimde hukuk fakülteleri en çok tercih edilen okullar olmuştur. Bu yargının, toplum nezdinde, daha çok önemsenir bir hale geldiğinin göstergesidir.
Ülkemiz insan hakları standartlarını artırmak ve birey haklarını güvence altına almak amacı ile bir çok uluslararası sözleşmeye taraf olmuştur.
Uzun yıllar önce, temel hak ve özgürlükleri daha da geliştirmek amacı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yolu açılmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine dayalı olarak kurulan bu mahkeme, taraf devletlerin insan hakları standartlarını verdiği içtihat kararlarla daha da yükseltmiştir.
İnsan hakları standartlarının artırılması amacı ile, Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna bireysel başvuru yapılabilmesinin yolu açılmış, 1987 yılından başlayarak bugüne kadar 1982 anayasasında birçok kez değişikliğe gidilmiştir. Bu Anayasa değişikliklerinde büyük ölçüde Kopenhag kriterleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin maddeleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları etkili olmuş, bunlar değişiklik gerekçelerinde açıkça ifade edilmiştir.
Kuşkusuz bu değişiklikler içerisinde en önemlisi, Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasında yapılan ilavedir. Buna göre, Temel Hak ve Özgürlüklere ilişkin Uluslararası antlaşmalarla, kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeni ile ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda, uluslararası antlaşma hükümleri esas alınacaktır. Bu değişiklikten sonra
artık Hakim ve Savcılar, verecekleri kararlarda Temel Hak ve Özgürlükleri düzenleyen Uluslararası sözleşmeleri aynı nitelikteki kanunların üstünde tutacaklardır. Yargı organlarımız bir taraftan suç ve suçlu ile mücadele ederken, diğer taraftan birey haklarını ve temel özgürlükleri de korumak zorundadırlar.
Hepimizin bir gün yargı organları önüne, şüpheli ya da zanlı olarak çıkma ihtimali bulunduğunu düşünürsek soruşturma ve kovuşturmalar sırasında neden insan haklarına en üst seviyede riayet etmenin gerektiği daha iyi anlaşılacaktır. Bunun içindir ki, 'Adalet herkese lazımdır' ifadesi sloganik bir söz değildir, bir gerçekliği ifade etmektedir.
Yargının olmazsa olmaz üç ayağı vardır, İddia makamını temsil eden Savcı, Savunma makamını temsil eden Avukat, yargılama makamını temsil eden Hakim olmadan adalet de olmaz. Onun içindir ki, Hakimler, Savcılar ve Avukatlar yargının tamamlayıcı unsurlarıdır. Yargıdaki bu üçlü sac ayağı, insanlığın derin deneyimleri sonucu ortaya çıkmıştır. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için yapılan yargılamada, bu üçlü sac ayağı hak ve özgürlüklerin de teminatıdır.
Bireylerin sahip olduğu düşünce ve kanaatler, ancak ifade edildiğinde anlam kazanır. Yargı düzeni de, eleştiriye elbette açıktır. Hatta, demokratik toplumun, sorgulayıcı ve geliştirici araçlarından biri olarak eleştiriyi talep eder ve yararlı bulur. Ancak ifade özgürlüğü, terörize yöntemlerle, şiddete teşvik, ırkçılığa çağrı ve nefret içeren ifadeler ihtiva etmemektedir.
Terör, insan haklarını ciddi bir şekilde tehlikeye atan, demokrasiyi tehdit eden ve özellikle meşru hükümetleri istikrarsızlığa uğratmayı ve çoğulcu sivil toplumu yıkmayı amaçlayan, cebir ve şiddete dayalı bir olgudur. Terörün, doğrudan veya dolaylı biçimde cebir ve şiddete dayalı her türlü eylem, yöntem ve faaliyetlerine karşı kararlı bir mücadele ortaya konulmalıdır. Terörist faaliyetler, hiçbir hukuki gerekçeye dayandırılarak savunulamaz ve haklı görülemez.
Terörize yöntemler, özellikle din, demokrasi, milliyet, çoğulculuk ve insan hakları gibi toplumsal veya hukuksal değerleri, sadece istismar amacıyla kullanır. Terörün bu değerlere yönelik istismar edici stratejisi; mücadelenin bu alanlarda da kararlılıkla sürdürülmesi
gerektiğini ortaya koymaktadır.
Ülkemizin birliğine ve bütünlüğüne yönelik, saldırılar aynı zamanda hukuka ve demokrasiye de yapılan saldırı sayılmalıdır. Bu saldırılar, şartsız ve amasız lanetlenmelidir.
Ülkemizin korunması, birlik ve bütünlüğünün muhafaza edilmesi için görevleri başında, şehit edilen terörle mücadele kahramanlarımızı bir kez daha saygı ve minnetle anmak istiyorum. Hepsinin ruhu şad olsun. Bilinmelidir ki, onların aziz hatıraları ve manevi mirasları hep
kalbimizde yaşayacaktır. Bu vesileyle, bu yıl görevi başında menfur bir terör saldırısı sonucu şehit edilen, değerli meslek büyüğümüz Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'a Allah'tan rahmet diliyor, onun bize bıraktığı mücadale azmini hep içimizde yaşatacağımızı buradan ilan etmek istiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti üzerinde yaşayan herkesin en üst düzey insan hakları standartlarına ulaşması, insanların huzur ve mutluluğunun sağlanması yolundaki en büyük gücümüz, aziz milletimizden aldığımız destektir.
Sorunların en aza indirildiği, uluslararası alanda çağdaşlarına örnek olacak bir yargı teşkilatının, yeni adli yıl açılışlarında buluşmak dileğini yinelemek istiyorum. Bu temennilerle yeni adli yılın, iyilikler ve güzellikler getirmesini diliyorum.
Bütün Hakimlerimize, Savcılarımıza, Avukatlarımıza, diğer yargıçalışanlarımıza, adli konularda birlikte çalıştığımız Emniyet, Jandarma, Sahil Güvenlik ve diğer kolluk birimleri amir ve personeline kolaylıklar diliyor, açılış törenimize katıldığınız için sizlere de en derin şükranlarımı arz ediyorum.”
Başsavcı Demirel'in ardından Muğla Barosu Marmaris Temsilcisi Avukat Aslıhan Yalım da bir konuşma yaptı. Yalım'ın da hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının önemine dikkat çekip, bağımsız ve tarafsız yargının hukuk devletinin olmazsa olmazı olduğunu vurgulayan konuşmasının ardında tören sona erdi.