FETHİYE’DE SONDAJ YÖNTEMİ İLE JEOTERMAL KAYNAK ARAMA FAALİYETİNE İTİRAZ GEREKÇELERİMİZ
Fethiye hassas ve nadir doğal değerlere sahip olması nedeniyle 1988yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile ‘Özel Çevre Koruma Bölgesi’ (ÖÇK) olarak tespit ve ilan edilmiştir.
01 Mayıs 2020 Cuma 12:05
FETHİYE’DE SONDAJ YÖNTEMİ İLE JEOTERMAL KAYNAK ARAMA FAALİYETİNE İTİRAZ GEREKÇELERİMİZ
Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler gereği Fethiye-Göcek ÖÇK Bölgesindeki tür ve habitatların korunması ile ilgili yetki ve sorumluluk Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğündedir. Bakanlık eliyle her yıl düzenli olarak araştırma ve izleme çalışmaları yapılarak nesli tehlike altındaki nadir ve hassas türler ile bu türlerin yaşam alanlarının korunması için tedbirler alınmaktadır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca; Muğla İli, Fethiye İlçesi, Kayaköy Mahallesi ve Ölüdeniz Mahallesi sınırlarında bulunan 2.182,5 hektarlık yüzölçümündeki alan (2019A011 Ruhsat Numarası ve 3389699 Erişim Numaralı Saha); Sondaj Yöntemi İle Jeotermal Kaynaklar Arama Faaliyeti adı altında ihale ile edilmiştir. Yatırımcının söz konusu faaliyetle ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na vermiş olduğu Proje Tanıtım Dosyası, ilgili bakanlıkça uygun görülerek ÇED Yapım Süreci 30.03.2020 tarihinde başlatılmıştır.
İtirazımıza konu jeotermal kaynak arama faaliyetinin gerçekleştirileceği 2.182,5 hektar yüzölçümündeki alan içerisinde, her biri en az 10. dönüm yüzölçümlü sahayı kaplayan 6 adet sondaj kuyusu noktası belirlenmiştir. Bu noktalardan:
- 2 tanesi Ölüdeniz Lagünü Arkeolojik Sit ve Kesin Korunacak Hassas Alanda
- 1 tanesi Kayaköy Mahallesi Soğuksu Plajı Mevkiinde Kesin Korunacak Hassas Alanda
- 1 tanesi Delikliburun-Gemiler Plajı Arkeolojik Sit ve Kesin Korunacak Hassas Alanda
- 2 tanesi Darboğaz Plajı kuzeyindeki Oyukbaşı Tepesi Mevkii Doğal Sit Alanda
bulunmaktadır.
Söz konusu proje ile sondaj kuyusu açılması planlanan noktaların tamamı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tespit ve tescil edilmiş hassas ekosistemlerdir ve bu ekosistemlerin hassasiyeti, içlerinde barındırdıkları nadir ve nesli tehlike altındaki türler ve yaşam alanlarından kaynaklanmaktadır. Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerin tamamı, bu tip yaşam alanlarının ve barındırdıkları türlerin korunması konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devletini sorumlu kılmıştır. Devletin ilgili bakanlıkları kanun hükmündeki bu sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür. Anayasamızın 90. maddesi uyarınca “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir”. Bu nedenle taraf olunan uluslararası sözleşmelerin hükümlerine aykırı kararlar almak ve uygulamalar yapmak kanuna aykırıdır.
Ayrıca, bahse konu proje sondaj noktalarının bir kısmı da, tarihi ve kültürel değerleri barındıran Arkeolojik Sit Alanları içerisinde bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, arkeolojik mirasın insanlığın ortak mirası olarak değerlendirildiği ve bu mirasın gelecek kuşaklara aktarımı konusunda taraflarına sorumluluk yükleyen uluslararası sözleşmelere de taraf olmuştur.
Dolayısıyla Fethiye’de planlanan bu sondaj çalışmalarının yapılması halinde; zehirli gazların atmosfere salınımı, siyanür, kükürt, nikel, kurşun gibi zehirli kimyasallarla dolu akışkanların toprağa, dere ve kanallara, yer altı sularına ve denizlere boşaltılması ile Kesin Korunacak Hassas Alan ile Doğal Sit statüsündeki nadir ve hassas ekosistemlerde ve Arkeolojik Sit alanlarında telafisi imkansız hasarlar yaratacağı açıktır.
Sürdürülebilir Enerji kaynağı olarak görülen Jeotermal Enerji Santralleri (JES) hatalı yer seçimi ya da göz ardı edilen olumsuz çevresel etkileri nedeniyle geri dönülemez tahribatlar yaratmaktadır. JES’lerin bulunduğu bölgelerde ekosistemi olumsuz etkilediği, tarım ve hayvancılık gibi insan faaliyetlerinin de zarar gördüğü defalarca raporlanmıştır.
