AĞLAMAK İSTİYORUM
18 Mart 2021 Perşembe 12:40
Bugün ağlamak istiyorum.
Nedenini sormayın işte.
Sebebini bende bilmiyorum.
Göz pınarlarım kuruyana kadar.
Bir cenazenin ardından ağlayan bir baba gibi.
Gurbete giden evladını uğurlayan ana gibi.
Ağlamak istiyorum.
Belli o zaman rahatlarım.
Bitmek bilmeyen kardeş kavgasına bakıyorum.
Ekranlarda yakılmaya çalışılan polis otolarına.
Ertesi gün içine gidip gideceğini halk otobüsü yakmaya çalışanlar için ağlamak istiyorum.
Bazen kızıyorum.
Yeter be diyorum.
Elinde ne var fırlatıp atıyorum.
Sinir küpü oldum yani.
İnsan su misali akıp gidiyor.
Kimseler bunun farkında değil.
Aslında büyük ağabeyler her şeyi biliyor.
Ama işlerine gelmiyorum.
Menfaatlerine geliyor.
Vur kardeşine.
Bu nasıl bir iş.
Vur kazmağı beline doğrulmasın Türkiye’m.
Birileri çıkıp, anlatsa.
Ama nerde.
İşlerine gelmiyor.
Kardeşlerin kavgası ekmeklerine yağ sürüyor.
Zehir zıkkım olsun.
Boğazınızda kalsın.
Can verirlerken, yerlerde sürüne sürüne can versinler.
Millet bunun elbette hesabını soracaktır.
Vatan hainleri, vatandan sürülecektir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir’den sürdüğü ve bugünde içimizde kalıntılarını aynı şekilde aynı yere yollayacağız.
Ağlamak istiyorum.
Yüksek tepelere çıkıp haykırmak, bağırmak, çağırmak ve içimi boşalmak istiyorum.
Doluyoruz beyler…
Ankara’da oy hesabı yapanlar için.
Millet geçim derdinde.
Onlar seçim…
Herkes aklını başına alsın.
Bu vatan öyle kolay bu hale gelmedi.
Üzerinde oyun oynamak isteyenler.
Çakallarla dans edersiniz.
Etrafınızda ateşler yanar.
Gün düşmanlara karşı sırt sırta savaşma zamanı.
Ülkemizin içindeki zalim ve eli kanlıları dışarı fırlatma zamanıdır.
Kutsal güçler tabi ki bu güzel insanlara rahat vermeyecekler.
Bizim ülkemiz çok güzel ve çok büyüktür.
Milletimiz her şeyin farkında, hazırlanıyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün işaretini bekliyor.
Sabret diyor…
Ağlamak istiyorum.
Atatürk’üm için…
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”siyle bu günlük bu kadar.
GENÇLİĞE HİTABE
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
(arşivimden) 24.04.2012