Kenar Teknolojiler Dünyasındaki Dönüşüme Açık Deneyimlerle Kilit Rol Oynayan Teknolojiler
Yazan: Aruba, a Hewlett Packard Enterprise company, Ülke Müdürü Ersin Uyar
07 Ocak 2021 Perşembe 15:24
Kenar Teknolojiler, iş dünyası, toplum ve bireyler için yepyeni bir dönemin habercisi. Ağların gelişen yetkinlikleri ve hem kablolu hem de kablosuz internete bağlanan dijital temas noktaları oldukça geniş bir alana uzanıyor: işletmelerimiz, ofisler, okullar, hastaneler, etkinlik alanları, evler ve şehirlerin her bir köşesindeki dijital cihazlar ve sensörlerden açığa çıkan dijital temas noktaları. Bu hızlı büyüme, ‘on demand’ çalışan akıllı teknolojiler ve gerçek zamanlı bilişim görevleriyle bir araya geldiğinde, yeni çalışma biçimlerini temelinden değiştiriyor. Son kullanıcıya ulaşmak için yeni yolların yaratılabileceğini, müşterilere hizmet sunma ve değer yaratmanın yeniden icat edilebileceğini, öğrenci ve hasta deneyimlerinin dönüşüm geçirebileceğini, çalışanları destekleyerek verimliliklerinin artabileceğini ve yeni ürünler, hizmetlerle birlikte yeni iş ve gelir modelleriyle beraber kârlılığın artış gösterebileceğini düşünün.
Aşağıda belirtilen alanlar kenar teknolojilerin merkezinde yer alıyor:
Yapay Zeka – Plan yapma, karar verme, görüntü işleme, ses tanıma ve dil işleme gibi kritik insan işlevlerini kopyalayabilen yazılımların algoritma geliştirmelerinde hızlı bir gelişim söz konusu. Bu teknoloji, halihazırda tek bir görevi ortaya koymakta insanlardan daha iyi performans gösteriyor ve önümüzdeki beş yıl içerisinde insan kabiliyetine yakın zeka sergileyen sistemler görmemiz olasılıklar dahilinde. Örneğin, yazılım algoritmaları kendilerini düzenleyebilir ve güncelleyebilir, hata tespiti yapan araçlar aracılığıyla sorunları öngörerek onarım yapabilir, akıllı kişisel asistanlar ise bizi kendimizden daha iyi tanıyabilir. Danışmanlık şirketi Accenture’ın yaptığı tahminlere göre[i], 2035 yılına gelindiğinde yapay zeka, Japonya’nın gayri safi katma değeri büyümesini üçe katlayacak. Çin, sektöre yatıracağı 1 trilyon dolar gibi iddialı bir yatırım planıyla 2030’a kadar yapay zeka alanında dünya lideri olmak istiyor.[ii]
Makine Öğrenimi – Yapay zekanın alt kümesinde yer alan bu teknoloji, veriye erişebilecek ve buradan beslenip zamanla kendini geliştirecek bilgisayar programlarının gelişimine dayanıyor. Makine öğrenimi, müşteri hizmetlerindeki chatbot’lardan yüz tanıma sistemlerine dek yazılımlarda halihazırda kullanılıyor. Bu teknoloji, çok fazla eğitim ve insan müdahalesi gerektirmeyen bir dizi yaklaşımla beraber hızla gelişiyor. Önümüzdeki beş yıl, bu sistemlerin sonuca nasıl vardıklarını açıklayabilecekleri bir dizi gelişmeye gebe olacak; böylece makine öğreniminin birçok farklı sektörde uygulanabilirliği ve erişilebilirliği artış gösterecek. Eski BT Baş Teknoloji Uzmanı Peter Cochrane bu durumu şöyle açıklıyor: “Kenar teknolojilerdeki deneyim gerçekten de yapay zekayı içeriyor. Birçokları muhtemelen farkında değil ama Siri, Alexa, Google veya Microsoft’un yapay zekasıyla konuştuklarında aslında insanlar ağlarının derinliklerine gömülmüş zekayla konuşuyorlar. Yapay zeka artık kenar katmanına kadar genişlemiş durumda. Oldukça ilginç şeyler yaşayabilirsiniz: televizyonunuzla konuşurken bir bakmışsınız o da arabanızla konuşuyor olabilir.” Cochrane, gelişen dünyaya işaret ederek, akıllı cihazların da deneyim yaşadıklarını ve bu gerçeği göz önünde bulundurmamız gerektiğini söylüyor: “Kenar teknolojiler, ‘kenar katmanlarını’ deneyimleyen robotları da içerisinde barındıracak.”
