Ayasofya'nın statüsü değişti, artık camii.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla gündeme getirilen Ayasfoya’nın statüsünün değiştirilmesi ile ilgili olarak Danıştay kararını verdi.
11 Temmuz 2020 Cumartesi 11:01
Ayasofya artık camii.
Danıştay 10’uncu Dairesi, Ayasofya'yı müze yapan 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal ederek, ibadete açılması önündeki engeli kaldırdı.
Erdoğan :Ayasofya'da Cuma namazına çağırdı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya kararının ardından Ulusa Sesleniş konuşması yaptı. Erdoğan konuşmasında 24 Temmuz 2020 Cuma günü, Cuma namazı ile birlikte Ayasofya'yı ibadete açmayı planladıklarını belirterek,
" Herkesi, ülkemizin yargı ve yürütme organları tarafından alınan Ayasofya kararına saygılı olmaya davet ediyorum. Uluslararası alanda bu konuda ortaya konan her türlü görüşü elbette anlayışla karşılarız. Ancak, Ayasofya'nın hangi amaçla kullanılacağı konusu, Türkiye'nin egemenlik haklarıyla ilgilidir. Bu konuda, görüş belirtmenin ötesindeki her türlü tavrı ve ifadeyi, bağımsızlığımızın ihlali olarak kabul ederiz."dedi.
Karar dünya basınında
Ayasofya’nın müzeden camiye dönüştürülmesi kararı,dünya basınında geniş yer buldu.
Kararın açıklanmasının ardından bazı yabancı medya kuruluşları, Ayasofya önünden canlı yayın yaptı.
New York Times gazetesinin flaş olarak verdiği haberde, Ayasofya’nın son 80 yıldır herkese açık bir müze olarak ‘uyumun ve modern Türk devletinin temellerinin parçası olan laikliğin simgesi olduğu’ifade edildi.
Ayasofya’yı hem Hıristiyanlar hem Müslümanlar tarafından önemsenen bir dünya mirası olarak niteleyen New York Times, Danıştay kararının uluslararası öfkeye yol açabileceği yorumunda bulundu.
BBC flaş olarak verdiği haberde “Türkiye ikonik İstanbul müzesini yeniden camiye dönüştürdü” başlığını kullanırken, kararla ilgili
“Bu tartışmalı bir adım çünkü 1500 yıllık Ayasofya bir katedral olarak inşa edilmişti.
UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor” ifadelerini kullandı.
CNN International Ayasofya’yla ilgili haberinde, “Birçok yorumcu Erdoğan’ın adımının, ülkenin daralan bir ekonomi ve artan işsizlikle uğraştığı bir zamanda seçmenlerini konsolide etmeyi amaçlıyor olabileceğini söylüyor” yorumunu yaptı.
Bloomberg de Mahkeme kararı Ayasofya’yı bir camiye dönüştürürken Erdoğan istediğini aldı’ başlıklı haberinde Ayasofya konusunun ‘Erdoğan’ın halk desteğini konsolide etmesine yardımcı olabileceği’ yorumunu yaptı.
Danıştay kararı
Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya'nın camiden müzeye çevrilmesine ilişkin 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle 2016'da Danıştay'da dava açtı. Dernek, kararda bulunan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ait imzanın sahte olduğunu ileri sürdü. Danıştay 10'uncu Dairesi'nde, geçen hafta 2 Temmuz'da görülen duruşmada, kararın 15 gün içinde açıklanması kararlaştırıldı. Bugün kararını açıklayan Danıştay 10’uncu Dairesi, Ayasofya'yı müze yapan 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal ederek, ibadede açılması önündeki engeli kaldırdı.
Danıştay savcısı geçen hafta yapılan duruşmada 1934 tarihinde yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu belirterek "Ayasofya hakkındaki karar geçmişte Bakanlar Kurulu tarafından alınmıştır. Dolayısıyla şu anda Ayasofya'yı tekrardan açmak Bakanlar Kurulu'nun yani Cumhurbaşkanlığının kararını gerektirir. Bu nedenle davanın reddini talep ediyoruz" demişti.
Daha önce talep reddedilmişti
Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya için ilk kez 2005'te Danıştay'da dava açarak, söz konusu Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulmasını istemişti. Danıştay 10'uncu Dairesi, 24 Haziran 2005'te Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurma istemini reddetmişti. Daire 2008'de ise Ayasofya Camii'nin müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığına işaret ederek, davayı reddetti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Dairenin bu kararını onamıştı.
Derneğin Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru hakkında ise 2018'de karar verilmişti. Yüksek Mahkeme, Ayasofya'nın namaz kılınması için ibadete açılması yönündeki talebin reddedilmesi nedeniyle din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruyu, 'yetkisizlik' nedeniyle kabul edilemez bulmuştu.
