Gündem Gazetesi

HALKINIZI DOYURUN ARTIK!

06 Mayıs 2018 Pazar 15:24

Batı Barajı’ndan dönüşte öğle yemeklerimiz damak zevkimize daha uygundu. Fakat çok yemek veriyorlar. Hem balık, hem kızartılmış dana eti birlikte verilir mi? Tıka basa doyuyoruz ama Kore halkı doyamıyor. Bunu bazı apartmanların girişindeki fukara marketlerden anlamak mümkün. Birkaç çeşit pasta, meyve, meyve suyu gibi şeyler satıyorlar. Buralar gece yarısına kadar açık.

Öğleden sonra iki buluşma yaptık. İlkinde yüksek öğretimden sorumlu bir bey ve ona tercümanlık yapan, iyi İngilizce bildiği anlaşılan zarif bir bayanla Koryo Otel’de buluştuk. Ben önceden hazırladığım kısa bir konuşma yaptım. Onlar da Kore’deki eğitim hakkında konuştular ama ancak yarısını anlayabilmişimdir. Görüşmeyi uzatmak mümkün değildi. Kartvizitlerini verdiler. Orada yazılı e-postaları üzerinden yazışmaya karar verdik.

HANGİ HEDİYE KİME VERİLECEK?

İkinci görüşme akşam yemeğinde oldu. Uluslararası İlişkiler İkinci Başkanı ve Kore-Türkiye Dostluk Derneği başkanı Bay Jin’le buluştuk. Buluşmadan önce kime ne hediye vermemiz gerektiğini Om ve Kim’e sorduk. Bizim tercihimize bağlı olduğunu belirmekle birlikte en değerli hediyeyi Kim Jong İl’e vermemiz gerektiğini söylediler. En değerli hediyemiz olan duvar tabağı yolda parçalandığı için diğer üç armağanı üçlü bir paket yaptılar ve özelliklerini tek tek kaydettiler. Bu parça ne anlatıyordu? Türkler ona neden değer veriyordu?

İkili bir kahve takımının neden değerli olduğunu “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” sözüyle açıkladık. İkinci parça üzerinde “uyuyan güzel” antik heykelinin resmi bulunan bir tabak, üçüncüsü de gene bir Osmanlı çinisi işlenmiş tabaktı.

Otelin bir odasında Jin’le karşılıklı birer konuşma yaparak dostluk duygularımızı dile getirdik. Bu görüşmenin pek parlak geçtiğini söyleyemem. Resmiyet gereği bir buluşma oldu. Ardından başka bir odada akşam yemeğine oturduk. Jin’in benden daha iyi bir İngilizcesi var. Çevirmen Kim de sürekli Türkçe-İngilizce, İngilizce-Türkçe sözlüğe bakarak bu görüşmeye yardımcı oluyor.

KORE SOSYALİST OLARAK KALACAK

Karşılıklı hal hatır sorduktan sonra çeşitli ülkelerde görev yapmış 69 yaşındaki bu diplomata bazı politik sorular sordum. Türkiye hakkında ne düşünüyordu? Çin ve Amerika hakkındaki görüşleri nasıldı? Amerika’nın Kuzey Kore’ye karşı Politikası değişecek miydi? Kuzey Kore bir parça liberalizm uygulamayı düşünüyor muydu?

Jin sorularıma yanıt verdi. 1950’de hükümetin buraya asker göndermesine rağmen Türkiye halkını dost biliyorlardı. Amerika Hükümeti düşmanlığa devam ediyordu. Çin sosyalist değildi. Kapitalist de değildi. İkisi arasında bir yerde idi.

Liberalleşmeye gelince, soru karşısında bir tereddüt geçirdiğini düşündüm. Bunun çok kritik bir soru olduğunu biliyordum. Kore’nin sosyalist kalmaya devam edeceğini söylemekle yetindi. Türkiye’de ne zaman elçilik açacakları konusunda net bir yanıt alamadım.

HARARETLİ BİR TARTIŞMA

Akşam otelimizdeki odamızda Om ve Kim’le biraz tartıştık. Dilimin İngilizcede döndüğü kadar Kore’deki bu kıtlığın ve teknolojik yetersizliğin daha ne kadar devam edeceğini merak ettiğimizi söyledim. Buna mutlaka bir çözüm bulmalı ve halkı doyurmalıydılar. Sosyalizmin eşitlik ilkesi güzeldi, Kore’nin modern bir ülke olmasını beğeniyorduk ancak bu yoksulluk ve kıtlığı da çözmeliydiler. Ülkede su bile kıttı, caddeler geceleri karanlıktı. Meyve, sebze yoktu. Son geldiğim 2001den beri geçen yedi yılda ülkede bu konularda bir gelişme olmuş muydu?

Om ve Kim, ekonominin berbat olduğunu kabul ediyorlardı. Fakat bunu ABD’nin ablukasına bağlıyorlardı. Başka ülkeler de Amerika’dan korkularına yardım etmiyorlardı. Kim Jong İl, 2012 yılına kadar bu sıkıntılardan kurtulacaklarını vaat etmişti. Dört yıl içinde zenginleşeceklerdi!

Yedi yıl önce 2001’deki ziyaretimizde Güney’le mutlaka birleşeceklerini söylüyorlardı. Bu kez Jin’in ağzından duydum ki böyle bir ihtimal yoktur çünkü ABD’nin ağzıyla hareket eden Güney Kore hükümetleri birleşmeye karşı durmaktadırlar.