RAMAZAN DAVULU
17 Mart 2024 Pazar 19:41
Karadeniz bölgesi köyleri oldukça dağınıktır. Orta Karadeniz bölgesinde kıyıdan 30 kilometre içeride bulunan köyümüz beş mahalleden oluşmuştur.
Köyümüzün Ramazan'la ilgili vazgeçilemeyeceğini sandığımız bir geleneği vardı. Diğer köylerde bulunmayan bu gelenek yaklaşık yüz yıldır köyde Ramazan davulcusu tutulmasıydı. Bu uygulamayı başlatanın dedemiin babası olan ve köyün ileri geleni sayılan Osman Kadı olduğu söylenir.
Her ramazanda ilk teravih namazı için mahallemizin mescidinde toplananlar, davul çalma işini açık eksiltmeye koyarlar, en düşük ücreti veren, bir ay boyunca sahurda davul çalarak mahalleyi dolaşır, ev sahibi kadınlara tek tek seslenerek kaldırır, ışığın yandığını görünce öteki kapıya yönelirdi. Sahur bitimine beş on dakika kala da bulunduğu yerden davula döm döm vurarak son lokmaları almaları için köylüleri uyarırdı. Çocukluğumda zevkle dinlendiğine tanık olduğum, geçen Ramazan'a kadar da devam eden bu uygulama köyümüzün özelliklerinden biriydi.
Köyümüzün beş mahalleden oluştuğunu söylemiştim. Davul yalnız bizim mahallede çalınır fakat davul sesi gecelenin sessizliğinde öteki mahallelerden de duyulurdu. Buna rağmen, davulcunun yüksek bir yere giderek karşı mahalleden bazı isimlere yüksek sesle bağırarak o mahalle halkını da kaldırmaya çalışırdı.
Davulculuk, onu yapanlar için de zevkli bir işti. Ücreti na kadar düşük olursa olsun her zaman buna istekli olanlar bulunurdu. Ramazanın ortasında gece vakti davulcuya bir armağan vermek de adettendi. Davulcu, bayram günü de gene ev ev dolaşır hediyesini alırdı. Bu kadiyeler genellikle bir börek partçası helva gibi yiyeceekler veya ufak bir para olurdu. Uzun yıllar köydeki tatilim Ramazanlara rastlamadığından bu armağanların çeşitlenip çeşitlenmediğini bilmiyorum.
Her Ramazan'ın ilk gününde bizden köye telefon edilir, “Bu yıl davulu kim çalıyor?” diye soruyoruz. Böylece çocukluğumuzun seslerini duyar gibi olarak köyümüzle bağımız güçlenirdi.
Bu yıl bir şaşırtma ile karşılaştık. Bu Ramazan'da köyde davul çalınmayacaktı! Nedeni ise buna kimsenin istekli olmamasıymış. Yıllardır davul çalmaya talip olanlar, hatta bu konuda birbirleriyle yarışanlar, gene köydeydi. Geçen yıl, gene iki kişi açık eksiltmeye girmiş, sonunda belli bir ücreti aralarında paylaşarak birlikte çalmaya karar vermişlerdi.
Yüz yıllık geleneğin bu yıl sona ermesi, muhtemelen gelecek yıl da yeniden başlamayacak olmasının nedeni, mahallede kışın bu aylarda oturan ailelerin çok azalmasıydı. 55 evin bulunduğu mahallede bu evlerin sahipleri kış gelirken ya İstanbul’un yolunu tutuyor, ya da Fatsa’ya iniyorlar. Bahar geldiğinde tek tük köye dönenler oluyor, Temmuz ve ağustos aylarında ise bu evler tamamen doluyor. Hatta, torun torba da geldiğinden köy bayağı kalabalıklaşıyor.
Ramazan her yıl on gün önce geldiğine göre bundan sonra 10-12 yıl Ramazan kışın gelecek ve köyde belki daha da az nüfus bulunacak. Dolayısıyla davul sesi, Ramazan’da artık Beyceli köyünde duyulmayacak demektir! Düğünlerde de. Çünkü çoğu köylü düğünü de artık Fatsa’daki düğün salonlarında yapıyor. Düğün sahipleri artık keşkek pişirmekle, düğüne gelenlere hizmet etmekle uğraşmıyor. Şehir düğünlerinde olduğu gibi parayı basırıp bütün bu hizmetleri düğün salonlarından satın alıyorlar.
Beyceli köyünde Ramazan’da davul sesinin kesilmesi, Türkiye’de köy nüfusunun giderek azalmakta olduğu gerçeğini de tescil ediyor. Köylüler de artık hayvan, tavuk beslemeye, çamur çiğnemeye, ocakta fındık odunu ile ısınmaya razı değiller. Sanayi, ticaret ve hizmet sektörünün gelişmesi, köyde eğitim hizmetlerinin ve haftada birkaç saat gelip ilaç yazan aile hekiminden başka sağlık hizmetlerinin bulunmayışı, kentlere akını zorunlu hale getiriyor.
Bu zorunlu bir gelişme. Ama gene de Ramazan’da köyde davul sesinin kesilmesi anılarımızda ve sosyolojimizde bir kırılma yaratmış bulunuyor.
Fotoğrafı, birkaç yıl önce köyde Ramazanı anlattığım bir yazıda, Beyceli’de o yıl Ramazan davulculuğu yapan komşumuzdan isteğim üzerine gönderilmişti.
Anlayacağınız üzere, İnci Taneleri dizisinde de Yılmaz Erdoğan'ın kanıtlamaya çalıştığı gibi Ramazan ayına pek ilgisiz sayılmayız! (17 Mart 2024)
zekisarihan.com