Nesnelerin İnterneti (IoT) – Nesnelerin İnterneti’nin (ya da bazılarının deyişiyle Şeylerin İnterneti) yükselişi, kenar teknolojilerdeki ağ hizmetlerinin sunacağı şaşırtıcı olanakları beraberinde getiriyor. Birikmiş verilerin sürekli bir şekilde gelişimi ise sunacaklarımızı özelleştirebilmemizi sağlıyor. Pew Araştırma Merkezi ve Elon University’nin yaptığı bir araştırma, Nesnelerin İnterneti cihazlarından açığa çıkan veri miktarının 2020’ye dek 10 katına çıkacağını öngörüyor.[iii] Araştırma şirketi Gartner, 2020’ye dek iş dünyasını hedefleyen siber saldırıların en az dörtte birinin Nesnelerin İnterneti cihazları üzerinden gerçekleşeceğini tahmin ediyor.[iv] GSMA ise Çin’in IoT pazarı büyüklüğünün yüzde 25’inin endüstriyel Nesnelerin İnterneti cihazlarından geleceğini söylüyor. Kuruluş, 2030 yılına dek IoT teknolojilerinden Çin’in gayri safi yurt içi hasıla büyümesine yapılacak katkının 1,8 trilyon dolar olacağını öngörüyor.[v] Phillipe Choné ise Nesnelerin İnterneti’nde yaşanan dönüşümün bir dizi cihaz hakkında düşüncelerimizi ve etkileşimlerimizi nasıl değiştireceğini şöyle anlatıyor: “Bir arabanın her bir parçasının kenar teknoloji cihazına dönüştüğünü göreceğiz. Sonrasında ise bu sadece akıllı bir araba değil, hareket eden bir Nesnelerin İnterneti cihazı haline gelecek.”
Akıllı Sensörler – Çoğunlukla Nesnelerin İnterneti’nin ana parçası olarak görülür. Kapalı ve açık ortamları takip edebilen ve belirli çevresel değişikliklere dayalı önceden tanımlanmış programlama görevleri gerçekleştiren sensörlerin kullanımında öngörülebilir bir artış söz konusu. Bu duruma, binalardaki sıcaklık kontrolü, halka açık alanlarda kalabalığın akışını takip eden kameralar ve fabrika ayarlarında ortamı izleyen gaz sensörleri gibi örnekler verilebilir. Veriler, bir sonraki analiz aşaması için buluttan merkezi sistemlere geri beslenir. Buradaki en büyük zorluk, on binlerce sensörün bulunduğu kenar teknolojiler ortamını uzaktan yönetebilme becerisini geliştirmekte ortaya çıkar. McKinsey’nin 11 sektörden 100 adet kenar teknoloji kullanan kullanım senaryosuna dayandırdığı 2018’de yayımlanan raporu, önümüzdeki beş ila yedi yıl içerisinde[vi] bu alandan 200 milyar dolarlık donanım değeri (sensör, yerleşik yazılım, depolama ve işlemci) ortaya çıkabileceğini tahmin ediyor.
Bulut Bilişim – Her ne kadar faaliyetlerinin büyük bir çoğunluğu kenar mimaride gerçekleşse de şirketler, veri depolama ve programlama kaynaklarını desteklemek için yine de bulut ağlara ihtiyaç duyacaklar. Örneğin, makine öğrenimi algoritmalarından gücünü alan müşteri hizmetleri chatbot’ları, uçtaki her bir etkileşimle birlikte hizmet sunumundaki sürekli bir güncellemeye giderek, büyük olasılıkla bulut bilişimden yararlanacaktır.
Blockchain – Blockchain, kriptografinin kullanıldığı ve üstün güvenlikle birbirine bağlanmış dijital kayıt listeleri veya zincirlerden meydana gelen defterlerdir. Kayıtlar, birden fazla sunucuya birden dağıtılır ve teoride üzerinde değişiklik yapılmasını imkansız hale getirecek biçimde tasarlanarak kopyalanır. Kripto paraların temelini oluşturan blockchain, Bitcoin ve çeşitli dijital para dolandırıcılıklarının getirdiği kapana kısılmış durumda. Fakat blockchain, bankalar arası ödemelerden eğitim belgelerinin doğrulanmasına kadar ciddi iş uygulamalarında da kullanılmaktadır. Önümüzdeki beş yılda, blockchain uygulamaları birçok şirketin Kenar Teknoloji stratejisinin önemli bir parçası olacak. Data Art’ın Danışma Kurulu Başkanı Cliff Moyce, şirketi için dağıtık defter teknolojisinin kritik bir rol bir oynayacağını söylüyor: “Büyük borsalardan biri için blockchain tabanlı bir hesap kapatma sistemi kurduk ve böylece özel pazarlardaki hesap kapatma işlemlerimizdeki efor ve maliyeti neredeyse sıfıra indirdiğimizi biliyorum. Dağıtık defterlerin tamamen dönüşüme açık olduğunu düşünüyorum.”
