Gündem Gazetesi

HAYAT BU…

03 Nisan 2017 Pazartesi 12:18

İşte böyle sevgilim dedim. Beğensek de beğenmesek de, bir kaşık suda boğmak istesek de yeni jenerasyon böyle. Sen sürüneceksin, ben sürüneceğim onlar hiç bir şey olmamış gibi yaşayacaklar. Gamsız nesil bunlar, elektronik nesil bunlar. Anadolu’da bir laf vardır; açık açık yazmaya aile terbiyemizin vermez” bilmem neyin bilmem neyine denk, dünya batmış nene gerek” derler.( arif olan anlar) veya “Ne güzel kıçıyla fındık kırıyor” derler, aynen işte öyle dedim.

Dünya onların dünyası. Dünya onlara güzel. Yeter ki cep telefonlarının şarjı bitmesin., bilgisayarlarına virüs girmesin diye bitirdim.

Sonra kafalarımızı cep telefonlarımızdan kaldırıp ikimiz de güldük. O bana baktı, ben ona. Hayat bu… dedik.

ŞÜKÜRLER OLSUN

Düşünüyorum da makinam hala bozulmamış ufak tefek arızalar haricinde beni yolda bırakmamış. Hala yaprakların rüzgarla dansını izleyebiliyorum. Gökyüzünde yıldızlar olduğunu, çiçeklerin rengini, yüksek tepelerin etrafindaki dumanı, kuşlarin ötmesini, denizin rengini, yelkenlileri, uğur böceklerini, yeni dünyaya gelmiş bebeklerin sevimliliğini fark ediyor, cok seviyorum. Bana söylenenleri anlıyorum, bana sarılanlarin kim olduğunu biliyorum, kimlere sarıldığımı da biliyorum. Dişlerim orijinal yani kendimin. Okurken gözlük kullanıyorum, olsun. Evimin yolunu buluyor sokağımi tanıyorum. hala çişimi tutabiliyor, fermuarımı zamanında indirebiliyor, ve cekebiliyorum.

Ve en güzeli; sarhos olduğum zamanlarda tanrıya sarıliyor onu affediyorum. Yani, şükürler olsun be...

ÇOCUK ALLAH’IN BİR LÜTFUMU YOKSA KAZIĞI MI?

Kızım hasta. Grip, burnu akıyor. Ateşi yok ama çok kötü öksürüyor. Maalesef neredeyse her yıl grip Bahar’ın yakasına bir kene gibi yapışır. İyileşmesi, bu lanet öksürükten kurtulması yorucudur ve uzun sürer. Kızım hastalandığı zaman onu görmeye dayanamam. Çünkü o öksürdükçe benim ciğerlerim sökülüyor gibi hissederim. Hakikaten canım acır.

Şimdi “Kardeşim kızın 30 yaşına gelmiş, nedir bu hassaslık?” diyebilir beni kınayabilirsiniz. Ama çocuklar hiç büyümezler biliyor musunuz? Kızım benim için hala bu resimde gördüğünüz bukleli, kocaman gözlü çocuktur. Ne zaman Bahar’a kızsam veya gücensem hemen aklıma bu resmi çektirdiğimiz gün gelir Kızgınlığım öfkem uçar gider. İşte o günü baba kız beraber geçirmiş, çok sevdiğim bir arkadaşımın stüdyosunda bu fotoğrafı çektirmiştik. O kadar eğlenmiş, o kadar güzel vakit geçirmiştik ki. Sonra öğleden sonra eve dönerken Bahar yüzünü sağ koluma dayamış, derin bir uykuya dalmış, ben ise onu uyandırmaya kıyamadığım için İstanbul trafiğinde çok zorda olsa eve kadar arabamı tek kolla kullanmıştım.

Şimdi Sanal Şeyhinizin yazacaklarını iyi okuyun.

Çocuk sevgisi kitaplardan, internetten, haybeden öğrenilmez. Çocuk sevgisi yaşanır. “ Biz böyle bir dünyaya çocuk yapmak istemiyoruz. Sevecek olsak etrafta çocuk mu yok?” gibi entel dantel yorumlar züğürt tesellisidir. Bunu da en iyi bu yorumları yapanlar bilirler.

Dedim ya çocuk sevgisi, yaşanır, öğrenilmez, çünkü o sevgi bambaşka bir sevgidir. Ne bitki, ne hayvan, ne insan, ne sevgili, ne arkadaş, ne anne, ne de baba sevgisine benzer. Sihirli bir sevgidir. Gizemlidir, efsanevidir, esrarengizdir. Eşi benzeri olmayan daha önce hiç hissetmediğiniz apayrı bir sevgidir çocuk sevgisi. Siz bu sevgiyi ancak çocuğunuzu bağrınıza bastığınızda, kokusunu ciğerlerinize çektiğinizde, kalbinizin bir başka çarptığını fark ettiğinizde, hissedersiniz anlarsınız. Hayatınız değişir. O minicik varlığın üstüne titrersiniz. Seversiniz daha fazla seversiniz, doyamazsınız.

Son olarak Sanal Şeyhiniz der ki. “Çocuk Allah’ın insanlara büyük bir lütfu, aynı zamanda attığı büyük bir kazıktır. Yaratan yüreğinize öyle bir sevgi kazığı çakar ki bir daha ne olursa olsun, çocuğunuz kaç yaşına gelirse gelsin çıkaramaz, söküp atamazsınız”

Yaa!..