Ayrıca, açılan kuyularda yeterli miktarda ve uygun değerlerde jeotermal kaynaklara rastlanması durumunda, kuyuların bulunduğu bölgede çok sayıda Jeotermal Turistik Tesis yapılmasının önü açılacak ve bu durum yapılaşma baskısını da arttıracaktır. Kuyulara ve tesislere ulaşım sağlayacak yollarının açılması, jeotermal kaynakların iletim hatlarının ve şebekelerinin inşa edilmesi ile de çevresel yıkım katlanarak artacaktır.
Fethiye’nin kesin korunacak alan statüsündeki bu en hassas ekosistemleri üzerinde, özellikle de turizm açısından yüksek potansiyelli rant alanlarında adeta bir turizm yatırımı için ön açma girişimi olduğu izlenimi veren bu tip girişimlerin acilen durdurulması gerektiği açıktır.
Doğal Sit, Arkeolojik Sit ve Kentsel Sit Alanlarını içine alan Fethiye İlçesi, Kayaköy Mahallesi ve Ölüdeniz Mahallesi’nde Jeotermal Kaynak Arama Amaçlı Sondaj Kuyuları açılması Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün ilke ve prensiplerine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere aykırılık oluşturmaktadır. Projeden vazgeçilmemesi, bu alanlarda geri dönüşü imkansız hasarlara yol açacaktır.
25.01.2017 tarih ve 29959 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ‘Doğal Sit Alanları Koruma ve Kullanma Koşulları İlke Kararı’ uyarınca, Kesin Korunacak Hassas Alanlar; kaynak değerlerinin korunması için alan kullanımlarının sınırlandırıldığı, gerektiğinde insanların bölgeye girişlerinin engellendiği, sadece bilimsel araştırmalar, eğitim ya da çevresel izleme amacıyla özel önlemler alınarak girilebilecek alanları ifade etmektedir. Bu tip alanların yönetimine ilişkin ilke kararları gereği bahse konu alanda, Jeotermal Kaynak Arama Amaçlı Sondaj Kuyuları açılması mevzuata aykırıdır.
Proje Tanıtım Dosyasında, her biri en az 10 dönüm yüzölçümlü 6 adet sondaj sahasında toplam 60 dönüm alanda, yaklaşık 10 cm derinliğindeki yüzey toprağının üzerindeki bitki örtüsü ile birlikte sıyrılacağı, oluşan yaklaşık 6.000 m3 hafriyatın ve kesim yapılacak ağaç ve çalıların, bölgedeki en yakın noktada depolanacağı belirtilmiştir. İtirazımıza konu projenin; saha hazırlığı çalışmaları ile başlayacak doğa tahribatı, sondaj sırasında da devam edecektir. Bölgede yer alan nesli tehlike altındaki nadir ve hassas türler ile endemik türlerin yaşam alanları yok olacaktır. Sondaj çalışmaları sırasında, faaliyet alanları içerisinde bulunan Akkula Deresi, Harnupluçukur Deresi ve Kuyuçukuru Deresinin de doğal yataklarına zarar verilecek, sondaj sırasında çıkan sondaj çamurları, kimyasal içerikli yeraltı suları, pasa atıkları, sıvı ya da katı atıklar çevre kirliliğine ve tahribatına neden olacak, kirleticiler yüzeysel emilim ve dereler vasıtasıyla denize ulaşarak deniz ekosistemini de tahrip edecektir.
Yine Proje Tanıtım Dosyası’nda; “çalışma alanlarının içerisinde veya yakın çevresinde korunması gereken alanlar bulunmadığı, ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler uyarınca korunması gerekli alanlar içerisinde bulunmadığının” ve “alandaki flora ve fauna çeşitliliğinin Türkiye’nin her yerinde bol miktarda mevcut bulunduğu ve nesillerinin tehlikeye girmesinin söz konusu olamayacağının” belirtilmiş olması; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunulan bu dosyanın alana dair somut ve gerçekçi veriler içermediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Yukarıda izah edilen gerekçeler ile; Muğla İli, Fethiye İlçesi, Kayaköy Mahallesi ve Ölüdeniz Mahallesi sınırlarında bulunan 2.182,5 hektarlık yüzölçümündeki alanda Sondaj Yöntemi İle Jeotermal Kaynaklar Arama Faaliyeti’ adı altında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca verilmiş olan izin ve ruhsatlarının iptal edilmesi, ilgili yatırımcının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunduğu Proje Tanıtım Dosyasının uygun görülmesi üzerine başlatılan ÇED Yapım Süreci’nin durdurulması ve projeden vazgeçilmesi gerektiği açıktır.
Kamuoyuna saygılarımızla sunarız.
Muğla kent konseyleri