Bir güne daha kadına yönelik şiddetin görünür yüzüyle başladık. Pınar Gültekin'in yaşam hakkı, dövülerek, işkence edilerek, boğularak yakılarak elinden alındı! Pınar'ın yardım çığlığını duyamadık fakat katilin soluğunu ensemizde hissediyoruz. Zeynep Şenpınar'ın çığlığını da duymamıştık. Güleda Cankelin de, Sibel'in, Hatice'nin, Gülşah'ın, Gamze'nin, Nadira'nın, Melahat'in Gülseren'in, Nazlıcan'ın, Sebahat'ın, Hülya'nın, Figen'in, Tuğçe'nin, Kadriye'nin, Şule'nin, Türkan'ın, Gönül'ün, Birgül'ün, Anna'nın... Hiçbirinin seslerini duymadık! Bugün, bu meydanda erkek şiddetine kurban verdiğimiz kadın arkadaşlarımızın çığlığı olmak için toplandık! Öldürülüyoruz! Tecavüze uğruyor, şiddete, işkenceye maruz kalıyoruz! Evet zanlılar yakalanıyor fakat yetersiz, caydırıcı olmayan cezalar yüzünden kadınlar öldürülmeye devam ediyor. Giydiğimiz, giymediğimiz, evet dediğimiz, hayır dediğimiz, seviştiğimiz, sevişmediğimiz, sustuğumuz, konuştuğumuz, güldüğümüz için öldürülüyoruz! Tü bunlar mahkemede hafifletici unsur sayılıyor. Biz kadınlar, hayatta kalmak için nasıl mücadele veriyoruz, farkında mısınız!!! Alkol aldıysak tecavüze rızamız olduğu hükmüne varılıyor! Cep telefonu ile çok konuşmamız bile katlimize ferman olabiliyor. Ve bu nedenler de tahrik ağır tahrik sayılıyor! Bugün buradan söz veriyoruz ki, Toplumda yer etmiş erkek egemen bakış açısıyla mücadelemiz devam edecek! Bu mücadeleyi toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayana kadar devam ettireceğiz! Bugün, bir kadın daha öldürülmüşken, her birinizi İstanbul Sözleşmesi'ni korumak ve uygulamak üzere sorumluluk almaya çağırıyoruz! Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetle çok yönlü mücadele amacıyla hazırlanan sözleşmeden çıkılmasını önlemeli, sözleşmenin uygulanmasını sağlamalıyız ki kadınları çocukları ve lgbti bireylerin yaşam hakkını savunalım. Ne tek başına, ne tek yönlü: Örgütlü, bütünlüklü! Yaşasın kadının insan hakları! Görüntülü haber: https://youtu.be/qqWHQzRbato