Çin'nin Afrika'ya yumuşak geçişi
Çin, Afrika'da kalıcı olduğunu düşündüğü halka yatırım yaparak, kara kıtada varlığını sürdüreceği bir stratejiyle hareket ediyor
04 Şubat 2014 Salı 10:53
Afrika’ya giden sömürgeci devletlerin acı tecrübelerinden yararlanan Çin, Afrika'da, geçici olduğunu düşündüğü hükümetlere veya liderlere değil, kalıcı olduğunu düşündüğü halka yatırım yaparak, kara kıtada varlığını sürdüreceği bir stratejiyle hareket ediyor.
Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi'nin geçen ay Etiyopya, Cibuti, Gana ve Senegal'i kapsayan Afrika ziyareti; "Çin'in Afrika çıkarmalarının hedefi nedir ve bunu hangi stratejiyle yapıyor", "Afrika-Çin ortaklığın yıldızı 2014 yılında parlayacak mı" gibi soruları gündeme getirdi.
Söz konusu 4 ülke de sömürgeci büyük devletlerin altında. Fransa'nın Afrika'daki en büyük askeri üssünün bulunduğu Cibuti Fransa ve ABD'nin, Gana İngiltere'nin, Senegal Fransa'nın, Etiyop'ya da ABD'nin nüfuzu altında bulunuyor.
Bu ortamda Çin'in Afrika ziyareti yalnızca ekonomik nedenlerle değildi.
Afrika'nın doğusunda Aden Körfezi ve Kızıldeniz ile Aden Körfezi'ni birbirine bağlayan Ba'ül Mendeb boğazında faaliyet gösteren ve Çin yük gemilerini tehdit eden korsanlarla mücadele etmek amacıyla Çin heyetinin Afrika ziyareti gündeminde 'güvenlik' konusu da yer alıyor. Ayrıca Çin gemilerinin yakıt ikmali yapmak amacıyla bir istasyona ihtiyaç duyması, Çin'in Afrika'nın doğusuna açılan kapıları olan Cibuti ve Kenya'ya önem kazandırıyor.
Çin, şimdilerde Sudan'ın Port Sudan kentinde yer alan Sudan Limanı yerine, Kenya aracılığıyla Güney Sudan'dan petrol ihraç etmek için bir liman inşa ederek, Cibuti'de askeri üs bulunduran Fransa ve ABD ile rekabete girdi.
Bir kara ülkesi olmasına rağmen Etiyopya, Afrika kıtasında ağırlığı olan bir ülke.
Afrika Birliği'nin merkezi olan ve Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesinde (IGAD) etkin üye konumundaki Etiyopya, Çin ile kalkınma projelerinin desteklenmesi için 16.7 milyar dolarlık anlaşma imzaladı. Çin yardımının 1.5 milyar dolarının Etiyopya'daki havaalanlarının genişletilmesi için kullanılması öngörülüyor.
Gana'nın önemi ise petrol ihraç eden bir ülke olmasının yanı sıra Afrika kıtasındaki en büyük ikinci altın üreticisi olmasından kaynaklanıyor. Gana bu özelliği nedeniyle yabancı yatırımcıların ilgisini çekiyor. Çinli şirketler de aralarında bulunmak üzere bazı yabancı şirketler resmi olmayan yollarla bu ülkede petrol ve altın arama çalışmaları yürütmelerine karşılık, Çin Dışişleri Bakanı son ziyaretinde bu yapılarla mücadele edilmesine yardımcı olacağını, çevre duyarlılığı olan büyük şirketlerin ise destekleneceğini açıklamıştı.
Bunun yanı sıra Çin, Gana'daki yatırım pastasından en büyük payı alan ülke olma özelliğini taşıyor. İki ülkenin karşılıklı ticaret hacminde artış yaşanıyor. Çin'in Gana'ya yaptığı ihracat hacmi 4.79 milyar dolarken bu ülkeden yaptığı ithalat, yaşanan yükselişe rağmen 6.64 milyon dolarda kalıyor.
Çin, yaptığı havaalanı, çocuk hastanesi ve güreş sporunun icra edilebilmesi için yaptırdığı tesis ile Frankofon'a üye ülkeler arasında yer alan Senegal'in birinci ticari ortağı olmayı başardı.
