ÇANAKKALE ZAFERİ
16 Mart 2020 Pazartesi 11:58
ÇANAKKALE Deniz Zaferi’nin 105’inci yıldönümüdür bugün...
Bu amaçla 18 Mart sabahı modern İngiliz zırhlılarından oluşan Tümen, Boğaz’ın açıklarına geliyor ve saat 11.15’te Triumph zırhlısının ilk mermiyi atmasıyla savaşı başlatıyor, uzun menzilli toplarıyla mevzilerimizi bombalıyordu. Bu ateş altında kalan mert, yiğit, yüreği vatan sevgisiyle dolup taşan Mehmetçik, mevzileri boşaltmıyor, toplarının başından ayrılmıyordu. Dardanos ve Mesudiye tabyalarımız kükreyerek, düşmanın Agamemnon zırhlısına birkaç mermi isabet ettiriyor, yara açıyor, Inflexible zırhlısının komuta köprüsünde yangın çıkarıyordu. Saat 12.00 sularında Fransız zırhlıları, tabyalarımız üzerine ateş kusuyor, tabyalarımız da olan gücüyle karşılık veriyordu. Düşmanın çelik yüzer kuleleri alev alev yanıyor, tabyalarımız kükremeye, isabet kaydettikçe de coşmaya başlıyordu. Düşmanın “Susturduk” dediği bir anda topçularımız parlıyor, isabet ettirdikleri atışlarla çelik duvarları delik deşik ediyordu. Kaçıp kurtulabilmek için manevra üzerine manevra yapıyorlardı.
17 Mart’ı-18 Mart’a bağlayan gece, düşman gemilerinin manevra alanı olan Karanlık Liman’a, Nusret mayın gemisi tarafından incecik bir çelik halat üzerinde sallanan 26 mayın döşeniyor ve bu mayınlardan birine çarpan Bouvet, iki dakika içinde 600 mürettebatı ile denizin sularına gömülüyordu. Bouvet’in yerini almak için koşan bir diğer zırhlıları da bir mayına çarpıyor, yaralı gövdesini sürükleye sürükleye savaş alanından çekiliyordu. Ölüm kusan toplarıyla döne döne ateş etmeyi sürdüren düşman zırhlılarının mermileri, düştükleri Çanakkale merkezi ile Kilit Bahir’de yangın çıkarıyor, her yer alev alev yanıyordu. Türk topçuları onun hıncını alırcasına ölüme meydan okuyarak sürdürüyordu ateş etmeyi; coşmuşlardı bir kez... Tüm tabyalarımız kükrüyor, düşman zırhlılarını dövüyor, dövüyordu. Yıldırmamış ve yıldırmıyordu onu hiçbir güç. Bir anda yerinden fırlayan Seyit Onbaşı, 275 kiloluk mermiyi sırtlayarak topa yüklüyor ve ateşliyordu. Güneşin fersiz kızıl ışıkları Çanakkale’den yükselen alevlere karışırken düşmanın üç zırhlısı ile mayın tarama gemileri batıyordu.
Birinci Dünya Savaşı’nı galip bitirmek isteyen ve gemileriyle Çanakkale Boğazını geçip İstanbul’u almak isteyen düşman kuvvetlerine karşı kahraman ordumuz, İngiliz ve Fransız donanmalarına karşı Çanakkale Boğazı’nda aylar boyunca devam eden bir dizi deniz ve kara savaşı yapmıştır. 300.000 askerimizin şehit olduğu bu savaşlarda, düşman donanmaları çok ağır kayıplar vererek geri çekilmişlerdir. Bu cephenin isimsiz kahramanları, vatanın her bir köşesinden Çanakkale’ye koşarken, asla geri dönmeyi düşünmemişler, Türklük onur ve haysiyetini en güzel şekilde korumakla üzerlerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmişlerdir. Onlar, Çanakkale Zaferi’ni elde etmekle, sadece bir zafer değil, Türk milletinin Anadolu’daki varlığının devamını da sağlamışlardır. Kadınlarımız askerlerimiz için yamalı elbiseler örerken yanı sıra arkada aş pişirmiş cephanelikte çalışarak yardımcı olmuşlardır. Kısaca vatanımızın her ferdi bir ucundan tutup bu mücadeleye tüm kalpleriyle katılmıştır. Türk Ordusu’nun Çanakkale’de vermiş olduğu bu büyük mücadele; sadece dünya tarihi üzerinde oluşturduğu büyük etkiyle değil, Türk savaş sanatının uygulanış tarzı ve başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kanlı mücadelede ön plana çıkardığı kahramanlarımız, askeri dehalar, Türk askerinin doğasında bulunan insani değerlerin savaş sahasında tezahürü cihetiyle de dünya savaş tarihinde örneği bulunmayan müstesna bir olaydır. Çanakkale Zaferi, vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı söz konusu olduğunda, Türk milletinin engelleri aşabileceğinin en güzel örneğidir.
Kutsal vatan topraklarını canları pahasına müdafaa ederek şehitlik mertebesine ve onuruna erişen aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla hatırlıyoruz. Aziz şehitlerimiz yattıkları yerlerde şunu hissetmelidirler ki; temiz kanlarıyla suladıkları kutsal vatan toprakları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk Gençliği ve tüm Türk ulusu tarafından en kutsal emanet olarak müdafaa ve muhafaza edilecektir. Övgülerin en güzeline layık olan Çanakkale Şehitleri asla unutulmayacak, Türk milletinin kalbinde ebedi yaşayacaklardır. Ruhları şad olsun!
Sağlıklı kalın huzurlu kalın hoş cakalın…