Gündem Gazetesi

ENTERNASYONAL YERİNE

06 Ocak 2018 Cumartesi 12:24

Bugünkü Sırbistan’da komünist Yugoslavya’dan kalan neler var? Kent merkezindeki yapıları saymazsak, hemen bütün imar çalışmaları, özellikle geniş bir alanda planlı ve bol yeşil alanlı Yeni Belgrad komünist dönemin ürünü. Sağda solda başka şeyler de vardır muhakkak. Bir meydanda birkaç katlı bir binanın alnına kazılmış ve silinememiş “Yugoslavya Sendikalar Konfederasyonu” yazısı bunlardan biri.

Tito’nun öldüğü yıl olan 1980’de on yaşında olanlar şimdi 38, Komünist rejimin 1990’da resmen tasfiye edildiği yıl doğanlar 28 yaşında.

Noel nedeniyle ana caddelerinin bembeyaz elektrik ışıklarıyla süslendiği Belgrad caddelerinden biri olan Prens Mihail Caddesi’nde gezmekten yorulduğumuz 24 Aralık akşamı Işık bizi Skadarlija Mahallesi denilen, eskiden daha çok sanatçıların devam ettiği otantik bir sokağa götürdü. Oldukça uzun olan sokağın iki yanında vakit geçirilecek, yiyip içilecek mekânlar var. Bunlardan 200 yıllık birine girerek siparişlerimizi verdik. Arka masada oturan çekik gözlü on kişiden birine Japon mu, Koreli mi olduklarını sordum. Çinli imişler. İletişim kurmaya başlangıç olsun diye “Ben üç kez Pekin’e geldim” dedim. İçlerinden bir bayan da “Ben de geçen yıl Ankara’daydım” dedi. Acaba bu Çinli “vatandaşların” Çin hakkında düşünceleri neydi? Bir kâğıda İngilizce olarak şunları yazdım:

ÇİNLiLERİ SINAVA ÇEKTİM!

“Do You know this book on China (Çin hakkındaki şu kitapları biliyor musunuz?)

Red Star on China (Edgar Snow) (Çin Üzerinde Kızıl Yıldız)
Mother (novel) (Pearl S. Buck): (Ana, roman)
Frendly Cauntry (novel) (Pearl S. Buck) (Dost Toprak, roman)
Selected Works volume I, II, III, IV, V (Mao): (Seçme Yazılar, Cilt I, II, III, IV, V)
Military Works (Mao) Askerî Yazılar

Notum birkaç el dolaştı, birkaçında gülümseme hissettim. Sonra o bayan notu bana geri verirken: “Mao, Mao Ze Dung mu?” diye sordu. “Evet” dedim. Anlaşılan Çin’de Mao adında çok yazar vardı ve bu kitapları hangisinin yazdığı bilinmiyordu? Artık Çinliler bile bizim gibi bu konularla ilgilenmiyorlardı…

Bir orkestra masaların arasında müzik yaparak bahşiş topluyordu. Çinlilere dönüp çaldıkları “Çav Bella” diye bildiğimiz Partizan’la hepimiz biraz coştuk. Çinliler bahşişlerini verdiler.

ENTERNASYONALİ BİLMİYORUZ, "KÂTİBİM"İ ÇALALIM...

Madem öyle ben de “Enternasyonal”i çalmalarını istemez miyim? Hani şu dünyanın dört bir yanında aynı ezgiyle her milletin kendi dilinde söylediği “Uyan artık uykudan uyan/Uyan esirler dünyası” diye başlayan marş. Bir eser çalmaya başladılar ama Enternasyonal değil. Bunu hatırlatınca çalgıcı başı “Enternasyonal” sözünden her yerde bilinen bir ezgi olduğu sonucunu çıkarmış, buna göre bir parça seçmiş. Ben, ezgisini mırıldanarak “Enternasyonal’i hatırlattım. Kendisi biliyor muydu, benim mırıltılarımı hemen kaptı mı bilmem, denedi ve ekipteki arkadaşlarının bunu bilmediğini söyleyerek vazgeçti! Türkiye’ye ait bir ezgi olsun diye “Üsküdar’a gider iken” diye başlayan “Kâtibim”e başladılar ve onu çalıp Sırpça sözleriyle mükemmel söylediler. Harcamalarımızı Sırp Dinarı ile yapmakta olan Işık bahşişimizi verdi.

