KIZLAR VE İNCİR ÇEKİRDEKLERİ
31 Mayıs 2024 Cuma 15:41
New York'tan İstanbul'a gelmek için THY kontrol (check in) masasının önünde uzun bir kuyruktayım. Konu bu değil; anlatacağım olay zihnimde bu anıma geri cağrışım yaptırdı.
Gidenler bilir; uçağın birinci sınıf bölümünde uyuyarak, uzanarak, istediğiniz şekle girerek çok rahat yolculuk yaparsınız. Hatta uyuduğunuzu gören hanım kabin görevlileri battaniye getirip; bir ananın bebeğini örttüğü gibi size hissettirmeden üstünüzü örter.
Sıcak havlu ve diğer ikramları saymıyorum.
"Ekonomi sınıfı" ile uzun yolculuksa bir işkencedir.
Bir sağ, bir sol kalçanızın üstünde döner durursunuz.
Uyumak ne mümkün,
Ne bel kalır ne boyun.
Kütükleşmiş bacaklar,
Kuruyan ağız ve burun da cabasıdır...
Yemek yeseniz bir türlü, yemeseniz bir başka türlü.
Tuvalete gidip gelmek için yan koltuklarda yarı uykulu sarhoş gibi pelteye dönmüş diğer yolcuları uyandırıp geçmek ayrı bir dert. Üstüne üstlük, uzun yolculuklardan sonra zaman farkınında etkisiyle bir hafta kendinize gelemezsiniz. Ülkeler arasındaki yemek farklılığı mide rahatsızlığı yapmazsa şanslısınız.
Ne alaka? Dediğinizi duyar gibiyim. Söyleyeyim.
Geçen yıldan beri dünya sıralamasında birincilik koltuğunda oturan; boyları 190 cm'nin üstündeki voleybolcu kızlarımızın ABD'ye 13 saat sürecek yolculuk hallerini görünce üzüldüm.
Hem de çok üzüldüm!
Sahada devleşen bu şampiyonları uçağın içinde çil yavrusu gibi dağıtmışlar. Her birinin yüzündeki şaşkınlık çok şey anlatıyordu aslında...
Özürlü gözlerimle televizyonda Kaptan Eda'nın soran gözlerini farkettim, utandım bakamadım.
Zaferimizi bütün dünyaya ilan ederken gösterdiği kararlılık, bakış, duruş ve uzattığı parmak ile o muhteşem pozu veren aynı Eda değil miydi?
O parmak, bizim adımıza zaferi onikiden vuran tabancanın namlusu değil miydi?
O parmak, Atatürk' ün hedefi gösteren;
"Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" işareti gibi değil miydi?
Ama biz o parmağa değil de, kalkan başka parmaklara prim verdik, başka ülkelerin kızlarını simgeleyen parmaklara ağladık.
O boyla; o uçakta tuvalete nasıl giderler, o koltuğa nasıl sığar o kızlar?! Ancak ikiye katlanmaları gerek.
Ve, ne yazık ki ikiye katlanarak 13 saat uçtular....
Neydi suçları?
"Biz Atatürk'ün kızlarıyız!" demeleri mi?
Herkesten iyi İstiklâl Marşı söylemeleri mi?
İstiklal Marşı'nda kendi Üniversite (sözüm ona) araştırma görevlileri bile ayağa kalkmazken; dünyayı ayağa kaldırıp milli marşımızı dinletmek mi? Bütün saldırılara rağmen bizi en iyi temsil etmeleri mi?
Yüzlerce milyar liralık devasa devlet bütçelerini istediği gibi harcama yetkisi olanların kağıda bakarak okuyamadıkları yabancı dili, şakır şakır konuşup; dünyaya röportaj vermeleri mi?
Yoksa, prim için kavga eden futbolcu eskilerine benzemeyip; seremonide uzatılan çeke bile bakmayarak, başarının arkasından duygu seline kapılıp ağlamaları mı?
Yoksa; seçim meydanlarında sahte gülücüklerle sirk palyaçoları gibi dolaşmamış olmaları mı?
20'li yaşlardaki bu kızların deşmediğimiz ne özel yaşamları kaldı, ne yaralamadığımız kişilikleri!
Zaman geldi TV'nin önünde onlar gibi havalandık, onlar gibi çapraza vurduk. Gözlerimiz birer "şahin gözü" oldu, topu takip ettik. Filenin sallandığını izleyerek "file teması" olup olmadığını anlamaya çalıştık.
Bize bu yaşımızda bile voleybolun inceliklerini öğrettiler.
Bu muydu suçları?
Çıkın dünyaya sorun;
"Uzaya giden ilk Türk astronotu kim?" deyin; bakın kaç kişi bilecek?
Ama bir de;
"Dünya kadınlar voleybol şampiyonu kim?" diye sorun, bakalım ne cevap alacaksınız?
