SÜRPRİZ FİNAL
20 Ekim 2020 Salı 14:24
(Deneme 11)
Güzel bir gündü. Akşam oluyordu. Marmaris limanı, korsanlı, canavarlı çirkinlik abidelerini anımsatan tur teknelerine rağmen hala sevimliydi. Ne güzel Ekim'i Marnaris'te yaşamak diye düşündüm.O yoğun yerli, yabancı turist kalabalığından arınmış, sırtında kovit belasıyla nasıl da yorgun görünüyordu kasabacık. Bir an sarılı sarılı vermek geldi içimden, duygulandım.
O kadar aç olmamama rağmen her canım balık yemek istediğinde geldiğim, hem sahibini hem yemeklerini sevdiğim', balık restoranının önünden geçerken, iç sesim "hadi hadi, bir duble rakı iştahını açar" deyince girdim, sahile en yakın masaya oturdum. Rakımı, balığımı, salatamı ısmarladım.
Birazdan restoran yükünü aldı ve hiç boş masa kalmadı. Zaten yalnız yemek yemeyi sevmem, bir de restoran dolu iken dört kişilik bir masa da tek başıma oturnaktan tam rahatsız olmaya başlamıştım ki içeriye benin gibi yalnız, temiz yüzlü, gözlerinin içi gülen etrafına gülümseyerek bakan, elli yaşlarında sevimli biri girdi. Bir müddet göz gezdirdi . Boş masa göremeyince çıkışa doğru yöneldi. Tam önümden geçerken dayanamadım; ayağa kalktım, eğer arzu ederse kendisiyle masamı paylaşabileceğim söyledim.
Bir kaç kez "emin misiniz? " sorusundan sonra oturdu. Oturunca gözlerinin mavi olduğunu fark ettim. Açık tenliydi. Kendisini incelediğimi anlayınca " ben göçmenim, Selanik göçmeniyim" dedi Ben de Çerkez'im dedim. Kafkas-lardan gelmişiz. Detaylara girmedik. Ona restoranı, yemekleri tanıttım, tavsiyelerde bulundum.
Neyse yemeklerimiz içkilerimiz geldi. Kırk yıllık dostlar gibi rakılarımızı yudumlayıp sohbet etmeye başladık. İyi ki masama davet etmişim. Dünya şekeri bir adamdı. Çok konuştuk, çok güldük. Aramız da geçen bütün konuşmaları yazmıyorum. Ama hem çok güldüğüm aynı zaman da duygulandığım şu anısını sizlerle paylaşıyorum.
"Bak" dedi "mademki dost olduk sana hayatımı değiştiren bir olayı anlatacağım". Gözleri daldı gitti. Sigarasına uzandı, bir sigara yaktı. Hafiften ellerinin titrediğini fark ettim. Rakısından bir yudum aldı. Beni rahatsız etnemek için kafasını sağ tarafına çevirip sigarasının dumanını üfledi.
''Çok sevdiğim, hakikaten aşık olduğum bir kız vardı" Diye anlatmaya başladı "Çok güzeldi veya bana güzel gelirdi. O da göçmendi. Yine böyle güzel bir sonbahar akşamı benim evimde yemeğe oturduk. Hani mumlu, çiçekli, müzikli, kırmızı şaraplı falan bir yemek. Sonra yanına oturdum, elini tuttum, gözlerinin içine baktım. saçlarını okşadım. Bütün duygularımı dilimde toplayarak " "seni çok seviyorum, benimle evlenir misin?" diye sordum.
Birden yüzü değişti. " sen git götünle dalga geç, ben gidiyorum dedi, ayağa fırladı, kapıyı çarptı çekti gitti. Gidiş o gidiş.
Kadınları anlamak zor azizim. Çok zor. Daha ne yapsaydım?. Git o zaman, git lan dedim. Bir daha da ne aradım, ne sordum. O da beni aramadı.
Sonra ne oldu? Diye sordum
Ne olsun? 20 yıldır götümle dalga geçiyorum işte dedi, güldü, ben de güldüm. Ama gülerken gözlerindeki hüznü fark ettim.
Bir rakı daha ısmarladık. Uzandım teklifsizce bir sigara aldım sigara paketinden, çakmağıyla yaktım ve "Şimdi , sen beni dinle" dedim...
"Ben bır yazarım..."