Gündem Gazetesi

ÖZGÜR ÖZEL TAYYİP ERDOĞAN’I YENEBİLİR Mİ?

03 Mart 2024 Pazar 09:47

Yerel seçim için verilen kavga iyice kızıştı. Seçime birçok parti girmekle birlikte, iki partinin mücadelesi ön planda. Bir yanda iktidarın başı Recep Tayyip Erdoğan, diğer yanda ana muhalefet partisinin başında Özgür Özel bulunuyor.

 

Merak edilen şu: Özel, Erdoğan’ı yenebilir mi?

 

Pişmiş aşa su katmak gibi bir niyetim yok. Özgür Özel’in başında bulunduğu parti, elinde tuttuğu kentleri bırakmamak ve buna ek olarak Erdoğan’ın ve müttefiklerinin elinde bulunan yerel yönetim birimlerini kazanmak için çok çalışıyor. Erdoğan da hem elinde tuttuğu kentleri korumak istiyor, hem de CHP’nin elindeki kentleri bunlara katmak için canhıraş bir mücadele veriyor.

 

Benim sorum, daha genel. Türkiye’nin yönetimini almak için yapılan bir yarışta Özgül Özel’in Erdoğan’ı yenip yenemeyeceği. Yenebileceğini herhalde kimse düşünmüyor. Kılıçdaroğlu da yenememişti. Ondan önceki güreşlerde de, köy düğünlerinde kazanan pehlivanın köyün meydanına dikilmiş bezlerin en büyüğünü, sırığıyla birlikte sırtladıkları gibi Erdoğangiller davul zurna ile alıp götürmüşlerdi.

 

CHP’NİN BECERİKSİZLİĞİNDEN Mİ?  

 

Türkiye’nin siyasi tarihini, sosyolojik yapısını tartışmak istemeyenler, CHP için bu yenilginin nedeni olarak CHP’nin beceriksizliğini gösterdiler. “Şu kadar seçime girdi, hiçbirini kazanamadı” diye Kılıçdaroğlu’na ucuz suçlamalar yönelttiler. Çözüm olarak muhafazakârlara hitap eden bir dil benimsemesini, bu da başarı için yetmeyince başarı için CHP’nin gençleşmesinde karar kıldılar. Listelerde adayların yaş ortalamaları biraz düşürülünce ve kadın adayların sayısı artırılırsa zaferin çantada keklik olduğunu sandılar.

 

Gördüğünüz fotoğraf İsmail Hakkı Tonguç’un arşivinden internete alınmış. Bir köy çocuğunu gösteriyor. Üst baş perişan. Fotoğrafta gösterilmiyor ama ayağında bir şey olmadığı da açık. Halkçı bir eğitimci olan Tonguç’un bu çocuğu ve bunun gibileri gördükçe içinin titrediğini, bu çocukları eğitim sistemine alıp kurtarmak istediğini biliyoruz. Köy Enstitüleri edebiyatında buna benzer görünümlere çok yer verilmiştir. Aynı çocukların okula alındıktan sonraki fotoğraflarına da yer verilerek Enstitülerin bu çocuklar için bir kurtuluş olduğu anlatılmıştır. Sıdıka Avar’ın Dağ Çiçeklerim kitabında da kız çocuklarının okula geldikleri gün ve daha sonra çekilmiş ilginç fotoğrafları da çok ilginçtir, benzer özellikler taşır.

 

FOTOĞRAIN YORUMUNDA GİZLİ

 

Sorulması gereken asıl soru nerdeyse hiç sorulmadı. Köylülerin bu perişanlığından sorumlu olan hangi parti idi? Halkı değil de CHP’yi savunmayı iş edinmişlere göre, o zamanlar devletin bütçe olanakları zayıftı. Savaşlardan çıkılmıştı. Devlet herkese sağlam birer kat elbise ve kundura veremezdi.

