AH ŞU ŞARKILAR...
07 Temmuz 2017 Cuma 21:45
Sakat çocuklar görüyorum. Sakat olmayan çocuklarla oynamak, onlar gibi olmak ümidiyle büyük bir gayret gösteriyor veya boyunlarını büküp oturuyorlar. Yüreğim parça parça oluyor. Sonra bu çocukların anne babalarının hissettiklerini, ömürleri boyunca çektikleri, çekecekleri acıları düşünüyorum. Daha kötü oluyorum. Kör, felç geçirmiş, kötürüm, çekinerek sanki bütün bunlar kendi suçlarıymış gibi mahçup mahcup yaşayan insanları izlemeye dayanamıyorum.
Din, İslam, müslümanlık maskesi altında yapılan yolsuzluklardan, işlenen cinayetlerden, yargısız infazlardan, şiddetten, çocuk istismarlarindan, tecavüzlerden, tecavüzculerden, terörden, canlı bombalardan gına geldi artık.
Bu neyin sınavı? Nasıl bir adalet ki bu? diye soruyorum kendime senelerdir. 70 yaşına geldim, bir türlü bir cevap bulamadım.
Sesinde, yüzünde, gözlerinde iyilik olan, gülen, gülümseyen, gülümseten insanları özledim.
Çocukluğumu, annemi babamı, baba evimizi, gurbet arkadaşlarımı, yitirdiklerimi, komşularımızı, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite arkadaşlarımı özledim, çok özledim...
Ben yoruldum hayat şarkısını, yorgunum dostlarım yorgunum artık, sarkısını dinlerken göğsüm ağrıyor, içim titriyor kendimi bu şarkıları yaratanların yerine koyuyorum, hüzünleniyorum.
Demek ki sonunda böyle oluyormuş.
Kağıttan yaptığımız bir uçurtmanın peşinde koşmak, topaç çevirmek ne kadar da güzelmiş.