BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ
Cumhuriyet Halk Partisi Muğla İl Başkanı Adem Zeybekoğlu yaptığı basın açıklamasında:
03 Nisan 2020 Cuma 12:41
Cumhuriyet Halk Partisi Muğla İl Başkanı Adem Zeybekoğlu: "Ülkemiz vatandaşlarımızın ancak ortak bir dayanışma duygusuyla hareket ederek aşabileceği sıkıntılı zamanlardan geçiyor. Küresel Koronavirüs Salgını nedeniyle halkımızın bir kesimi kendisini karantinaya alarak evlere kapandı, bir kısmı hastanede yaşam mücadelesi veriyor. Öte yandan işçiler işe gitmek zorunda kaldıkları için virüsün ateş hattındalar. Kuşkusuz bu ateş hattının en ön cephesinde doktorlar ve sağlık emekçileri yer alıyor, hepsi canını dişine takmış mücadele ediyor. Şu ana kadar virüse yakalanan vatandaşlarımıza geçmiş olsun derken, kaybettiklerimiz için “Allah rahmet eylesin” diyor, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz.
Böyle bir durumda politikaların ana merkezi vatandaşın geçim derdi ile sağlığı olmalıdır.
Bu sıkıntılı zamanlarda Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bir toplumsal dayanışma programı çerçevesinde başta emeğiyle geçinen işçiler, işsizler, emekliler, çiftçiler, esnaflar, geçimini günübirlik sağlayanlar ve bütün yoksulları salgın süresince koruma altına alacak politikaları Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu açıkladı. Yapıcı bir muhalefet çizgisi izleyeceğimizi, bu krizi ancak hep beraber aşabileceğimizi açıkça ortaya koyduk. Halkımızın büyük bir teveccüh ile belediyeleri bize teslim ettiği her yerde, öncelikle vatandaşın sağlığını ve geçim mücadelesini önceleyen politikaları hayata geçirdik.
Partimiz yetkilileri her seferinde, bu salgın sürecinin bir toplumsal dayanışma ile yürütülmesi gerektiğini dile getirdi. Buna rağmen, AKP ve Saray gündelik siyasi çıkarlarını halkımızın salgına karşı yaşam mücadelesinin önüne koydu ve koymaya devam ediyor. Sadece son yaşanan hadiseyi, Belediyelerimizin halkımızın dayanışması için açtığı hesapların bloke edilmesini ele alalım. AKP ve Saray AKP’li olduğu için Konya ve Gaziantep Belediyeleri’nin hesaplarını bloke etmezken, sırf CHP’li olduğu gerekçesiyle 11 Büyükşehir Belediyemizin açmış olduğu ( İstanbul, Ankara, İzmir, Muğla, Mersin, Eskişehir, Hatay, Antalya,Tekirdağ, Aydın, Adana) belediyelerin hesaplarını bloke ediyor. Halkımızın kendi iradesi ve isteğiyle, belediyeler aracılığıyla örgütlediği bir dayanışma kampanyasını yasalara rağmen bastırmak için hukuksuzluğa başvuruyor.
Biz bütün bunlara rağmen, söz konusu olanın halk sağlığı olduğunu bu nedenle bu sürecin bir toplumsal uzlaşı temelinde ilerlemesi gerektiğini vurgulamaya devam edeceğiz. Bunun önemli bir örneğini Muğla’da sergiliyoruz. Muğla’da Büyükşehir Belediye Başkanı’mız ve diğer 13 ilçe belediye başkanımız, başta gıda olmak üzere, halkımızın bütün ihtiyaçları karşılamak konusunda tereddütsüz bir tutum sergiliyorlar. Kamucu, halktan yana bir belediyeciliğin en yetkin örneklerini, bu zor günlerde sergiliyorlar. Büyükşehir Belediyemiz öncülüğünde sağlık çalışanlarına özel servisten, seyyar manavlara, su paralarının ertelenmesinden dezenfekte çalışmalarına, gıda yardımı desteğinden psikolojik desteğe kadar birçok halkçı uygulama hayata geçirilerek vatandaşların yanında olunmuş, olunmaya da devam edilmektedir.
Acilen yapılması gerekenin şu olduğuna inanıyoruz: Küresel Koronavirüs Salgını’nı bir insanlık krizi olarak ele alıp, devletin bütün olanaklarının hiçbir ayrım gözetilmeden, halkımızın salgınla mücadelesine ayrılmalıdır. Bu mücadele için en etkili ilacın ise partimizin yıllardır savunduğu Aile Sigortası uygulaması olduğunu söylüyoruz. İşçi mi, işsiz mi, kayıt dışı mı, emekli mi olduğuna bakmadan, her aileye temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bir gelirin acilen verilmesini savunuyoruz. Yoksa kısa çalışma ödeneğinde yapılan kısmi kolaylaştırmaların, işsizliğin tavan yaptığı, kayıt dışı çalışmanın yüzde 30’ları geçtiği bir ülkede bir çok yarayı görmezden gelip, derman olamayacağını ifade ediyoruz.
Bir yanda herkese EvdeKal çağrısı yapılıyor, diğer yandan emeğinden başka satacak şeyi olmayanlar, fabrikalara, kargo merkezlerine, ulaşım sektörüne çalışmaya gönderiliyor. Paran yoksa sana virüs bulaşsın demek değil mi bu?
Çalışması zorunlu olan sektörler (gıda, ilaç sektörleri, yerel yönetimler) hariç, acilen çalışma yaşamı durdurulmalıdır. OHAL ilan etmeden sokağa çıkma yasağı ilan edilmelidir.
Doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın talepleri geciktirilmeden karşılanmalı, başta Türk Tabipler Birliği ve sağlık çalışanlarının sendikaları salgınla mücadele sürecine dahil edilmelidir.
Bitirirken bir şeffaflık çağrısı yapmak istiyorum. Bütün süreç, halkımız doğru bilgilendirilerek ilerlemelidir. Mücadele için gerçeğe ihtiyaç var.İktidarlar gelir geçer fakat halkımızın devletin açıkladığı bilgilere olan güveni yittiği zaman zayıflayan yurttaşlık bağımız olur. Bu krizi yurttaşlık bağımızı güçlendirerek, dayanışma duygusu ile herkesin eşit, özgür birer yurttaş olduğunu hissedecek şekilde aşmamız, tek çıkar yoldur. EVDE KAL, SAĞLIKLI KAL…