Gündem Gazetesi

HANUT VE HANUTÇU VEYA SUÇLULAR

12 Ekim 2008 Pazar 13:24

Hanut ve hanutçu veya suçlular
 

Bu makale 27.6.2006`te Gündem Gazetesinde yayınlanmıştır)

Hanut ve hanutçu veya suçlular…
Uzun zamandır makale yazmıyordum.
Her çarşıya indiğimde okurlarımızın haklı tepkileriyle karşılaşıyordum. Artık yazmalıyım diye düşünmeye başladım. Gine mahkeme kapılarına düşsem de sessiz kalamazdım. Çünkü okurlarımız sessiz kalmamızı istemiyordu. Turizm sorunlarıyla veya turizm haberlerini gazetemizden takip ediyorlardı, ama onlar yorum istiyorlardı. Küstün olduğum içimde ki Temel Irmak'la barışmalıydım. Bu barışma Marmaris için gerekliydi.
Ve lap top'un başına oturup “hanutçulukla” ilgili bir araştırma yaptım. Neymiş bu dillerimize doladığımız ve turizmin dibe vurmasını sağlayan hanut. Nereden çıktı şimdi hanutçuluğu araştırman diyebilirsiniz. Yukarıda belirttiğim gibi her ofisten çıkıp çarşıya indiğimde mutlaka esnaf arkadaşlarımız otur bir çayımızı iç diyorlar mı. Tabiki çayı içerken de başlıyoruz, dert yanmalarını dinlemeye. Öncelikle dert yanmanın başında hanutçuluk geliyor. Eh çay bardağını avuçumun içine aldığımda karşımdakini gözlerine bakar: `isler nasıl?` diye soracağız haliyle…
`Temel kardeş nasıl olsun. Berbat, siftahsız kepenk kapadığımız oluyor!`...
Neden deyince sorunun hanutçuluk olduğunu anlıyoruz.
Bu hanut veya hanutçu kime denir?
Ortalıkta dönen, özellikle halıcı ve kuyumcu dükkanlarına turist gruplarını götüren rehberlere, bir komisyon verilir ki, buna hanut denir miş...
Tamam sizlerde verin komisyon rehberler sizin dükkanlara da getirsinler turist deyince bir esnaf araya girip : `Yok abi yok! Öylesi olsa başımıza taç ederiz, şimdi hanutçular da değişti...`
Nasıl değiştiler demek zorunda kalıyorum.
` Çarşı içinde hanutçuluk çok farklı bir duruma geldi. Birtakım adamlar türedi, bazı dükkanlarla anlaşmışlar, hepsi aylığa bağlı... Yolda kimi görseler çeviriyorlar. Yabancı veya yerli turisti yaklaşıp dükkanımızda bir çay içer misiniz. Yada bir içki içer misiniz diye içeri sokuyorlar. Müşteri bunlardan yakasını kurtaramıyor, neredeyse, yaka paça, dükkana sokuyorlar, bir ağız kalabalığı, bir pazarlık, malı satıyorlar, zavallı müşteri ağzını açamıyor. Açmaya kalksa, bir dayak yemediği kalıyor. Hanutçu hanutunu alıyor. Bunlar öyle azdılar ki, neredeyse bizim dükkana giren kırk yıllık müşterimizi bile içeri sokmayacaklar`…


Geçtiğimiz hafta Marmaris`e İngiltere`den turist getiren Thomson firması tarafından yapılan ankette, turistlerin en büyük şikayetinin hanutçuluk, döviz büroları ve hastaneler olduğu ortaya çıkmıştı.
İngiliz turistlerin bir diğer şikayetinin ise döviz bürolarına ve sağlık kuruluşlarına yönelik olduğunu ifade yetkililer, döviz bürolarında para bozduran turistin, yanlış hesaplamalardan mağdur olduğundan tutunda, bazı doktorlarla sağlık kuruluşları, tedavi gören turistlerin faturalarını abartarak İngiltere`ye gönderdikleri…
Her yerde hanutçuluk yapıyoruz. Sonra suçlu aramaya başlıyoruz. Suçlu hepimimiz. Ben yıllardır yapılan turizm toplantılarına katılırdım. 2006'da katılmamaya başladım. Çünkü değişen hiçbir şey olmuyor. Kesilen cezalar bile uygulamaya gelince araya giden “hatırlı ağabeyler” tarafından engellenmeye çalışıyor. Kaymakam, belediye başkanları, diğer mülki kuruluşlar görevlerini yapamıyorlar. Sorumluluk ta Ankara'dan başlıyor. Marmaris'teki bir çerez dükkanındakine kadar iniyor. Hanutçuluktan şikayet edenlere bir bakmak lazımdır. Önce herkes kendini düzetmelidir. Boş lafları bırakmak lazımdır. Bugün burada turist dövülmektedir. Esnaf ve Ticaret Odası neden üyelerine karşı sorumlulukları yerine getirmiyorlar. Herkes siyasi rant peşine düşmüştür. Marmaris veya turizm batıyormuş, kimsenin uğurunda değil.
Burada yapılması gerek tek bir yol vardır. Bütün kurumların bir araya gelmesi gerekmektedir. Siyasetini seçim zamanı yaparsınız. Beyler aklınızı başınıza alınız. Marmaris'in gelecekte bazı olaylara gebe kalmamasını istiyorsanız hemen harekete geçiniz.
Zaman daralmaktadır.
Bizden hatırlanması, sonra turizm tamamıyla bittiğinde birbirinizi yersiniz. Şimdi bir yerlere gelme uğruna Marmaris'in gidişine seyirci kalanları zamanı geldiğinde kamuoyuna açıklamaktan çekinmeyiz.
Buda öyle biline!
Yazımı `hanut` mu, `anut` mu? Nedirle bitirmek istiyorum.
Ferit Devellioğlu`nun `Türk Argosu Sözlüğü`ne göre `anut` deniliyor, hanut değil... Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre `anut`un karşılığı, inatçı, ayak diretici...
Devellioğlu`nun Osmanlıca, Türkçe Ansiklopedik Lugati`nde `hanut` var ama, bunun karşılığı `Oluyu tahnit etmekte kullanılan ilaç`.
Peki `hanut` nereden geliyor?
`Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedi`de bulduk:
Ermenice `dükkan` anlamına geliyor, argo anlamı da şu:
`Esnafın kendilerine, yeni müşteri getiren kimselere ödedikleri komisyon.`
Demek `hanut` da doğru, `hanutçu` da...
[email protected]
27.6.2006