Gündem Gazetesi

SEVGİ AYI…

18 Eylül 2008 Perşembe 12:24

İnsanları insan olmanın da ötesinde daha bir anlamlı kılan en yüce değer sevgidir. Sevgisiz yürekler, anlamsızlığın girdaplarında soluk alacak her hangi bir menfez de bulamadan, diplerin en dibine doğru iniştedir. Bu yürek, öldürmenin, üzmenin, yakmanın, yıkmanın ve bil umum kötülük olarak adlandırabileceğimiz fiilin patronu olmaya adaydır artık. O artık tam anlamıyla bir yürek de değildir adeta taşlamış bir makinedir. Onun bir emri, dünyanın yok olmasını sağlayabilecek tahribat gücüne sahiptir..
Nefret, kin ve bütün kötü duyguların doğurduğu; terörler, savaşlar, zulümler işte o taşlaşmış kalplerin en verimli ve bir o kadar da acı mahsülleri değil midir? Binlerce yıldır “sevgi önemlidir, hoşgörü gereklidir” deyip tüm insanlığı barışa davet eden Yunus Emreler, Mevlânalar, Hacı Bektaş-ı Veliler boşuna mı yazmışlar o koca koca kitapları? Ömürlerini boşuna mı tüketmişler sevgi uğruna? Tamir etmek elbette tahrip etmekten daha zordur.. Bir kibritle bir orman tamamen yanıp kül olabilir ama o ormanı oluşturabilmek binlerce sebebin bir araya gelmesiyle mümkündür ancak.. Evren fabrikası ve onun bütün unsurları, bütün bir orman hatta o ormandaki her bir ağacın her bir çiçeği için seferber olmuşlar ve çalışmaktadırlar.. Bir elma meyvesini oluşturabilmek için dünya, güneşin etrafında fırıl fırıl dönerken; güneş de harı harıl yüzeyindeki kimyasal reaksiyonları harekete geçirmekte, galaksiler, nebulalar, samanyolları işte o meyve uğruna birer Mevlevi gibi devasa boyutların sınırsızlıklarında dolaşıp durmaktadırlar. Sonuç ise oldukça tatlıdır.. Elma oluşmuştur tombul bir kurtçuğu da içinde misafir ederek..
Sevgi gözlükleriyle kainata baktığımızda, her şey ne kadar da güzel ve ne kadar da anlamlı görünüyor değil mi? İşte bizim düşünmeyi istesek de istemesek de şuuraltımızın en görünmez kılcal damarlarında saklı olan medeniyetimiz, tarihimiz, kültürümüz, inançlarımız bize her zaman, “sev, hoşgör, komşuna iyi davran” gibi iyiliği buyuran birer tetikleyici konumundadırlar. Ne kadar istesek de bu değerlerimizden kopmamız, onları bir kenara fırlatıp atıp yolumuza devam etmemiz mümkün olmamıştır. İşte yaklaşmakta olan şu Ramazan ayı da bütün bu güzel duygularımızı tetikleyen en tatlı dokunuşlardan birisidir hem de ruhumuzun tellerini türlü türlü nağmelerle harekete geçiren bir dokunuştur bu..
Papa 16. Benedikt gibi bazı Hıristiyanların İncil'in “düşmanını sev” emrini duymazdan gelerek Müslümanların Peygamberine kötü yakıştırmalarda bulunduklarını da görüyoruz. Bu durumun bir tahribat olduğu oldukça açıktır. Ama bu işin kolayıdır. Medeniyetler çatışması yangınını da körükleyecek küçük bir kıvılcımdır bu. Aslında bu kıvılcımı da söndürecek yine bizim yüreğimizdeki sevgiden başka bir şey de değildir. İşte bu Ramazan ayı da tüm dünyaya yüreklerimizdeki sınırsız sevgiyi göstereceğimiz nadide fırsatlardan birisidir.
Peki bu sevgiyi dünyaya göstereceğiz de çocuklarımız, eşimiz, dostlarımız, öğrencilerimiz sevgimizden mahrum mu kalacak? Tabii ki hayır.. Tüm çevremize en yakından en uzağa ama tüm çevremize sevgimizi göstermeliyiz. Öfke, yalan, dedikodu gibi kötülüğü körükleyen bütün yanlışlardan da kaçınmalıyız. Ramazan ayını bir kavga ayı değil de bir sevgi ayı olarak algılamak ve onu bu manaya uygun olarak yaşamak, tüm dünyanın muhtaç olduğu barışa da büyük bir hizmet olacaktır. Öncelikle kendi iç barışımızı sağlamalıyız.. Belki de bu iç barışı sağladıktan sonra “Yurtta barış, dünyada barış” vecizesi, daha bir anlam ifade edecektir bizim için.
Kısacası
“Yaradılanları hoş görmeliyiz Yaradan'dan ötürü”
İşte o zaman Ramazan gerçekten “Hoş Gelir”
İşte o zaman tüm dünya insanları kavgaya, kine değil, sevgiye, barışa, dostluğa yönelir.
Ve işte o zaman bizler “gerçek birer insan” oluveririz.

İbadetler belirli zamanlarda yapılır. Beş vakit namaz günün beş ayrı zamanında yapılıyor. Farz olan bir ibadet de 'Oruç'tur. Orucun vakti Ramazan ayıdır. Bu ay oruç tutmak farzdır. Ramazan ayının dinimizde çok büyük bir önemi vardır. Bu ay diğer aylardan ayrılmış ve 'on birin ayın sultanı' olarak adlandırılmıştır.

Kur'an-ı Kerim, Ramazan ayında indirilmeye başladığı için bu ay, bir anlamda Kur'an ayıdır. Kur'an-ı Kerim'i Peygamber efendimize getiren büyük melek Cebrail, her yıl Ramazan ayında Peygamberimize gelir ve o güne kadar nazil olan Kur'an ayetlerini karşılıklı olarak birbirlerine okurlardı. Ramazan ayında oruç tutmak önemlidir. Çünkü oruç, insanı nefsinin aşırı arzularından ve maddi ihtiraslarından kurtarıp yücelten ve adeta melekleştirir. Ayrıca ramazan gecelerinde cemaatin büyük bir coşku ile kıldığı teravih namazları da sadece bu aya mahsus bir ibadettir. Oruçlunun derin bir huzur ve manevi zevk duyduğu sahur ve iftar sofraları da Ramazan ayına ayrı bir anlam kazandırır. Oruç tutmanın bir başka özelliğine de peygamberimizin şu sözlerinde buluyoruz: “Bir kimse inanarak ve mükafatını umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”

Allah'a Emanet Olunuz!