 

Doğrudur. Fakat o zaman tek partinin elinde bulunan devletin elbise ve ayakkabı verdiği veya bunları alması için imkânlar sunduğu kesimler vardı. Siz fotoğraftaki çocuk gibi veya ona yakın giyimleri içinde bir memur, bir kentli fotoğrafı gördünüz mü? Hazinenin kıtlığı köylüler içindi. Yoksa yönetici, tüccar, memur takımı için hazine imkânlarının dar olduğunu söyleyemeyiz. Onlar için yaratılan bu genişlik, halkın yüzde 80’nini oluşturan köylülerden alınan doğrudan ve dolaylı vergilerle yaratılmıştır. Yani tarih boyunca olduğu gibi nüfusun ezici çoğunluğu bir küçük azınlık için çalışır, onların hizmetini yapar ve onların rahat yaşaması için vatanın bekçiliğine koşulurdu.

 

“BEN YAPMADIM O YAPTI!”

 

Bu acımasız sistemden o zaman CHP’nin yönetiminde ve içinde bulunan her politikacı sorumludur. Ne var ki, 1945’te Batı’nın zorlamasıyla çok partili hayata geçilirken muhalefet partilerinde kümelenenler sorumluluk almayı reddettiler. Özeleştiri yapmadılar. Hatta kendilerine de dokunacağı için “Devri sabık yaratmayacağız.” yani geçmişten hesap sormayacağız” dediler. “Ben yapmadım, o yaptı” diyerek kitlelere yoksulluğun, baskının sorumlusu olarak mevcut CHP’yi gösterdiler. Buna karşılık CHP bugün de yaptığı gibi, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan, Cumhuriyeti kuran parti olduğunu söylemekle yetindi. Bu da doğru değildi. Savaş’ta ve genel olarak Cumhuriyet’te diğer birçok akım mensuplarının da payı vardı.

 

CHP’nin epeydir, halkı memnun edecek sosyal politikalar savunduğu bir gerçektir. Orta ve alt sınıfları yanına almak için gelir dağılımından şikâyetçidir. Yoksulluğu azaltacak reform programları sunmaktadır. Ne var ki, bu konuda geç kalmış ve yoksulluğu kucaklamada öncülüğü AKP’ye kaptırmıştır. Ülkeyi bir köye benzetirsek, bu köy uzun süre köyün kültür değişimini savunan modern zenginleri tarafından yönetilmiş ve bu sınıf köyde servet transferleri yaparak daha da zenginleşmişlerdir. Sonra köyün ağalarına politika imkânı doğunca bu ağalar hacı hoca takımının da desteğiyle köy yoksullarını yanına almayı başarmıştır. Çeşitli iniş çıkışlar yaşanmakla birlikte durum tam da bu yönde ilerlemektedir.

 

CHP, ülkenin Batıcı değerlerini savunan modern yüzüne hitap ediyor. Bu kesimi oluşturanlar yüksek öğrenim görmüş, kentlerde yaşayan insanlardır ve dayandığı kesimin önemli bir bölümü kent ve kırda yaşayan Alevilerdir.

 

Özgür Özel’in ve ardıllarının bu güreşte Erdoğanların göbeğini güne getirmesi gene de imkânsız değildir. Bunun için ya CHP’nin ya da toplumun değişmesini beklemek gerekiyor. Belki uzun zaman alacak ama dünyanın da hızla değiştiği bir gerçek. Tarih aceleyi sevmez.

 

Konunun özeti: Serbest seçimlerin yapılmadığı, tek şef ve tek parti dönemlerinde kitlelerin politika tercih etmek gibi bir seçenekleri yoktur. Çok sesli, çok partili, serbest seçimlerin yapılabildiği dönemde kitleler kendi sınıfsal çıkarlarını gözetirler. Arkalarında çok kötü anılar bıraktıktan sonra eski Sovyet cumhuriyetlerinde komünistlerin yakın zamanda yeniden iktidara gelebileceğini hayal eden var mı?  

 

Erdoğan hâlâ iktidarda kalabiliyorsa bunun halkın geçim koşullarıyla ilgisi vardır. Oy kaybediyorsa, iktidarı kaybedecekse bu da aynı nedenle olacaktır. (3 Mart 2024)

 

zekisarihan.com