HERKESİN BİLDİĞİ SIR: CHP NEDEN SEÇİM KAZANAMIYOR?
19 Eylül 2020 Cumartesi 13:32
CHP’nin kuruluş yıldönümü vesilesiyle Genel Başkan Kemal Kılıçtaroğlu yaptığı açıklamada “Evet CHP uzun süredir iktidara gelemiyor. Ama bunun sorumlusu halk değil biziz” dedi.
Bu “biz” kavramıyla kendisi de içinde olmak üzere CHP’nin muhalefette olduğu yıllardaki yönetici kadrolarını kast ettiği anlaşılıyor. CHP gerçekten de muhalefete düştüğü 1950’den beri tek başına iktidara gelememiş, zaman zaman ancak iktidar ortağı olabilmiştir. Bir kez de SHP iktidar ortağı olabilmiş, DSP azınlık hükümeti kurabilmişti. Onları da CHP tarihine dâhil etmek gerekir.
KENDİSİNE HAKSIZLIK YAPIYOR
Sayın Kılıçtaroğlu, gerek kendisine, gerek CHP kadrolarına haksızlık ediyor.
CHP’nin iktidara gelemeyişinin nedeni, Kılıçtaroğlu ve çalışma arkadaşları olmadığı gibi, çok partili dönemde kendisinden önceki kadrolar da değildir.
Gerçi, bir partinin her zaman seçim kazanacağı gibi bir beklenti gerçekçi değildir. Bazı seçim dönemlerinde parti yöneticileri halkın onayını alacak politikalar üretemeyebilir. Zaman olur halk, başka bir partiyi iktidarda görmek isteyebilir. Gerçekten de 1950’den beri birçok parti seçim kazanmış, seçim kaybetmiş, bir askeri darbe ile kapatılanların dışında da bir kısmı siyasi hayattan çekilmiştir. CHP’nin özelliği ise ortalama olarak seçmenlerin dörtte birini temsil eden oldukça istikrarlı bir varlık göstermekte oluşudur. Bu oranı biraz aştığı ve bölünme nedeniyle baraj altında kaldığı dönemler de olmuştur.
CHP yöneticileri, siyasetten anlamayan, tembel insanlar değildir. Seçim kazanan diğer partilerin kadroları gibi canla başla çalışmışlardır ve çalışmaktadırlar. İçlerinden çoğu siyasette pişmiştir ve deneyimli insanlardır. Hatta 1950’den sonra uzun süre onun başında Kurtuluş Savaşı’nın iki numaralı kahramanı ve Atatürk döneminde uzun süre başbakanlık ve cumhurbaşkanlıkları yapmış bir şahsiyet bulunuyordu. O da serbest bir seçimi kazanamamıştır.
BAGAJDA ÇOK AĞIRLIK VAR
Bunlara rağmen, seçimleri CHP’nin değil de rakibi partilerin kazanmasının nedeni tam olarak ve açık sözlülükle anlatılmazsa taşlar hiçbir zaman yerine oturmayacaktır.
CHP’nin serbest seçimlere geçildiği 1950’den sonra bir daha iktidara gelemeyişinin nedeni, Tek Parti döneminde uyguladığı politikalardır. Buna “CHP’nin bagajı” deniyor. Bu bagajla CHP istediği yolu alamıyor.
Kuruluşundan başlayarak CHP, bir burjuva partisidir. Kentli, Batıcı bir zümreye dayanıyordu. Bu zümrenin hedefi, Türkiye’de Batı yaşam tarzını yerleştirmekti. Siyasi ve toplumsal sözlüğünü buna göre yapmıştı. Bu kesim Türkiye nüfusunun yüzde beşinden fazlasını oluşturmuyordu. Parti, asker, polis ve yerel eşrafa dayanıyordu.
Bu durum, “Cumhuriyet Dönemi” denilen CHP’nin 1923-1950 döneminde yaptığı işlerin inkâr edilmesi anlamına gelmez. Fabrikalar, demiryolları, Düyunu Umumiye’den kalan borçların ödenmesi, komşularıyla iyi geçinme siyaseti, Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmaması, eğitim hamleleri, Medeni Yasa gibi hukuk normlarının Avrupa yasalarıyla uyumlu hale getirilmesi bunlardandır.
Tek Parti döneminde kesintisiz 27 yıllık iktidarın yaptığı hizmetleri alt alta yazarak bundan bir başarı hikâyesi yapmak mümkündür. Ancak unutmamak gerekir ki, İttihat ve Terakki’nin 1910-1918 yılları arasında 8 yılda yaptıkları işler ve devleti yenilemede aldıkları yol da az değildi. 1950’den sonra gelen iktidarların yaptıkları altyapı hizmetleri az değildir.
CHP HALKIN PARTİSİ DEĞİLDİ
CHP, serbest seçimlerde oy almaya göre biçimlendirilmiş bir parti değildi. Adındaki “Halk” sözcüğüne rağmen halkın değil, devletin partisiydi. Halk ile parti arasında büyük bir mesafe vardı. Halk yoksulluk çekiyordu. Devletçi kapitalizm, burjuva sınıfının ihtiyaçlarını karşılamak için uygulanıyordu.
Açık konuşmak gerekirse, 1923 seçimleri serbestçe yapılabilse ve Mustafa Kemal Paşa’nın rakipleri de seçimlere girebilseydi, Kurtuluş Savaşı’ndaki zaferin başkomutanı olarak büyük bir saygınlık kazanmış olan Gazi, bu seçimlerden başarı ile çıkardı. Fakat ondan sonraki seçimlerde bunu başaracağı kuşkuludur.
CHP kadroları, partilerini överken, Cumhuriyet döneminde yapılan işleri de saymakta ve bununla övünmektedirler. Bu, doğru bir tutum değildir, çünkü CHP o dönemde kendi ayakları üstünde duran ve politika üreten bir parti değil, devletin bir aletiydi. Bugün kabul gören başarılar da, eleştirilen konular da CHP’nin eseri değil, tek ve olağanüstü yetkili “Millî Şef”e aittir. Fakat CHP kadrolarının bir bölümü dönemin zaaflarını da bilmekte ve Kılıçtaroğlu gibi “Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracağız” diyerek yeni hedeflerini ortaya koyarken örtülü bir özeleştiri de yapmış olmaktadır.
Körü körüne particilik ne CHP’in ne halkın yararınadır. CHP dönemini emekçi halkın gözüyle bir elekten geçirmenin zamanı gelmiş de geçmektedir. Bu da ileriki yazılarımda benim görevim olsun.
Bugünkü CHP, eski CHP değildir ve olması mümkün de değildir. Bunu açıkça belirtmek CHP için halk kitlelerine güven veren bir tutum olacaktır. (18 Eylül 2020)