SIRBİSTAN’DA ETNİK DURUM

Tayyip Erdoğan’ın Suriyeli teröristlere yardım yaptığını yazdığı için Türkiye’de erişimi engellenen dünyanın en tarafsız ansiklopedisi Wikipedi’de Belgrad’da okunduğuna göre, 2011 verileri esas alınırsa Sırbistan halkının yüzde 83’ü Sırp. Azınlıkların başında yüzde 3,5’la Macarlar geliyor. Bunu yüzde 2,1 ile Romanlar, 2 ile Boşnaklar, 0,8 ile Hırvatlar ve gene 0,8’le Arnavutlar izliyor. 0.7 kadar da Slovak var. 0.3’de etnik kimlik olarak “Müslüman’ım” demiş. 5.1’nin etnik durumu ise belirsiz.

Dinlerine gelince: En büyük grubu Doğu Ortodoksları oluşturuyor (Yüzde 84,5), Bunu şu inanç grupları izliyor: Roma Katolik 5, İslam 3, Ateist ve agnostik 1,1, Protestan 1, diğer 0,1. 4,4’ü ise inancını belirtmemiş.

Yeni Belgrad’da Çin Pazarı denen çarşıyı gezdikten sonra otobüs beklerken, aramızdaki konuşmadan Türk olduğumuzu anlayan seksen iki yaşında bir adam söze girdi. Türkçesi bizimkinden epey farklılaşmış olmakla birlikte Makedonyalı olduğunu, bu Çin Pazarında ticaret yaptığını, iki oğlundan birinin doktor, diğerinin avukat olduğunu ama Türkçe bilmediklerini söyledi. Belgrad’da başka Müslüman olup olmadığını sorduk. “Binlerce” diye yanıtladı. Bir başka Kosovalı Müslüman’a

da Sava Nehri kıyısındaki Belgrad’a bitişik Zemun kasabasında restorana girerken karşılaştık. Arabalara yer gösteriyordu. “Belgrad’da ne kadar Müslüman var?” soruma “Binlerce” yanıtını verdi. Zemun’da “Caminiz var mı?” diye sordum “Her ev bir cami” diye yanıtladı. Işık’ın duyduğuna göre ülkede halen Türkiyeli sayısı binden azmış ve bu nedenle Türkiye’deki seçimler için sandık konulmuyormuş.

Sırbistan’da 10’u ulusal yayın yapan 340 gazete, 1.262 dergi varmış. Gazetelerin hapsi yarım gazete boyunda. Bizdeki gibi büfelerin önünde sergileniyor. Bunlardan en eskisi 1904’te yayın hayatına atılan Politika gazetesi. Ek olarak 2018 yılı takvimi verdiği için 1,5 liraya son sayısını aldım.

Sırplar Avrupa topraklarında yaşadıkları halde kendilerini Avrupa’ya değil Doğu’ya ait sayıyorlarmış. 2011 sayımına göre halkın ancak yüzde 16’sı yüksek eğitim görmüş. Yüzde 49’u orta öğrenimli, yüzde 20’si temel eğitim almış, yüzde 13’ü temel eğitimi bile bitirememiş. Yüzde 2’si okur yazar değil. Bilgisayar okur yazarlığı ise yüzde 49.

Belgrad’da bir Eğitim Müzesi de var. 1896’da Sırp Öğretmenler Birliği tarafından açılmış. İlk sergisini 1998’de açmış. Burada eğitim tarihi ile ilgili resimler ve materyaller var. Sakallı bir öğretmenin çocuklara ders verdiği resim bizim eski mahalle mekteplerini andırıyor.

YAŞAR KEMAL YOK, ORHAN PAMUK VAR

iki kitapçıya girdik. Türk edebiyatından eser olup olmadığını sordum. Ayrı ayrı raflardan arayıp tek tek önüme koydular. Bunlar Elif Şafak, Orhan Pamuk, Ayşe Kulin, Burhan Sönmez ve adını orada duyduğum Çiler İlhan’ın Sırpçaya çevrilmiş kitaplarıydı. Öteki kitapçıda da Orhan Pamuk’un kitapları vardı. Yaşar Kemal ve Aziz Nesin’i sordum. Tanımıyorlardı… Bu bilgiler edebiyat ve kültür cephesinde de dünyanın nasıl bir değişim içinde olduğunu gösteriyor sanırım. Benim gibi değişime direnen bazı kişiler, buna ayak uyduramaz ve hâlâ eski sosyalist ülkelerde “Enternasyonal’i arasalar da…