ABD' li şirketlere bu yoksul halkın 50 milyon dolardan fazla parasını verip, uzaya astronot gönderdik.
Sonuç?...
Ama bize para kazandırarak, gerçekten dünyanın gözünde bizi göklere çıkaranları, gök yüzünde mendil gibi ikiye katlayarak uçuruyoruz(!)
Neden?
İçeride siyasi getirisi yok diye mi?
Bir cemaatin veya grubun oy gücüne sahip değil diye mi?
Hani "Dünya bizi kıskanıyor," diyordunuz ya;
Bizi değil, ama gerçekten bu kızları kıskanıyor dünya...
Hani, "daha önce kadının adı yoktu?" diyordunuz ya;
İsmi olmadığına inandığınız kadının cismini de silmek istiyorsunuz!
Siyasetcilerle uçaklar dolusu dolaşanlardan daha az mı kıymetli bu kızlar?
Yoksa, oynanmayan bir Cumhurbaşkanlığı Kupası için Arabistan'a ücretsiz götürülen yüzlerce kişiden daha mı değersizler. Dolaştırdığınız o kişilerin topluma bir incir çekirdeği kadar yararını söyler misiniz?
Hiç olmazsa kuşun dışkısıyla bir dağ başına düşen incir çekirdeği bir ağaca dönüşüyor.
Söyleyin, hadi söyleyin! O uçak dolusu dolaşanların poz verme dışındaki maharetlerini söyleyin!
Evlatlar!
Kızlar! Kızlar!
Ne yamansınız siz... toplumda uyandırdığınız etkinin siz de farkındasınız elbet...
Size yapılanlar ne şundan, ne bundan; fırsat eşitliği verildiğinde hem Türkiye'de, hem de
Ortadoğu'da erkek imparatorluğunun(!) yerle yeksan olmasından korkuyorlar.
Kadınların erkeklerden daha başarılı olması onların kabusu oluyor.
Küfürden, hakaretten, aşağılanmaktan bıkmış toplumun elindeki ender hazinelerden birisiniz.
İnsanımız; "Voleybol maçı seyretmeye gidiyoruz" demiyor;
"Kızlarımızın maçı var" diyor. Bir spordan çok daha fazlasıdır bu...
Galiba sorun işte burada....
Hiç bir makama ve kişiye duyulmayan güvenin, gencecik kızlara duyulmasında...
"Ahlak" diye diye, "Din " diye diye, her türlü ahlaksızlığın ve dine aykırılığın yaşandığı dünyamızda bütün sorunu sizin kolunuza bacağınıza bağlayan soysuzların ağızlarına öyle bir smaçlar indiriyorsunuz ki..
Katır tepmişten beter oluyorlar!
Sponsorunuz THY bile size sahip çıkamıyorsa; arkadaki tezgahı araştırmanın anlamı var mı?
Uçak doluymuş! Yok ya!
Ya ek sefer?
Allah'a yapılan tövbeleri silen(!) Menzil tarikatına ek sefer var, Dünya şampiyonu takıma yok! Öyle mi?
"Bu uçakta şampiyon kızlar gidiyor, şampiyon kızlarla uçmak ister misiniz?" deyip bir ek sefer koyarak reklam yapın bakalım kaç uçak doluyor görün!
Kızlar gözünüz aydın! dönerken birinci sınıfta ( First Class) uçacakmışsınız.
Demek ki isteyince yapılıyormuş. Ama bayram geçti...
Her şeyi anlıyoruz da, aklımızla dalga geçmeyin, herkesten akıllı olduğunuz için orada olmadığınızı siz de biliyorsunuz!
Şu anda Türkiye Galatasaray-Fenerbahçe kavgasıyla yıkılıyor. Ağza alınmayacak küfür yarışmasındalar!
Kızlar!
Dedeniz yaşındaki adamlar kavgaya tutuştular. İçeride horoz döğüşü yapanları Avrupa'nın sıradan takımları alaşağı ediyor.
11 kişilik takımda 11' den fazla yabancı var. Sokaklar erkekler(!) arenası gibi. Sizin maçlarınız ise görsel bir şölen...
Onların tahtları küfür, nobranlık, alavere dalavere üstüne kurulu;
Sizin tahtınız, kadınların, gençlerin, kızların, çocukların gönül tellerine sımsıkı bağlandı.
Kazanmakta kaybetmekte sporun içindedir.
Ama kızlarımız için, gençler için, çocuklar için, kadınlar için kazanmanızı çok isterim.
Bu kırgınlığın düşünceye yansımaması mümkün değil, biliyorum.
Ama siz cengaversiniz....
Hem onları hem rakiplerimizi yendiniz, yenersiniz.
Başarılar....
Hasan Akgün
30/5/2024
Urla /İzmir