İNSANLIK NASIL BU HALE GELDİ?
15 Aralık 2018 Cumartesi 11:27
Başına bir sürü iş gelmiş, bilinçli olarak dolaplar çevrilmiş. Adamcağız altında kalmış. Neredeyse kuru ekmeğe muhtaç edilmiş. 'Konuşacağım ama daha zamanı var' diyor. Ellerine sağlık az bile yazmışsınız, 'devletin aracını haksız yere kullananlara gereken dersi vermişsiniz'.
Herşey güzel tamam da, kardeşim siz niye susuyorsunuz. Neden korkuyorsunuz.
İmar affı da geldi.
Haksızlık yapılıyor ve gördüğünüz olaylara daha ne kadar görmezlikten geleceksiniz. Gazetecinin aferine ihtiyacı yok. Zaten bizlerin görevi 'haksızlığın' karşısına dikilmek. Gazetecilik mesleği zaten 'kamu' görevidir. Biz gazetemizden hiç bir kimseye veya kuruma iftira atmadık. Haberlerimiz ses getirdi. Sadece doğruları yalın ve gerçekleri okurlarımıza sunduk. Her gün onlarca şikayet aldık. Hemen haber yapmadık araştırdık. Bazılarına yol gösterdik yasal yollara başvurlarını tavsiye ettik. Biz hakim veya savcı değiliz. Elimizden geldiği kadar, gerekeni yaptık.
Şimdi sıra yukarıda.
Yukarısı da eğer menfaate kapısını açık tutanlar varsa onu bilemeyiz. Bizim haberlerimiz ve makalelerim parti genel merkezlerinde okundu ve yankılandı. Savunma verenler bile oldu. Haklıydık ve haklılığımız yerini buldu. Artık kucaklaşmaya az bir zaman kaldı. Değişim öyle ya da böyle olacak. Korku imparatorluğu son bulacak inşallah. Insanların bizlerden kaçtığı ve konuşmaya çekindiklerini görmek bizleri üzülüyor. Bu insanlar bu hale nasıl geldi. Korku imparatorluğuna nasıl teslim oldular. "Bir saniyesine bile hakim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur".
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nu rahmetle anıyorum. Kimseye alındığım, darıldığım da yok. Bir kalabalığın içinde önümden geçerken 'o burada, görmesin. Seni seviyoruz' diyenleri anlıyorum. İşi var. Ekmeğinin peşinde. Ama keyfi yerinde olan insanların da sessiz kalmalarını anlayamıyorum. Herşeyi bizden beklemelerini anlamıyorum. Geçecek herşey geçecek. Saltanat son bulacak. Paranın geçmediği 'onurlu' insanlar hem bir köşelerde vardır. Umutsuz değiliz.
Yarınlar Marmaris'in olacak. Bir cenaze etrafında on grup değil. Tek grup cenaze sahiplerinin yanında olacak. O günler yakındır. İnsanlar birbirlerine yine selam verip alacaklar. Sabır en güzel meyvedir. Beş on gün daha sabredelim...
Yüzler hep berber gülecek...
Bütün aday adayları birbirlerine sarılacak. Sarılmayacak olan kendini bilir. Zaten ona da sarılmak isteyende yoktur. Hep beraber iktidarı muhalefeti derin bir nefes alarak KURTULDUK diyecek!