Gündem Gazetesi

NAYLON DA OLSA...

23 Ocak 2019 Çarşamba 12:07

Biliyorsunuz sporla içli dışlı biriyim. Yelken yaparım aynı zaman da yelken hocayım ve yarışçıyım. Senelerdir motor kullandım. Dağa tırmanmayı severim. Muntazam tenis oynarım Kayak yapmaya 6 yaşında Sivas'ta başladım. Kanada'da çok ilerlettim. Dünyanın pek çok yerinde kayak yaptım. Türkiye'ye döndüğümden beri spor salonlarına üyeyim. Haftanın 6 günü spor yaparım. İyi bir rüzgar sörfçüsü olduğumu en son yazıyorum. Sporumu bitirdikten sonra mutlaka saunaya girer, hem adelelerimi rahatlatır hem keyif yaparım Bakın bütün bu öğünmeyi neye bağlayacağım. Ben saunaya girdiğimde boylu boyunca yatan gençler hemen toparlanır otururlar. Bana ' Hoş geldin Güven abi" derler ve ne kadar ısrar edersem edeyim, benim yanımda uzanıp yatmazlar. Sauna dışında eğer önlerinden geçiyorsam ve eğer ayak ayak üstüne atmışlarsa, hemen ayaklarını indirir, toparlanır, gülümser selam verirler. Bu yaşadığımız günlerde hepimiz sıkıntılıyız, üzülüyoruz. Neden? Çünkü Yurdumun insanı o kadar güzel ki onların hakkını korumaya çalışıyoruz, onların bu güzelliğinin, saflığının istismar edilmesi zorumuza gidiyor. Onlara sahip çıkmaya çalışıyoruz. Elimizden bir şey gelmiyor kahroluyoruz . Son günlerde içlerinde çok tanınmış aile fertlerinin de olduğu bir yığın insanın başka ülkelerin vatandaşlığına geçtiği haberlerini okuyoruz. Bana inanın o insanlar bunu isteyerek yapmıyorlar. Şunu çok iyi biliyorum içleri kan ağlıyor ve ve bu ülkeyi terk edenler ağlayarak gidiyorlar. Gittikleri yerlerde de ağlayarak yaşayacaklar. Bunu en iyi ben bilirim çünkü 20 yılım geçti yurt dışında. Yurt dışında üniversitede okurken duygulanır içlenir, gözlerim dolardı hatta ağlardım. Herşey güzeldi. Kitaplıklar yurtlar, kafeler dershaneler, hocalar, spor tesisleri, bilgisayar istasyonları, laboratuvarlar, bahçeler, çiçekler herşey güzel değil muhteşemdi. Ama ben İstanbul’da üniversite günlerimi, kurşunları, bombaları, sağ sol çatışmalarını, faili meçhul cinayetleri, ölümleri, adam kaçırmalarını, işgalleri, anımsardım. Oturup bir çay bile içecek yerimiz yoktu terör olayları yüzünden İstanbul Üniversitesinde. Kanada'daki üniversitelerin imkanlarını rahatlığını, huzurunu gördükçe "Neden Allahım neden? diye sorardım. Bunlar senin kulların da biz değilmiydik" diye isyan ederdim. Zoruma giderdi. Mideme ağrılar girerdi . Ya işte böyle yurt dışı hayalleri kuran arkadaşlarım. Yurt dışına kapağı atınca herşeyin hallolacağını düşünen dostlarım. Nereye giderseniz gidin, nereye yerleşirseniz yerleşin hep içinizde bir boşluk ve ne zaman midenizi cayır cayır yakacağını bilemeyeceğiniz bir acı ile yaşayacaksınız. Eğer benim "Kanadolu" kitabımı okursanız sizi nasıl bir yaşamın beklediğini anlarsınız. Yurdumun insanlarının artıları eksilerinden fazla, çok fazla. Hani deriz ya "Sensiz boğazımdan geçmiyor" diye nereye giderseniz gidin, nerenin vatandaşı olursanız olun, işte o özlediğiniz heveslendiğiniz yaşam boğazınızdan geçmeyecek gurbet ellerinde inanın. Taş yerinde ağırdır. Her horoz kendi çöplüğünde öter. Kursak kavurgasını arar sakın unutmayın. Naylon da olsa Şeyhinizin bu laflarını yazın bir kenara.