Gündem Gazetesi

Çanakkale'de Osmanlı için savaşan Mesrobian, İslam mimarisini ABD'ye taşıdı

Osmanlı ordusunda, Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale dahil birçok cephede subay olarak çarpışıp madalyalar alan Ermeni asıllı Mihran Mesrobian, savaş sonrası Türkiye'den ayrılsa bile gittiği ABD'de İslam mimarisini eserlerine yansıtan bir mim

29 Ocak 2014 Çarşamba 12:33

Çanakkale'de Osmanlı için savaşan Mesrobian, İslam mimarisini ABD'ye taşıdı

ERKAN AVCI - MEHMET BAYER - Osmanlı ordusunda, Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale dahil pek çok cephede çarpışan, madalyalar kazanan ve savaşın ardından ABD'ye göç eden Ermeni asıllı Mihran Mesrobian ile ilgili torununun yazdığı yüksek lisans tezi, onun, İslam mimarisini de bu ülkeye taşıdığını ortaya koydu.

Ermeni asıllı Osmanlı subayı ve mimar Mesrobian, yaşamından neredeyse 100 yıl sonra bile Türk ve Ermeni halklarının dostluğunun önemini simgeliyor.

ABD'de yaşayan ve Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği Rezidansının kitabının yazımında da yer alan sanat tarihi uzmanı Caroline Mesrobian Hickman, dedesinin ilginç hayat hikayesini konu alan bir yüksek lisans tezi hazırladı.

Tezde yer verilen bilgilere göre, Afyonkarahisar'da 1889 yılında doğan ve 1914'ün ekim ayında subay okulunu bitiren Mesrobian, Çanakkale Savaşları'nda 4'üncü İstihkam Bölüğünde istihkam subayı olarak görev aldı. Bunun ardından Kafkasya ve Filistin'de yine Osmanlı Ordusu için savaşan Mesrobian, Filistin Cephesi'nde İngilizlere esir düştü ve 6 ay Mısır'daki Zagazig kampında tutuldu.

O dönem Osmanlı ordusundaki başarılı çalışmaları dolayısıyla Mesrobian'a, Gümüş Osmanlı Liyakat, Gümüş İftihar ve Alman Kızılhaç madalyaları verildi.

Bugünkü adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan Sanayi Nefise Mektebi'nde eğitim alan Mesrobian, Dolmabahçe Sarayı'nın restorasyonu ve Beyoğlu'ndaki birçok binanın yenilenmesinde de görev yaptı.

Mesrobian, 1915 olayları sırasında büyük bir acı yaşadı. Afyonkarahisar'daki ailesi ve yakınlarından 15 kişiyi kaybeden Mesrobian, bunun etkisiyle 1921'de ABD'ye göç etti.

Başkent Washington'da 40 yılı aşkın mimarlık yapan Mesrobian, bu ülkede kin ve nefret beslemek yerine doğup büyüdüğü kültürün motiflerinden vazgeçemedi, mimarisinde Batı ile İslam motiflerini harmanladı. O, Washington'daki Hay Adams Hotel, St. Regis Hotel'in de aralarında bulunduğu birçok mimari yapının oluşturulmasında emek verdi. Mesrobian, 86 yaşında iken ABD'de 1975'te vefat etti.

- "Bize ne kazandırdı?"

Hickman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dedesinin, Osmanlı mimarisinin izlerini, inşa ettiği yapılara serpiştirdiğini söyledi.

Bıraktığı kültürel mirasa bakıldığında onun, 1930'lu yıllarda Washington'daki art deco mimarisinin örneği olan Sedgwick Gardens'ta İslami motifleri kullandığının görülebildiğini belirten Hickman, yapımına ortak olduğu 18. Cadde'deki bir halı tüccarına ait mağazada da kemerler ile diğer İslami motifleri kullandığını aktardı.

Tezini yazarken dedesinin Türkiye'deki yaşamına dair bilgi toplamakta sıkıntı yaşadığını dile getiren Hickman, şöyle konuştu:

"Tezimi yazdığım dönem, dedemin Türkiye'deki yaşamıyla orada neler başardıklarıyla ilgili elimde çok az bilgi vardı. Sınırlı bir tarih bilgisine sahiptik. Geride kalan birçok Ermeni aile gibi hayatta kalanlar o dönem ne olduğuyla ilgili konuşmak istemiyor. İlk nesil ve onların çocukları, ABD'ye geldiyse onların asimile olması, Amerikalı olması isteniyor. Neslim ise neler olduğunu soruyor. Tarihimiz nedir? Ben kimim? Parçaları birleştirmeye çalışmak harika bir şey.

1915 olayları iki taraf için gerçekten zarar verici. Bugün birbirimize karşı soğuk olduğumuzu görüyoruz ve bu bir işe yaramıyor. Öfke, hoşnutsuzluk, dargınlık ve hakikatlere bakmak istememe, bunu her iki taraf için söylüyorum, bize ne kazandırdı? Bunun sonuç getiren bir şey olduğunu düşünmüyorum. Aileme olanlar için üzgünüm. Birinci Dünya Savaşı ve 1920'lerin başlarında perişan olan tüm Ermeniler, Yunanlar, Türkler için özellikle hiçbir şeyle ilgileri olmayanlar için üzgünüm. Onları unutalım demiyorum, hatırlamalıyız ama her iki taraf anlaşmalı ve birlikte yaşayabilmeliyiz."

- "Müslümanlar ve Ermeniler aynı mahallelerde iç içe yaşamış"

Caroline Mesrobian Hickman, dedesiyle ilgili kitap ve sergi projesi kapsamında araştırma yaptığı sırada Osmanlı'nın tüm cephelerde aldığı esirlerle ilgili çalışmaları bulunan, 20 yıl Avustralya'da yaşayan ve halen İngilizce yeminli mütercimlik yapan Doğan Şahin ile tanıştı.

Geçen yıl ekim ayında Afyonkarahisar'a giden Hickman'a, Şahin'ın yanı sıra Arkeolog Ahmet İlaslı, eski İl Kültür ve Turizm Müdürü Muzaffer Uyan ile Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Afyon Meslek Yüksekokulundan Öğretim Görevlisi Yılmaz Soytekin eşlik etti.

Şahin, Hickman'ın Afyonkarahisar'ı çok sevdiğini, bu yıl yine ziyaret etmeyi düşündüğünü belirterek, "Kuzeni ve kendisi 24 saat kalabildi ama en önemli tarihi yerleri gördü. Şehrin eski mahallelerinde, sayısız 100 yıllık evlerin arasında dolaştı. Şu anda çok güzel bir kültür merkezine dönüştürülen Ermeni hamamını ziyaret etti" dedi.

Hickman'ın, kentte Birinci Dünya Savaşı öncesi Ermeniler ve Müslümanlar arasında yüzyıllar boyu süren sıcak ilişkiler hakkında bilgi edindiğini dile getiren Şahin, "Büyük camiler, kiliseler, okullar, hamamlar ve binalar inşa edildiğini gördü. Hickman'ın dedesi ağırlıklı olarak Müslümanların oturduğu Hacı Murat Mahallesi'nde büyümüş. Müslümanlar ve Ermeniler aynı mahallelerde iç içe yaşamış" ifadesini kullandı.

Şahin, Hickman'ın, Surp Toros Kilisesi kalıntılarını da incelediğini sözlerine ekledi.

Muhabir: Erkan Avci
Yayınlayan: Sedat Gök

Kaynak: Haber Kaynağı
Facebook'la Yorumla

BENZER HABERLER