AHLAKSIZLIK ÜSTÜNE
23 Mayıs 2018 Çarşamba 11:04
Bu vaazlar akla, mantığa, bilime aykırı görüşler içermez. Din, dil, ırk, mezhep ve cins farkı gözetmez. Kalp ve beyin sağlığına uygundur. Sorulara ve eleştiriye açıktır.
Ey insanlar!
Farkında değil misiniz, toplumumuz ahlaki yönden batıyor!
“Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları”na ahlak diyoruz.
ahlak Uzun bir tarihi süreç içinden süzülüp geldikleri, herkes tarafından kabul gördükleri için toplumu bir arada tutar. Ortak değerleri kalmamış toplumlar çökmeye, çözülüp dağılmaya mahkûmdur.
Hangi davranışların iyi, hangilerinin kötü olduğu, zaman içinde toplumlarla birlikte değişir. Toplumdan topluma da bu konuda farklı değerler vardır.
Ahlaksızlıkların bir kısmı toplum tarafından ayıplanarak cezalandırılır. Bir kısmının ise ceza kanunlarında yeri vardır.
Şöyle başınızı kaldırıp çok yaygın olan ahlaksızlıklara bir bakın. Ne yazık ki toplumun bir kısmı bu ahlaksızlıkların nasıl olup da işlendiğine şaşıp şaşıp kalıyoruz, bir kısmımız ise bunları normal karşılıyor. Bu durum ahlak anlayışının yalnız tarihsel dönemlere ve ülkelere göre değil, siyasi tutumlara ve sınıflara göre de farklılaştığını gösteriyor.
SİYASİ AHLAKSIZLIKLAR
Devletin ve belediyelerin yaptığı ihaleleri, şeffaf bir biçimde yapıp işi layık olana yaptırmak yerine, bunları kendi partisinden kişilere veya akrabalarına vererek onlara hazineden para kazandırmak büyük bir ahlaksızlık değil midir?
Devletteki işgal ettiği mevkii kullanarak iş sahiplerinden rüşvet almak, bu paraları banyoda, yatak odasında, ayakkabı kutularında istif etmek, yakalanınca da yüzü kızarmadan bunları inkâr etmek, parlamentodaki çoğunluğunun aldığı kararla suçluların hesap vermesini önlemek ahlaksızlığın büyüğü değil de nedir?
Gençlerin üniversiteye girmek için gece gündüz ter döktükleri sınavların sorularını çalarak kendi yandaşlarına önceden dağıtmak, böylece başkalarının hakkını yemek hangi dine, vicdana ve ahlaka sığdırılabilir?
Devlet memurluğu için yapılan mülakatlarda, işe almayacakları kişilere bilemeyecekleri abuk subuk sorular sormak ve önceden düzenlenmiş listede olanları kazandırmanın ahlakla bir ilgisi var mıdır?
Halkın din duygularını kullanarak oy toplamak ve kendisi dindar da olmadığı halde cuma günleri “Bakara-makara” diyerek birer ayet paylaşmaya ahlaksızlık değil de ne denir?
Bağımsız olmaları gereken mahkemelere kendine muhalif olanları cezalandırmak için emir ve talimatlar vererek yargıçların kararını yönlendirmeye siyasi ahlaksızlık denemezse ne denecektir?
Eşit koşullarda yapılması gereken seçimlerde, kendisi her türlü devlet imkânlarını ve bütçesini kullanarak, okulları bile tatil edip öğrencileri ve memurları meydanlara taşımak, buna karşılık muhalefet partilerinin seçilmiş belediye başkanlarını bile görevden almak, ahlak açısından nasıl değerlendirilecektir?
SODOM VA GOMORE
Büyük bir devletin bölgede bekçiliğini yapmak için komşu bir ülkeyi işgal edip onun başkentinde namaz kılacaklarını söylemek nasıl bir ahlaktır?
Din ve vicdan özgürlüğünü bir yana atarak devlet hazinesini bir mezhebin yararına kullanmak ve eğitimi buna göre düzenlemeyi ahlaksızlık saymak yanlış mıdır?
Günümüzde çok sık tekrarlanan, her gün tanık olduğumuz bu ahlaksızlıkları sıralamak kerpiç gibi bir kitaba bile sığmaz.
Dikkat çeken şudur: Ahlak bir toplumun uymak zorunda oldukları kurallar ise ve bu toplumun yarısı bunları ahlaksızlık saymıyorsa neyi ahlaksızlık sayıyor? Toplumumuzu bir arada tutan ahlak ilkeleri yoksa o devlet yalnızca zulüm ile ayakta kalabilir. Onun sonu da yıkılıp gitmektir.
Sodom ve Gomore, 3600 yıl önce ahlaksızlıktan batmış iki Sümer kentinin adlarıdır. Yakup Kadri, mütareke İstanbul’undaki ahlaksızlığı anlattığı romanına bu adı vermiştir. Dağılıp gidecek miyiz? Sodom ve Gomore’nin akıbetine mi uğrayacağız?
Devletin ve hazinenin başına geçmek, dünyalığını düzmek ve diğer insanlara hükmetmek için bunu yapanlara dur demeyenler, bu ahlaksızlıklara ortak olmazlar mı?
Ey insanlar, bu ahlaksızlıkları hoş görüyorsanız, yarın vicdanınızın ateşinde yanacağınızı düşünemiyor musunuz?