Çin’in diğer büyük devletlerden farkı
Bütün bu olanlardan Çin'in yaklaşık 50 yıldır Afrika kıtasına yumuşak bir geçiş yapmaya çalıştığı ve kendisiyle rekabet halindeki büyük devletlerin ayağını yavaş yavaş kaydırdığını görüyoruz. Çin bu stratejisini, içişlerine karışmayarak liderleri, liderlerin cebine gidecek maddi yardımlardansa, elle tutulur yardımlar yaparak, halkı razı ederek yürütüyor. Belki de bu strateji Çin'in rekabet ettiği ülkelerden farklı ve üstün olmasını sağlıyor.
Çin'in kara kıtaya olan ilgisi yalnızca son yılların ürünü değil. Özellikle 1956 yılındaki Bandung Konferansı ile başlayan ilginin başlangıçtaki siyasi sebebi, Tayvan'a karşı Afrika devletlerinin desteğini almayı istemesiydi.
Bunun yanı sıra, Çin'in petrol, maden ve diğer ham madde ihtiyacını karşılamak istemesi de Afrika'ya yönelmesinin ekonomik sebepleri arasında yer alıyor. Nitekim petrol üreticisi olan Çin 1993 yılından itibaren petrol ithal eden ülke konumuna düştü. 2004 yılında ise ABD'den sonra petrol tüketimi en yüksek olan ikinci ülke oldu.
Aynı zamanda 1 milyarlık nüfusa ulaşan Afrika pazarı, Çin'e bölgeyi cazip hale getiren sebepler arasında. ABD ve Fransa'dan sonra Afrika'daki üçüncü ticari ortak konumundaki Çin 2009 yılından itibaren en büyük ticari partner konumuna yükseldi.
Çin, kendisinden önce kara kıtaya giren sömürgeci devletlerin acı tecrübelerinden istifade ederek, kendisi için belirlediği bir takım ilkeler doğrultusunda ilerlemesi, yalnızca elitler tarafından değil, halk tarafından da kabul görmesini sağladı. Siyasi gelişmelere göre şartlı yardım fikrini reddeden Çin, bu ülkelerin içişlerine karışmadı. Ayrıca Çin, ABD'nin ifadesiyle "insan hakları konusunda temiz sicile sahip olmayan ülkeler"le işbirliği yapma konusunda da bir sakınca görmedi.
Tek taraflı çıkar sağladı
Bölgede kendini gelişmekte olan ve ortak çıkarları gerçekleştirmek isteyen bir ülke şeklinde takdim eden Çin, buna rağmen diğer sömürgeci ülkeler gibi yalnızca tek taraflı çıkar sağladı.
Çin Devlet Konseyi Basın Ofisi tarafından 2013 yılında yayımlanan "beyaz kitap" denilen raporda Çin'in 2012 yılı sonuna kadar 32 Afrika ülkesi ile ikili anlaşma imzaladığı, 45 ülke ile ortak ekonomi komisyonları kurduğu belirtildi. 2 binin üzerinde Çinli şirketin ise bölgedeki 50 ülkede faaliyet yürüttüğü kaydedildi.
2012 yılında Çin'in Afrika ile yaptığı ticaret hacmi yüzde 19,3 yükselerek 198,49 milyar doları buldu. Bu rakamın 2014 yılı başında 300 milyar dolar olması bekleniyor.
Bunun yanı sıra Çin 2010 ve 2012 yılları arasında Afrika ülkelerinde insan kaynaklarının geliştirilmesi için büyük miktarda yardım yaptı. Bu yardım kapsamında 54 Afrika ülkesi ve bölgesinde eğitimler düzenlendi.
Afrika'da son 50 yılda sağlık alanında da yardımlarını sürdüren Çin, dünya genelinde kendisine ait olan 113 tıp merkezinde -ki bunların 42'si Afrika kıtasında bulunuyor- 250 milyon kıta sakininin tedavisine yardımcı oldu.
Çin 2000 yılından itibaren 2 yılda bir bakanlar seviyesinde, 3 yılda bir ise devlet başkanları seviyesinde düzenlenen çok sayıda siyasetçi ve iş adamının katıldığı Çin-Afrika İşbirliği Forumu'na önem verdi. Çin ayrıca 1991 yılından itibaren her yıl Afrika'ya ziyaret gerçekleştirdi.