Gündem Gazetesi

GÖZLERİMİ GERİ VER!

15 Ocak 2009 Perşembe 14:08

Tımar edilmemiş duygularım arsızlaşıyor yanında
Eski bir resim bu; kerpici eksik, rutuşu fazlaca
Mahsun bakışların saplanırken bir bıçak edasıyla
En kanamaz yerlerim kanıyor yüzünün coğrafyasında
Lal dillerim bu yüzden konuşmuyor; küsmüş kendi dünyasına

Irak bir yoldum; yanlış bir hikâyede duruyordum
Rejisörü çalınmış öyküme bir kahraman arıyordum
Mesafeler vardı ''gidebildiği yere kadar diyordun''
Ayarı fazla kaçmış sevgimi böyle mi sınıyordun?
Kaç sevda gezdim, böylesini ben de bilmiyordum...


GÖZLERİMİ GERİ VER!

Ellerinde kan kokusu, ciğerlerinde günü geçmiş bir adağın ağırlığı...tüm cesaretini toplamalıydı, yeni bir şehir bambaşka bir dünya demekti....

Geçtiği yollar çok uzundu..acının katmerlisini her öğün katık ediyordu. Yadigâr bırakılan ne varsa geçen zamanla gitmişti çünkü farkındaydı geride bıraktıklarımız artık bizden biri değildi. Zaman geçiyordu yaşam nasıl da ilerliyordu. Yılların gölgesinde ağarmaya başlayan saçları gençliğin ölümsüzlüğüne neden bu kadar haykırıyordu. Bir ses, bir dokunuş, bir ten hangi üçlemin çıplak yanları bizleri dize getiren? Soluksuz yaşamıştı yılları. Durması gereken duraklarda durmamış. İnilmesi gereken yerlerde inilmemişti. Yaşamak güzeldi işte bu yüzden saklanmayı da beceremedi. En çok korkmanın kendisinden korkar, az şiddetli ağlamalardan dahi kaçardı çünkü terkedilişler en çok, en az , en orta ama hep kanamayan yerlerini kanatmıştı. Her durakta kaybettiği içindi tüm durakları es geçmesi. Otogarda alması gereken bir paketi vardı. Her paket de umulan bir şey kadar gerçeğe yakındı. Paketin gelmesini bekledi. Kimden geleceğini ne geleceğini dahi bilmiyordu sadece paketi almasını söyleyen telefondaki tanımadığı sesin emrine itaat ediyordu ve otogara gitti. Bekliyordu. Çünkü umut etmek vazgeçmemek demekti. VAZGEÇMEYECEKTİ... Yaşamdan bedelini sonuna kadar ödediği ne varsa hepsini alacaktı. Vazgeçmeyecekti. Hissi bu sefer de onu yanıltmadı. Marmaris otobüsü gelmişti. Muavin paketi kendisine uzattı. Paketi açarken elleri titriyordu. Paketten iki adet kol düğmesi ve bir not çıktı. NOT: GÖZLERİMİ GERİ VER! Bu ne demekti bilmiyordu. Krem renkteki kol düğmeleri göz kamaştırıcıydı fakat bu not bir o kadar kafa kurcalayıcı. Kimin gözlerini almıştı ki? Kimseyi incitmemeye çalışırken farkında olmadan kimi yaralamıştı?

Fakat tüm cesaretini toplamalıydı, o artık burada doğmamış ama bu şehri sahiplenmişti. Bu şehir kadar el değmemiş kalbine kimin gözlerini hapsetmişti. Bu sorunun cevabını, sabah aynaya yüzünü yıkamak için baktığında bulacaktı. Kendi gözlerindeki çıplak gerçeklik aslında yadigârdı bir zamanlar onu delicesine seven insandan. O, ayrılırken kendisine gözlerini bırakmıştı ve uzak mesafeler bu şekilde daraltılmıştı ama artık gerçeğin randevusuna geçilmeliydi ya sonsuza beraberliğin olduğu bir seremoni ya da emanetlerin iade ediceği bir merasim olmalıydı. Bir taşa oturdu. Daldı. Hangi şıkkı tercih edecekti? Yeni bir şehir, yeni bir hayat demekti. Kendisinde kalmış GOZLERINI IADE ECEKTI. Çünkü bu şehirde tüm biriktiklerini sonsuz bir sırra kilitleyerek mazinin denizine bırakacak ve her şeye koca bir sıfırdan başlayacaktı. YANİ MECBURİ BİR SIFIRLAR ŞÖLENİ YAŞAYACAKTI!

Allah`a Emanet Olunuz!