Gerekçeli karar
Danıştay kararında; davacı olan Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği'nin, Ayasofya'nın tapu kaydında cami olarak geçtiğini, vakıf malı olan Ayasofya’nın vakfiyesine uygun bir şekilde cami olarak kullanılması gerektiğini ve bu nedenle söz konusu kararın iptalini istediği belirtildi. Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneğinin açtığı davada, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararının iptaline oy birliğiyle karar verildiği belirtilerek, şöyle denildi:
"Dava konusu Bakanlar Kurulu kararı, ilgili mevzuat, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları kapsamında değerlendirildiğinde;Ayasofya'nın, statüsü muhafaza edilerek, hukuk düzeninde güvence altına alınan özel hukuk tüzel kişiliğine haiz mazbut vakıf niteliğindeki Fatih Sultan Mehmet Han Vakfının mülkiyetinde olduğu,Ayasofya'nın, vakfedenin iradesi gereği, sürekli şekilde cami olarak kullanılması için toplumun hizmetine sunulduğu, bedelsiz olarak kamunun istifadesine terk edilmesi yönüyle hayrat taşınmaz niteliği taşıdığı, tapu belgesinde de cami vasfı ile tescilli bulunduğu, vakıf senedinin, hukuk kuralı etki değer ve gücünde olduğu, vakfedilen taşınmazın vakıf senedindeki niteliğinin ve kullanım amacının değiştirilemeyeceği, bu hususun tüm gerçek tüzel kişilerle birlikte davalı idare için de bağlayıcı olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda Türk hukuk sisteminde kadimden beri korunarak yaşatılan vakfa ait taşınmaz ve hakların vakfiyesi doğrultusunda istifadesine bırakıldığı, toplum tarafından kullanılmasına engel olunamayacağı, vakıf senedinde sürekli olarak tahsis edildiği, cami vasfı dışında kullanımının ve bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, bu hususlar dikkate alınmaksızın Ayasofya’nın cami olarak kullanımının sonlandırılarak müzeye çevrilmesi yönünde tesis edilen dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka uygunluk görülmemiştir."
MİMARLIK TARİHİNİN BAŞYAPITI
Yenilikçi mimarisi, zengin tarihi, dini önemi ve olağanüstü özelliğiyle yüzyıllardır zamana direnen Ayasofya; İstanbul'daki en büyük Doğu Roma kilisesi. Aynı yerde üç kez inşa edilen, dünyanın en eski ve hızlı tamamlanmış katedrali. Havada asılı gibi duran baş döndürücü kubbesi, yekpare mermer sütunları ve eşsiz mozaikleriyle mimarlık tarihinin başyapıtlarından.
OSMANLI DÖNEMİNDE CAMİİ OLARAK VARLIĞINI SÜRDÜRDÜ
Bugünkü Ayasofya aynı yerde öncekilerinden farklı bir mimari anlayışla yapılan üçüncü yapı. İmparator Justinianus tarafından Tralles’li(Aydın) Anthemios ve Miletos’lu (Balat) Isidoros'a yaptırıldı. Yapımına 532 yılında başlandı ve beş yıl gibi bir sürede bitirilerek, 537'de büyük bir törenle ibadete açıldı. İstanbul'un Fatih Sultan Mehmed tarafından fethiyle camii olarak yeniden düzenlendi. Varlığını Osmanlı mimari unsuru eklemeleriyle sürdürdü ve 1935'te de müzeye dönüştü. İmparator Kapısı, Güzel Kapı ve Mermer Kapı’ larıyla tanınan Ayasofya'da bir kısmı antik şehirlerden getirilen toplam 104 sütun bulunuyor. İmparatorların taç giydikleri "Omphalion” bölümü de, bu sütunlar gibi mermer işçiliğiyle öne çıkıyor.
MOZAİKLERDEN VAAZ KÜRSÜLERİNE KADAR GÖRÜLMEYE DEĞER
Huşu uyandıran mimarisi dışında; altın kaplama, gümüş kaplama, cam, pişmiş toprak ve renkli taşla yapılan mozaikleriyle de ünlü. 6. yüzyıla ait orijinal tavan mozaikleri bitkisel ve geometrik motifleriyle büyülüyor. 8. üzyıldaki ikona yasağından sonraki figürlü mozaiklerden de, kucağında çocuk İsa ile tasvir edilen Hz. Meryem, Hz. Cebrail, Hz. Mikail ve Vazftizci Yahya İle Deisis Sahnesi mozaikleri mutlaka görülmeli. Sultan Abdülmecid’in Mozaik Tuğrası ise 1847-1849 arası Fossati Kardeşlerin onarımları sırasında yaptırılmış.
Osmanlı döneminde eklenen sekiz büyük yuvarlak hat levha, Sultan Abdülmecid döneminde ünlü hattat Kadıasker Mustafa İzzet Efendi'nin eseri. Yan neflerdeki iki adet yekpare mermerden yapılmış ve ortalama 1250 litre sıvı alabilen küpler, Sultan III. Murad döneminde Bergama antik şehrinden getirildi. Sultan Mahmud Kütüphanesi'nin yanı sıra minber, mihrap, hünkar mahfili ve vaaz kürsüleri de görülmeye değer.