Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
CHP Urla Kadın Kolları Başkanı Gürsoy: "Bireyi bedeninden kişiliğine kadar denetim altına alma ve terbiye etme arzusuyla kadınlarımız özde yasakçı, sözde uzun vadeli nüfus politikası hedeflerine kurban edilmek istenmektedir
25 Kasım 2013 Pazartesi 14:43
CHP Urla Kadın Kolları Başkanı Fatma Gürsoy, "Bireyi bedeninden kişiliğine kadar denetim altına alma ve terbiye etme arzusuyla kadınlarımız özde yasakçı, sözde uzun vadeli nüfus politikası hedeflerine kurban edilmek istenmektedir" dedi.
Gürsoy, yaptığı basın açıklamasında 1960 yılında, Dominik Cumhuriyeti'nde katledilen ve dünyada "Kelebekler" adıyla efsaneleşen Mirabel Kardeşlerin anısına 25 Kasım'ın "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak anıldığını söyledi.
Türkiye'de son yıllarda kadına yönelik şiddette büyük bir artış olduğunu ifade eden Gürsoy, "Türkiye'de öldürülen kadın sayısı 2012 yılında 165 iken, 2013'ün ilk 10 ayında bu sayı 168'e çıkmıştır. Türkiye'de evli kadın nüfusunun yüzde 39'u fiziksel şiddete, yüzde 15'i cinsel şiddete, yüzde 44'ü duygusal istismara maruz kalmaktadır" dedi.
Cinsel saldırıya uğrayan kadınlardan çoğunun korku, baskı gibi gerekçelerle şikayetçi dahi olmadığını, öldürülen her iki kadından birinin kendi hayatına dair bir karar vermek istediği için öldürüldüğünü dile getiren Gürsoy, "Devletten koruma talebiyle polise veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73′ü sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27′si cinayete kurban gitmiştir. Bu rakamlar, sık sık tekrarlanan kadına yönelik şiddete sıfır tolerans gösterildiği söylemlerini yalanlamaya yetiyor. Kadınlar, kadın oldukları için şiddetin her türlüsüne maruz kalıyorlar" diye konuştu.
Gürsoy, "kutsal aile" tezinin her gün beş kadının eşi, sevgilisi veya herhangi bir yakını tarafından öldürüldüğü Türkiye'de tamamen çöktüğünü savunarak şunları kaydetti:
"Bireyi bedeninden kişiliğine kadar denetim altına alma ve terbiye etme arzusuyla kadınlarımız özde yasakçı, sözde uzun vadeli nüfus politikası hedeflerine kurban edilmek istenmektedir. Doğurganlık üzerine kurulan baskılar, kız ve erkeklerin aynı evlerde yaşadıklarında denetim altına alınmak istenmeleri, çocuk gelinlerin gittikçe artan sayısı, baskıcı iktidarların ve ideolojilerin ortak yanıdır. Bireylerin bedenleri ve hayatları üzerinde en yüksek düzeyde denetim kurarak rejimi inşa etmeye çalışan bu düzeni ret ediyoruz.
Ülkemizde yüzde 97'si şiddet gören biz kadınlar, toplumsal cinsiyetin erkeği otorite, iktidar sahibi olmaya zorladığı, namus gerekçe edilerek yakını olan kadını öldürmesinin emredildiği bu topraklarda, şiddete karşı mücadelenin sadece kadınların değil erkeklerin de sorumluluğu olduğuna inanıyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi bir kamu politikası olarak benimsiyor ve sosyal politikalarımızı bu doğrultuda ele alıyoruz. Belleğimizi diri tutmak ve bize dayatılan bunca şeyin altında ezilmemek için 'Böyle gelmiş böyle gider' diyenlere karşı, 'Yeter Artık' diyen kadınların yaşamlarını kendi yaşamlarımıza katıyoruz. Bizler kadına yönelik şiddete karşı verdiğimiz mücadelede, sevgiyi örgütlemek amacıyla 'Kelebekler Özgürdür' diyoruz."
Muhabir: Göksel KAYSERİ
Yayınlayan: Nevbahar Kabaklı