Artırılmış Gerçeklik / Yapay Gerçeklik (AR/VR) – Müşteri ve çalışan deneyimlerinin en heyecan vericilerinin büyük bir çoğunluğu AR ve VR kullanımından gelecek. Öğrencilere insan vücudunun iç işleyişini sınıflarında keşfetmelerine, stajyer doktorlara kalbin karmaşık yapısını öğretmeye ve teknisyenlere fabrikanın bakım katına uzaktan rehberlik etmeye kadar geniş bir ölçekte bu teknolojilerden yararlanılıyor. Teknoloji yatırımcısı Stephen Ibaraki, “genişletilmiş gerçekliğin” büyümesine ve potansiyeline şöyle vurgu yapıyor: “bu kavram, sanal, artırılmış ve karma gerçekliğin birleşimi.” Ibaraki, genişletilmiş gerçekliğin 2018’de 30 milyar dolarlık bir sektör haline geldiğini ve önümüzdeki üç yılda 200 milyar dolara ulaşabileceğini söylüyor. Artırılmış ve sanal gerçekliğin doğaları gereği müşteri merkezli olduğunu hatırlatan Ibaraki, perakende sektöründen verdiği örnekle kafasında şöyle bir sahne tasarlıyor: “Koltuğunuzu inceleyebilir ve objelerin yerini değiştirip, hangi yastığın koltuğa daha fazla yakıştığını görebilirsiniz.”
Wi-Fi – Kablosuz bağlantı veya Wi-Fi teknolojisi bir ağ üzerinden veri iletmek için radyo dalgalarını kullanır. Kullanıcılar, ağa bağlı kablosuz router’ların yakınında hotspot’lar oluşturan kablosuz adaptörler aracılığıyla internet bağlantısına erişebilir. İnternet erişimini mümkün kılan bu teknolojiden beklenti, kullanıcı talepleri büyümeye devam ettikçe ve hem kişisel hem de Nesnelerin İnterneti cihazlarının kullanımının artmasıyla birlikte yeni nesil Wi-Fi 6 ağlarının şimdikinden daha hızlı bağlantı ve dolayısıyla daha fazla bant genişliği sağlamasıdır. Yapay zeka ve makine öğreniminin kullanımı, zaman içinde farklı kullanıcıların ihtiyaç duyduğu kapasiteyi öngörmek ve bağlanabilirliği mümkün kılmak için ağların artan karmaşıklığını yönetmek, güvenliğini tesis etmek ve daha fazla kişiselleştirme sağlama yolunda kritik öneme sahip.
Wireless Broadband Alliance’a göre, dünya genelinde kullanımda olan Wi-Fi’a bağlı 8 milyar cihazdan 3 milyar adedi geçtiğimiz 12 ayda eklendi ve akıllı telefon internet trafiğinin yüzde 70’inden fazlası Wi-Fi tarafından[vii] karşılandı.
5G – Hücresel ağ teknolojisinin beşinci nesli olarak addedilen 5G, daha hızlı, daha yüksek kaliteli ve daha güvenilir mobil ve sabit cihaz geniş bant erişimi sunuyor. 5G’nin temel faydaları arasında anında bağlantıyla, halka açık yerlerde saniyeler içerisinde video indirmek ve evdeki çeşitli akıllı cihazları kontrol edebilme gibi kabiliyetler bulunuyor. Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler halihazırda 5G hizmeti vermeye başlamışken, yatırım miktarı ve geri dönüşü konusundaki endişeler sebebiyle Avrupa görece daha yavaş bir hızda ilerliyor.
5G sektörünün sermaye sağlayıcılarından Greensill, 5G altyapı yatırımının küresel maliyetinin Nesnelerin İnterneti’nin etkinleştirilmesiyle birlikte 2020’nin sonunda 2,7 trilyon dolara ulaşacağını öngörüyor.[viii] Çin Bilgi ve İletişim Teknolojileri Akademisi (CAICT) 2020 ile 2025 yılları arasını kapsayan dönemde Çin’in 5G altyapısı inşası için 134 ila 225 milyar dolar arasında bir yatırım yapacağını tahmin ediyor. Ayrıca, Çin’in 5G ağlarından yapacağı ticari operasyonlarla birlikte doğrudan 1,6 trilyon dolar (10,8 trilyon yuan), dolaylı olarak da 3,7 trilyon doları (25,1 trilyon yuan) kasasına[ix] götüreceği öngörülüyor.